Pazartesi
günü sabah saatlerinde İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin korona
dolayısıyla ekonomisi sarsılan vatandaşı için başlattığı yardım kampanyası
hepimizi heyecanlandırdı. Sağcısı solcusu mutlu oldu. Ve beklentiler arttı. Hiç de cömert bulunmayan ve halkı kapsamayan,
esnafa yaramayan, işçiyi, emekliyi kollamayan, üreticinin yok sayıldığı
Saray’ın destek paketine bir revizyon yapılacağına ilişkin ümidimiz arttı.
Herkesimden yükselen destek çağrıları da bunu gerektiriyordu…
Umutla ekran karşısına geçen halk, ulusa
seslenişi dinledi. Ama ne hayal kırıklığı…
Seslenişi
dinleyince her şey tam. Eksiğimiz yok. Ekipman sıkıntısı yaşanmıyor. Kriz
yönetiminde çağ atlamışız. Halkımıza yardımlarımızı yapmışız da artanı
Avrupa’ya yollamışız…
Tamam takdire şayan bir çaba var ama eksik var.
Sistemsel kusur var. Gecikme var. Koordinasyon tam olarak sağlanamadı. Emekleri
alkışlıyoruz ama eksikleri yok saymamak lazım...
Üstelik
caminin içi dururken, dışı haramdır diye bir sözümüz vardır.
Halkımızın yardıma ihtiyacı olanları için herşeyi yaptık da başka ülkelere
yardım mı eksik kaldı? Vatandaşımızın ihtiyacını tamamlamadan Avrupa’ya yaranma
gayretini anlamıyorum…
Gelelim ‘milli
birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek için’ başlatılan kampanyaya.
Dayanışma kültürümüz var ve bunun için yerel yönetimler düğmeye basmışken
akşamında bu tavır biraz rekabetin dışa vurumu oldu ki dün de sabah saatlerinde bankaların belediye hesaplarını bloke etmesi
kaygıları gerçek yaptı…
Cumhurbaşkanı’nın
büyükşehir belediye başkanlarını kendine rakip görüp engellemek istediğini
düşünmek bile yanlış ve komik. Üzücü. O yüzden bu durumun düzeltileceğini
düşünüyorum…
Gelelim
yardım bekleyen devletimize…
Koskoca
Türkiye Cumhuriyeti’nin çeşitli kalemlerde yapacağı tasarrufla bile yapacağı
milyarlarca liralık yardım kalemi çıkar…
Ayrılan fonlar, akçeler, bugünler için
kullanılması gereken kaynakla birlikte yeter de artar halkımıza…
Ama her
nedense devletimiz de iban numarası vererek, yardım kampanyası başlattı. Öncelikle
başta cumhurbaşkanı, kabine ve milletvekillerinin maaşlarını bağışlaması
takdire şayan. Tebrik ediyoruz ama yeterli değil. Çünkü gerekli kaynağın ortaya
çıkarılması gerekirken, bu taktikle konu farklı noktaya getirilmiştir…
Ötesinde
dediğim gibi elin memleketlerinde devlet, halkına yardım yaparken, bizde
devletin halktan beklemesi hepimizi hayal kırıklığına uğrattı…
Ortada salgınla açığa çıkan ve körüklenen bir
ekonomik kriz var. Bakın bugün halk adına, halkın büyük kesimini temsil eden Tüm Emekli Sen Antalya Şube Başkanı Mustafa
Ayar, sıraladı talepleri ve eksiklikleri…
Yapmayın…
En büyük kaynağımız halk. Halk sağılığını
koruyalım. Yatırımı sağlığa ve insana
yapalım. Üreticimizi destekleyelim…
Bilim
insanlarını dinleyelim. Bilimden ayrılmayalım. Pandemi Kurulları’nda meslek
örgütleri, odalar, ilgili sendikalar da olsun…
En azından görüşleri alınsın…
Bu memleket hepimizin. Ve memleketimizi, yaşanan
bu süreçte en az hasarla düzlüğe çıkarmak hepimizin beklentisi…
Sağlıcakla kalın…