Bağımlılık tedavisinde iyileşme uzun süreli bir yolculuktur. Sabır ve azim isteyen bu sancılı dönemde bireyin ailesiyle birlikte profesyonel destek alması süreç açısından olumlu ve faydalı olacaktır.
Kişinin tedaviye uyumu ve kişinin motivasyonu oldukça önemlidir. Alkol ve madde kullanıcıları ‘bu hastalığın bir tedavisi olmadığı' düşüncesindedir. Bu yanlış bir düşüncedir! İstekli ve kararlı olmak tedaviyi mümkün hale getirir. Bağımlılık, şeker hastalığı gibidir. Tamamen iyileşmez ama düzelir. Tedaviye uyum sürecinde şeker hastalarının uyuşturucu madde kullananlara kıyasla tedaviye daha uyumsuz olduğu araştırmalarda gösterilmiştir. Fakat uyuşturucu madde kullanımında hastalığın tekrarı sadece fiziksel sorunlardan ibaret değildir. Sosyal, ekonomik ve adli sorunlar da beraberinde gelir. Diğer hastalıklara kıyasla uyuşturucu madde kullanımı, kişinin kendisinde ve ailesinde büyük yıkıma yol açtığı ve yaşam kalitesini düşürdüğü için hastalığın tekrar etmesi daha önemli hale gelir.
Bağımlılığın tedavisi uzun bir süreç gerektirir. Kişi tedavide ne kadar uzun süre kalırsa başarılı olma ihtimali de o kadar artmış olur. Başarılı bir sürecin devamı için kişinin kendisine bağımlı olduğunu hatırlatması, tedaviye uyum göstererek süreci yarıda kesmemesi gerekir.
Tedavinin başarılı olmasını etkileyen en önemli faktör ise kişinin istekli ve kararlı olmasıdır. Tedavi süresince kişinin hayatındaki değişimlere ailenin de uyum sağlaması gerekir. Bu nedenle ailenin desteğinin sürece etkisi büyük önem taşır.
Tedavinin türü kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bu nedenle kişinin neye ihtiyacı olduğu, içinde bulunduğu çevre ve riskler göz önünde bulundurularak en uygun tedavi yöntemi uygulanmalıdır. Kişinin tedavi sürecinde profesyonel destek almasının iyileşme şansını arttırdığı unutulmamalıdır.
İyileşmek için maddeyi bırakmak ilk adımdır ancak tek başına yeterli değildir. İyileşmek, değişmeyi gerektirir. Kişinin kendinde ve hayatında değiştirmesi gereken şeyler vardır.
Bağımlılık, kişide bir süreç içinde gelişir. Nasıl ki bağımlılığın gelişmesi için bir süreç gerekiyorsa, bağımlılıktan kurtulmak da bir değişim süreci gerektirir. İnsanlar en çok bu noktada tedaviden korkarlar. Çünkü değişim, korkutur. Kişiler, davranış biçimlerini değiştirmek zorunda kaldıkları noktada, geri adım atabilirler. Bu noktada, kişileri değişime yönelik motive etmek gerekir. Motivasyon süreci, tedavinin önemli bir parçasıdır.
Kişinin, değişim sürecine girmeden sadece maddeyi bırakması ve uzaklaşmaya çalışması geçici çözümler getirir. Kalıcı olarak bir çözüm getirmez. Bağımlı ailelerinden sıkça duyulan, "1 ay bırakmıştı ama sonra tekrar başladı" gibi cümleler, tam olarak bununla ilgilidir. Kişi, maddeyi bıraktığı zaman, bütün süreç tamamlanmış gibi davranır, ancak asıl önemli olan tekrar başlamamak için sarf edilen çabadır.
Bağımlılıkta iyileşmenin ilk süreci, kullanılan maddenin bırakılması ile vücudun arınmaya başlamasıdır.
Maddenin bırakılmasını, maddeden uzak durma süreci izler. Maddeden uzak durmak her zaman kolay olmayabilir. Kişinin, hayatında büyük değişiklikler yapması gerekebilir. Örneğin; madde kullandığı ortamlardan uzak durmak, birlikte madde kullandığı arkadaşlarıyla görüşmemek, madde temin ettiği kişilerin ona ulaşmaması için telefon numarasını değiştirmek gibi günlük hayatını etkileyecek birçok değişiklik yapması gerekir. Bazen kişiler yaşadıkları çevreyi bile değiştirmeyi düşünebilirler.
Kişinin bu değişikliklere uyum sağlaması ve bunları sürdürebilmesi, tedavinin devamlılığı açısından çok önemlidir. Maddeyi bırakma sürecinde, maddeyi hatırlatacak en ufak bir durumdan bile kaçınılmalıdır. Çünkü kişi kendisi maddeyi bıraksa bile, beyni istemeye devam eder. Beynin isteklerine karşı koymayı öğrenene kadar, yapılması gereken şey; tehlikelerden uzak durmaktır.
İyileşme süreci, kişinin maddesiz bir yaşamla bütünleştiği ve değiştiği bir süreç olarak görülmelidir. Kişi kendini tanımaya ve anlamaya başlar ve madde kullanıma neden olan etkenlerin farkında olarak, bunları değiştirmeye çalışır. Aynı zamanda görülen ruhsal sorunlarıyla da baş etmeye başlar. Böylece, yaşadığı ruhsal sorunların çözümünü maddede aramaması gerektiğini öğrenir. Maddenin, kendisinde yarattığı etkileri öğrenir. Tekrar kullanmaya başlamaması için gerekli bilgi ve beceriyi kazanır. Beyninin madde isteğine karşı koymayı öğrenir. Böylece dış dünyaya kendini hazırlar, çünkü her zaman hayatında tetikleyici unsurlar ve riskler olacaktır.