Balkon
zamanıdır şimdi Antalya’da. Antalya’nın göbeğinde tüm yıl yaşamak zorundaysanız
balkonun tası yazın değil baharda çıkar. Hele de 3-5 katlı standart
apartmanların olduğu bölgelerde yaşamak zorundaysanız. Çünkü yaz sıcağına bir
de komşunun balkonundaki klima motorunun ısı ve gürültüsü eklenince hadi gel de
kahve keyfi yap. Buna bir de komşunun balkona sıraladığı dizi dizi çamaşırları
eklerseniz keyfe bak gari.
Sahi
“balkon keyfi” deyince aklınıza ne geliyor. Eskiden mangal yakılırdı. Onu
geçtik. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren okey partileri, içilen çaylar,
yanında götürülen kekler, börekler mi? Mumların yakıldığı, çerez ve meyve
tabaklarının eşliğinde aşk kırmızısı şarabı sevdiğinin gözüne baka baka
yudumlamak mı? Bir gönül dostu ile kavun- peynir- rakı mı? Sakin, dingin, mum
ışığı bile olmayan ortamda miss gibi bir kahveyi yudumlamak mı? Balkonda zikir
çekilmez, namaz kılınmaz.
Bunların
hepsini dönem dönem yapmış birisiyim. Muratpaşa, Konyaaltı ve Kepez ilçelerinde
ayrı ayrı evlerde, ayrı ayrı koşullarda tatmış biriyim. Balkon keyfi
yapamadığım tek ev Kepez’dekiydi. Yok beee. Bunun Kepez Belediyesi ne ilgisi
var. Suyunu çıkarma.
Benim
için “balkon” demek “yaşam alanı” demektir.
Benim
balkon keyfimden bir çok unsur gelip geçer ama tam ortasında balkondaki
çiçeklerim vardır. Çiçeksiz balkon düşünemem. Evlendiğimiz günlerin başındaydı.
Evdeki çiçekler ile bizim eşit yaşama hakkına sahip olduğumuzu söylemiştim. Mevzu
eşimi “saksıdaki ot” olarak ufalamak değil, o “ot” dediğiniz bitkinin yaşama
hakkını teslim etmekti.
Evet,
Mart ayını da ortaladık. Bir çok balkon çiçeğinin mevsimi geçmek üzere. İlla
rengarenk çiçek açacak diye bir kural da yok. Balkon penceresine minik
kaktüsler de koyabilirsiniz. Önemli olan bir canın sorumluluğunu almaktır.
Bu
arada sahi çok beton olduk değil mi?
Artık
çocuklar çiçeği saksıda bile göremiyor değil mi?
Peki siz evinizin yanındaki refüje çiçek dikmeyen belediyeyi eleştiriyor musunuz?
“Daha
Yeşil Bir Dünya” söylem mi eylem biçimi mi sizin için?
1992
yılında Antalya Belediyesi Ali Çetinkaya Caddesi’ne çınar fidanları dikmişti.
Bir esnafta bana belediyeden yakınmıştı. “Dikmek marifet değil, su vermiyorlar
kurudu.” Ben de “içtiğin suyun artanını döksen ölmezsin, birlikte yaşarsınız”
demiştim.
Hepimiz
daha yeşil bir dünya istiyoruz ama başkalarından bekliyoruz. Hadi bırak
elindeki akıllı telefonu da balkona saksı koy. Hem çocuk ta toprağı, bir cana
“can suyu” vermeyi öğrensin, o canı yaşatmanın sorumluluğunu alsın. Daha yeşil
bir dünya senin balkonundan başlasın.