Seçim mezesi oldu, halkın sorunları. Tapu
vaatleri, kat vaatleri verile verile halk artık bıktı. Yarım asırdır çözülmeyen
sorunlar var. Ya da kongrelere kadar meze olmuş ama başarılmayan meseleler…
Bir de kıyım var. Hani elimizdeki rezerv
alanların yapılaşması tamamlanamamışken yeni yerler imara açıyoruz…
Tarım alanıymış, SİT alanıymış dinlemeden…
E, ne olacak değil mi? Portakal ağaçları
gitmiş, zeytinlikler bitmiş, tarihi alanlara hançer saplanmış kimin umrunda…
Gelsin oylar, gelsin koltuklar…
İyi de güzel de sevgili dostlar Antalyamız
gidiyor…
Ben üç kuşak öteden Malatyalı, ailesi
Çankırılı, Ankara’da doğmuş ama 25 yıldır Antalya’da okumuş, iş ve aş sahibi
olmuş, bu kente hizmet etmeye çalışan biri olarak söylüyorum bunları…
Bana ne diyemiyorum…
Görmezden gelemiyorum…
Ya da sözde Antalya sevdalıları gibi katliama
ortak olamıyorum…
Ama bir bakıyorum meclislerde bas bas
bağırdığım yanlış proje ve planlara onay verenler, kente hizmet ettiğini iddia
ediyorlar…
Akıllara zarar günler yaşıyoruz…
Misal Boğaçayı Marina Projesi…
Lara Kruvaziyer Liman…
Sahillere hançer gibi saplanacak olan bu
projelere izin vermemeliyiz…
Geç de olsa ayağa kalkmalıyız…
Tıpkı Lara Kent Parkı’nda olduğu gibi…
Dokuma mücadelesi gibi…
Biz ayağa kalkarsak kimse karşımızda duramaz…
Sahillerimize kıydırmayalım…
Antalyamızı katletmeyelim…
Bu kent bizim…
Hepimizin…
İşte bu yüzden haydi ayağa kalkalım…