Yazının son bölümünde, AK PARTİ mahallesinde bana ne anlatıldaysa olduğu gibi ve hiçbir yorum katmadan sözcüklere döktüm...Tanıklık tutanağıdır...Zabıt katipliği yaptım...Bu yazıyı okuyacağını zannetmediğim tek kişi Sayın Kılıçdaroğlu'dur...Oysa bu yazıyı okusaydı en çok yararlanabilecek kişi de yine Sayın Kılıçdaroğlu'dur...

1-Finlandiya'nın NATO üye olmasına izin vererek Rusya'yı çok kızdırdık...İsveç ve Ukrayna'nın NATO üyeliğine izin verirsek Rusya'yla büyük sıkıntılar yaşayabiliriz...Çok tehlikeli bir oyun oynuyoruz! 

2-George Orwell'in gazetecilere önerdiği her şeyin tam tersini yaparak servet edinen Engin Ardıç ve Mehmet Barlas ülkeyi hangi hükümet ya da hangi kişiler yönetiyorsa, kimlerden kişisel menfaat sağlanabiliyorsa onlara hizmet etmeyi gazetecilik olarak yutturmaya çalışmışlardır...Necip Fazıl'dan bugüne aynı doğrultuda çok kişi vardır...

3-Süleyman Demirel bir keresinde yaklaşık olarak, üç aşağı beş yukarı şöyle demişti: Seçim sonrasında seçim kampanyası döneminde,ortamında miting meydanlarında vaad ettiklerimin tümünü yerine getirebilecek yurt içi ve yurt dışı ekonomik şartlar çoğu zaman uygun olmuyor; bazen de mitinglerdeki vaadler, verilen sözler gerçekçi olmuyor; gerçekçi olmaktan uzak oluyor...

4-28 Mayıs 2023'te Cumhurbaşkanı seçimini kazanabilseydi Kılıçdaroğlu emeklilere 18 Haziran 2023'te bayram ikramiyesi olarak 15.000 Türk lirası yatıracaktı...AKP 18 Haziran 2023'te bayram ikramiyesi olarak emekliye  2000 Türk lirası yatırdı...

17 haziran hem CHP Nevşehir il başkanı ZEKİ TEKİNER ve CHP üyesi YAVUZ YÜKSEL'in  katledilmesinin (1980),  hem de,  "Devlet, politikası gereği adam öldürebilir," ve  "Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz" diyen DEMİREL'in  ölüm yıldönümüydü. Peki CHP genel başkanı kimi anmayı tercih etti? KILIÇDAROĞLU DEMİREL'i anmayı tercih etti...Evet, bugünlere bir anda gelinmedi...

5-Recep Tayyip Erdoğan'ın aldığı en yüksek oy: 27.834.589 (2023)

Kemal Kılıçdaroğlu'nun aldığı en yüksek oy: 25.504.724 (2023)

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun aldığı oy: 15.587.720 (2014)

Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin aldığı oy: 15.340.321 (2018)

AK PARTİ'nin en yüksek oy oranı : % 49,83 (2011)

CHP'nin en yüksek oy aldığı seçim : 13.802.183 (2023)

Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin en yüksek oranda oy aldığı seçim : % 25,98 (2011)

Ecevit'in CHP'sinin en yüksek oranda oy aldığı seçim: % 41,38 (1977)

6-İsmet İnönü yaklaşık 34 yıl CHP liderliği yaptı...Kılıçdaroğlu 13 yıldan fazla bir süredir CHP genel başkanı...Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlık görevini gençlere teslim etmesinde sayısız yarar var...13 yıl çok uzun bir süre...Öte yandan AKP geçmişi olanları milletvekili adayı yapmak onları milletvekili seçtirmek Kılıçdaroğlu'na hiçbir şey kazandırmadı...1969'da Adalet Partisi'ni ele geçiremeyen, Milli Nizam, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi, AK PARTİ kökenli eski, yeni Erbakancıları 2023'te Türkiye Millet Meclisi'nde güçlendirmek Kılıçdaroğlu'nun misyonu olmamalıydı...İstanbul Sözleşmesi'ne, 6284 nolu kanuna, laikliğe ve anayasının ilk dört maddesine karşı olan pek çok kişi Kılıçdaroğlu'nun onayıyla milletvekili seçildi...

7-HAFIZA SİLİNMESİ- ALZHEIMER hastalığının ilk belirtileri gazeteci Leyla Umar da (1927-2015) nasıl başlamıştı?

Profilo Holding’in kurucusu iş insanı Jak Kamhi’ye (1925-2020) 28 Ocak 1993 Perşembe günü Beylerbeyi’nde teröristler tarafından LAW ve otomatik silahlar kullanılarak suikast girişiminde bulunuldu. Kamhi olaydan yara almadan kurtulmuştu...

Yıl 1999...İşadamı Jak Kamhi gazeteci Leyla Umar'a şöyle dedi:

"ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright 1937 Çekoslovakya doğumludur...Yahudidir...1938'de Hitler'in orduları Çekoslovakya'yı işgal edince ailesi burayı apar topar, büyük bir aceleyle terk etmiştir...Madeleine Albright'ın Robert Redford gibi Hollywood yıldızlarıyla çok yakın dostlukları vardır...Atatürk hayranıdır...Madeleine Albright benim de çok yakın dostumdur...Selamımı söyle, dost olduğumuzu öğrenirse sana hemen özel bir söyleşi verecektir!"

Türk basınında Leyla Umar ve Ara Güler küresel ünlülerle ilgili haberler, söyleşiler üretirlerdi...İkisi de ürettikleri haberleri dünyanın en ünlü gazetelerine, dergilerine satarak ev sahibi olabilmişti...Umar Ortaköy'deki evini Uganda'nın, insan eti yediği söylenen Hitler'i İdi Amin'le yaptığı söyleşiden kazandığı parayla satın almıştı...Umar'ın Humeyni, Fidel Castro söyleşileri de ses getirmişti...

Dönelim Jak Kamhi bahsine...Leyla Umar İstanbul ziyaretinde iki kez iki ayrı zamanda Albright'ın yanına gitti...Özel bir söyleşi istemek için...İki kez söze şöyle başladı: "Sizinle çok özel ortak bir dostumuz var..." Albright her seferinde sordu: "Kim bu çok özel ortak dostumuz?" Umar bir türlü Jak Kamhi'nin adını hatırlayamadı...Albright'la (1937-2022) özel söyleşi fırsatı böylece ortadan kalktı...
1997-2001 döneminin ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, George H. W. Bush, Bill ve Hillary Clinton, George W. Bush, Shimon Peres, Benjamin Netanyahu, Arnon Milchan, Henry Kissinger gibi siyasilerle ortaklaşa çalışarak Irak diktatörü Saddam Hussein'in atom bombası üretmesini önlemişti...

Leyla Umar Büyükada'dan gençlik arkadaşı Jak Kamhi'nin adını iki kez yaklaştığı, konuştuğu ABD Dışişleri Bakanına hem de iki kez bir türlü hatırlayamadığı için söyleyemedi...

ALZHEIMER ilk belirtilerini göstermişti...Leyla Umar ALZHEIMER' a yakalandığının farkında değildi...

Leyla Umar Betül Mardin (1926? 1927?) ve Arif Mardin'in (1932-2006) ablası Leyla Mardin'in de ezilerek öldüğü Dolmabahçe Sarayı'nda 17 Kasım 1938 Perşembe günü meydana gelen faciadan dolayı ailesinin kendisini katafalka konulan Atatürk'ün naaşını görmeye götürmediğini anlatmıştı...Onbinlerce kişi katafalka konulan Atatürk'ü son kez görebilmek için Dolmabahçe Sarayı'na gitmiş ve 17 Kasım 1938'de Leyla Mardin dahil 11 kişi ezilerek vefat etmişti...

8-Welcome Missouri filminin yaratıcısı, uzun yıllar Sadettin Teksoy'un on milyonlarca seyirci toplayan televizyon programlarında ve Yeni Şafak gazetesinde çalışan gazeteci, sinema yazarı, film eleştirmeni, senaryo yazarı ve film yönetmeni Ali Murat Güven'in hayatında kilometre taşı olan filmler:

"20,000 Leagues Under the Sea"(1954; Richard Fleischer),The Deer Hunter" (1978; Michael Cimino), "The Message" (1976; Moustapha Akkad), "Serpico" (1973; Sidney Lumet)

Gazeteci Ali Murat Güven: Erdoğan'ın AK Parti’nin kuruluşunda (2001'de) yaptığı konuşmayı 3 paket sigara karşılığında yazdım...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AK Parti kuruluş toplantısında yaptığı 1.5 saatlik konuşma metnini yazan Ali Murat Güven, "O zaman ciddi bir ekonomik kriz var. 40 sayfayı bulan ve büyük yankı uyandıran konuşma metnini 3 paket sigara karşılığı yazdım" dedi

Bu konuşmadan bir bölüm:

"Değerli dostlar, bugün önemli bir gün. Bugün Türk siyaset hayatına lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak tekelci bir anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün olarak geçecek.
Bugün, Türk siyaset tarihine parti içi demokrasi geleneğinin yalnızca bir kuru temenni olarak değil, aynı zamanda da bir zihniyet değişikliği ve zorlayıcı tüzük kuralları biçiminde egemen olduğu gün olarak geçecek.
Bugün, Türk siyaset tarihinde her yönüyle şeffaf, seçmenin sorgulamasına ve denetimine açık yepyeni bir siyasal örgütlenme modelinin kurulduğu gün olarak geçecek.
Bugün, Türk siyaset tarihine, hizmete sevdalı insanların kurduğu AK Parti'nin doğum günü olarak geçecek.
Kutlu olsun
Ve bu günden sonra Türkiye’mizde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. "

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu sözleri bundan 22 yıl önce yapılan AK Parti Kuruluş toplantısında söyledi.

Ankara’daki Bilkent Otel’de yapılan programı Türkiye ve dünya basınından çok sayıda gazeteci takip etmiş, Erdoğan’ın 1.5 saate yayılan konuşması bazı TV kanalları tarafından canlı olarak yayınlanmıştı.

14 Ağustos 2001 günü kurulan AK Parti girdiği ilk seçimlerde iktidara geldi.O günden bu yana tek başına iktidarda.Partinin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan önce Başbakan ardından Cumhurbaşkanı oldu.AK Parti, Türkiye’nin siyasi sistemini de değiştirdi.

9-AK PARTİ Mahallesi'nde bu satırların yazarına neler anlatıldı?

 "Kemal Kılıçdaroğlu kabullenemiyor ancak Türkiye'de Alevi adaya, Alevi siyasetçiye asla oy vermeyecek bu konuda fanatikleşmiş , sabit fikir sahibi kesim var...Bu kişiler atalarından devraldıkları duygularla oy kullanıyor...Bunların düşüncelerini değiştirmek imkansız...Seçmen sayısı olarak bunlar kemikleşmiş yaklaşık 25 milyon kişi...Bunların yaş oranı çok yüksek ve büyük çoğunluğu emekli...Selamünaleykümle başlarlar güne...Bolca Cenabı Allah sözcüğüne başvururlar...

Erdoğan'ın Atatürk tarafından müzeye çevrilen Ayasofya'yı tekrar camiye çevirmesi müminleri ve mümineleri çok memnun etti...Hitler'in dostlarıyla evindeki akşam sohbetlerinde bile Ayasofya'nın müzeye çevrilmesi konu ediliyor...Bu sözlerinin de tanıklık tutanakları, zabıtları günümüze ulaştı...Hem de kitap olarak...Necmettin Erbakan'ın en büyük hayali Ayasofya'yı camiye çevirmekti...

Erdoğan 1994'ten sonra girdiği 2019 yerel seçimi hariç hiçbir seçim kaybetmedi...Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı seçildiği 2010'dan bugüne sadece 2019 yerel seçimlerinde diğer birçok partiyle ittifaklar kurarak başarılı olabildi...

Erdoğan'ı Mehdi, Halife olarak kabul eden milyonlarca insan var...


1994'ten itibaren Refah Partisi (1983-1998) ve AK PARTİ'den sosyal yardım alan kesim var; milyonlarca insan...Bu sosyal yardımlarla hayatta kalabiliyorlar...Bu kişiler CHP iktidar olursa sosyal yardım anında kesilecek düşüncesine ve endişesine sahipler...


Türbanlı, tesettürlü milletvekili Merve Kavakçı'ya Bülent Ecevit'in sert müdahalesi, Emine Erdoğan'ın askeri hastahanede yatan Nejat Uygur'u ziyaretinin türbanlı olduğu için engellenmesi, türbanlılara, tesettürlü giyinenlere devlet dairelerinde, askeri hastahanelerde, orduevlerinde geçmişte uygulanan yasaklar AK PARTİ'ye on milyonlarca oy kazandırdı...


Erdoğan'ın tanıtım ve halkla ilişkilerinden sorumlu Erol Olçok'un 15 Temmuz 2016'da şehit edilmesiyle oluşan boşluğu Fahrettin Altun doldurdu...

Erdoğan AK PARTİ'deki veliahtı olarak Bilal Erdoğan'dan başkasını düşünmüyor...

Erdoğan sonrasındaki AK PARTİ lideri olmak isteyenler kimler? Selçuk Bayraktar, Berat Albayrak, Süleyman Soylu, Abdullah Gül...

MHP'nin bir sonraki liderliği için adı geçenler: Süleyman Soylu, Sinan Oğan, Ümit Özdağ


Mehmet Şimşek 760.000 süper zengine, birden fazla taşınmazı olan şahıslara 1942 Varlık Vergisi tarzında bir servet vergisi getirmek zorunda kalabilir...Bu da 2024 yerel seçimi sonrasında düşünebilir! 

10-Kültür sanat bonusu: 

The Glass Pearls-Cam İnciler İş Bankası Yayınevi

Emeric Pressburger, bu usta işi “kara” gerilim romanıyla, Soykırım ve kötülüğün sıradanlığı üzerine yazılmış en etkileyici yapıtlardan birine imza atmıştır. Piyano akortçusu Karl Braun, 1965 Haziran’ında Londra’da kiraladığı odasına yerleşir. İlk bakışta okurun rahatlıkla duygudaşlık kurabileceği, savaş sırasında kaybettiği karısıyla çocuğunun yasını tutan, müzikten anlayan, ince ruhlu bir beyefendi gibi görünür. Siyasi görüşleri nedeniyle 1933’te Almanya’yı terk ettiğini söyleyerek komşularının saygısını kazanan bu Alman, aslında insanlığa karşı işlediği suçlardan yirmi yıldır aranan bir beyin cerrahı, Nazi savaş suçlusu Dr. Otto Reitmüller’den başkası değildir. Yakalanma korkusuyla yaşayan doktorun paranoyasıyla birlikte gerilimin dozu da giderek artar. Pressburger sarsıcı finale doğru ilerlerken ahlak, sorumluluk ve ilahi adalet kavramları üzerinde durur. 1966’da okurla buluşan Cam İnciler hakkında, Braun’un gerçek kimliğinin ilk bölümde ortaya çıkmasını eleştirerek yazarın asıl meselesini ıskalayan tek bir yazı yayımlanmıştı. Roman çok geçmeden unutulup kayıp edebi hazineler arasında yerini aldı. Savaş suçlularının edebiyatta belli klişelere sığdırılarak tasvir edildiği o dönemde Pressburger’ın hedefi, sıradan bir insanla tüyler ürpertici suçlar işlemiş bir canavarı kendinde buluşturan Karl Braun karakteriyle, Hannah Arendt’in de vurguladığı gibi, Soykırım’ın faillerinin sapkın ya da sadist değil, “son derece insan” olduklarına işaret etmekti.


11-Sinema bonusu: 

Yönetmen Mike Nichols, 20. yüzyılın ve 21. yüzyılın en iyi filmlerinden bir bölümünü yönetmişti...Jackie Kennedy Onassis gibi ünlülerin yakın dostuydu...Harika ekipler kurup, harika filmler yaptı; en iyinin en iyisi sanatçılarla çalışmayı başardı...Who's Afraid of Virginia Woolf? , The Graduate, Silkwood (nükleer tesislerde çalışanlara radyasyon bulaşımına karşı iş ve can güvenliği sağlanmadığını anlattı; adeta Chernobyl'ler her yerde filmidir),Heartburn (ABD Başkanı Nixon'ı 1974'te Beyaz Saray'dan kovan, Washington Post muhabiri, All the President's Men filminde Dustin Hoffman'ın canlandırdığı, gazeteci Carl Bernstein'ın özel yaşamından bir bölüm/ kesit),Postcards from Edge (Singin' in the Rain'in oyuncusu Debbie Reynolds ve uyuşturucu bağımlığından kurtulmaya çalışan kızı, Star Wars'un oyuncusu Carrie Fisher'ın öyküsü) , Primary Colors (Bill ve Hillary Clinton'ın 1992 seçim kampanyasının öyküsü), Closer, Charlie Wilson's War (Afganistan'ı işgal eden Sovyet ordusuna yenilgiyi tattırmak için yürütülen gizli savaşın gerçek öyküsü) bunlar arasındaydı...

12-Tarih bonusu: 
Süleyman Demirel'in anlattığı fıkralar çok meşhurdur, çok da düşündürücüdür...Demirel pek çok berbat, çok fena durumda siyasetçi, hatta başbakan olarak çaresiz kaldığını, durumu çaresizce seyretmekten başka elinden hiçbir şey gelmediğini vurgular...

Demirel'e ülkenin durumu hakkında neler düşündüğü her fırsatta sorulur...Demirel aşağıdaki fıkrayla bu soruya cevap verir:


- "Bak sana bunu bir fıkrayla anlatayım da sabah neşesi olsun" demiş. Demirel'in anlattığı fıkra şöyle:
Osmanlı veya selçuklu döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var.
Karakuşi Kadı, fırıncıya:
- 'Ben bunu aldım' demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin asıl sahibi gelmiş.
- “Hani bizim ördek?”
Fırıncı boynunu büküp..
- “Uçtu” deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış. Gayrimüslim de peşinde kovalıyor.
Bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış. Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş.
Ördeğin sahibi,
- “Bu adam ördeğimi hiç etti” diye şikáyet etmiş.
Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş.
- “Ne yaptın bu adamın ördeğini?”
.
Fırıncı
- “Uçtu” demiş.
Kadı, kara kaplı defterini açmış.
- “Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil” diyerek, fırıncının ördek işinden beraatına karar vermiş. Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş. Onun şikayetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş.
- “Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla”
Davacı:
- “Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak?” diye sorunca Karakuşi Kadı,
- “Şimdi” demiş, “Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.” Tabi gayrimüslim şikayetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu düşüren kadının kocasına da Karakuşi Kadı,
- “Tamam” demiş, “Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.” Böyle olunca adam da şikayetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi'ye,
- “Senin şikáyetin nedir bre?” Yahudi bir süre düsündükten sonra ellerini açmış,
- “Ne diyeyim kadı efendi” demiş, “Adaletinle bin yaşa Sen, e mi !”
Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek, kıssadan hisse:
- Ananı "öpen" kadı ise, kimi kime şikayet edeceksin? Bugün ülkedeki durum bu!

13-Film tavsiyesi: Tár / Todd Field...
Citizen Kane filmi (1941) için dolar milyarderi William Randolph Hearst ve sevgilisi film yıldızı Marion Davies'in yaşamlarından esinlenilmişti...

Todd Field senaryosunu yazıp yönettiği filmde #MeToo hareketinden (cinsel tacize uğrayan kurbanların, mağdurların sessizliklerini bozarak, her imkanı kullanarak, başlarına gelenleri anlatmaları,cinsel saldırıda ya da sorunlu cinsel davranışta bulunanları teşhir etmeleri hareketi) ve üst sınıfta, makamda, konumda,çok ünlü, çok yetenekli, çok kültürlü ve çok zengin olmalarının avantajını kullanarak, arkalarına devasa kurumlar alarak, kendilerini kanunlar karşısında dokunulmaz zanneden,sorunlu cinsel fantezileri için alt sınıflardan partnerler ayarlayan, kurbanlar seçen  Ansel Elgort, Armie Hammer, Woody Allen, Roman Polanski, Bill Cosby, Charlie Rose, Harvey Weinstein, Till Lindemann, Kevin Spacey, Leonard Bernstein, Byran Singer gibi kişilerden esinlenerek bir dünya yarattı...