Çok kritik günler yaşıyoruz..
Bölücü terör evlatlarımızı acımasızca katlediyor.
Yeni bir şehit haberi duyma korkusu yaşıyoruz hepimiz.
Ateş elbette düştüğü yere yakıyor, şehitlerin ailelerinin, yakınlarının yaşadıkları acıyı tahmin etmek güç değil.
Ocaklara ateş düşüyor, yuvalar yıkılıyor, çocuklar öksüz kalıyor, eşler, yavuklular kör kurşunlarla en önemli varlıklarını kaybediyor.
Bunlar yetmiyormuş gibi bir de savaş korkusu sardı hepimizi..
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde AKP ve MHP'nin sorumsuz parmakları ülkeyi belki de felakete sürükleyecek, belki de üçüncü bir dünya savaşının fitilini ateşleyecek olan hükümete sınır ötesine asker gönderme yetkisini verildi.
Tezkere ile Büyük Kurtarıcı Atatürk'ün 'Yurtta barış, dünyada barış" politikası da tersine döndürüldü.
Terör ve tezkere endişesinin yaşandığı bir günde Antalya'da üç ocağa daha ateş düştü.
Çağrı Danışman isimli bir sapık katil, Antalya'nın huzurlu bir kent olması için çabalayan, gözünü budaktan sakınmayan 3 polisi acımasızca öldürdü.
Antalya, görevleri başında öldürülen polis memurları Abdullah Bülbül, Mustafa Kılıç ve Mehmet Çolak için ağlıyor.
Yürekleri dağlayan, katlanması çok güç bir acı bu..
Üç polis şehidinin ailesinin ve Antalya polisinin acısını yürükten paylaşıyoruz.
Şehit polisler için düzenlenen törende gözyaşı sel oldu aktı adeta..
Akıl hastasının silahından çıkan kurşunlar sadece 3 polisimizi değil tüm Antalya'yı vurdu.
Şehit polisler için Uncalı Emniyet Müdürlüğü'nde düzenlenen törende Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam'ın "Giydiğiniz şerefli üniforma üzerinizdeyken şehit oldunuz" sözleri dikkat çekiciydi.
Sağlam'ın şehit polislerin ailelerine ve meslektaşlarına yönelik şu sözleri de anlamlı :
"Giydiğiniz şerefli üniforma üzerinizdeyken şehit oldunuz. Şehitlerimizin değerli yakınları ve kıymetli aileleri, en kıymetli varlığınızı kaybettiniz. Başınız sağolsun. Yüreğimize ateş düştü, ancak metin olmalıyız. Kuvvetli olmalıyız. Sizlerin şehit ailesi olarak gururlu, mağrur, güçlü ve dik duruşu bu ülkeyi daha güçlü kılacaktır. Kıymetli silah arkadaşlarım, başımız dimdik durarak şehitlerimizi dualarla memleketimize uğurlayacağız. Şehitlerimiz daima yüreğimizde kalacak. Vatanımızın esenliği yüce milletimizin huzuru için kutsal gördüğümüz istikametimizde kararlı bir şekilde yürüyüşe devam edeceğiz."
Böyle acılar karşısında daha neler söylenebilir ki ?
Dileğimiz yeni cinayetler olmasın..
Bu ülkenin evlatları kör kurşunların hedefi olmasın.
Birileri şan şeref kazanacak diye evlatlarımız ölmesin.
Birilerinin kendini ispat etmek adına ülke ve Antalya daha büyük acılara neden olacak yanlışların, hele hele savaş gibi bir cinayetin içine sürüklenmesin.
Kimse aklından çıkarmasın ki "savaş gerekli olmadıkça cinayettir"
Hiç kimsenin bu ülkeyi savaşa sokmaya, cinayetlere davetiye çıkarmaya hakkı yok.
Yeterince kan akıttık, yeterince şehit verdik.
Yeni acılara, yeni cinayetlere asla izin vermeyiz.
Bu acılar ye bitecek, ya bitecek.
Bu cinayetler ya duracak, ya duracak.
Türk halkı vatanına ve halkına sahip çıkacak.
Halktan büyük güç olmadığını herkes artık bilmeli.
Adımlarını da buna göre atmalı.
Şehitlerimizi asla unutmayacağız..
Antalya'yı korumaya çalışırken canlarını feda ettiklerini de asla ve asla göz ardı etmeyeceğiz.
Burada hepimize düşen görev acılı ailelerine, çocuklarına sahip çıkmak, namerde muhtaç olmalarını önlemek.
Antalya, bunu yapacak bilince ve güce sahip.
Hem anılarını yaşatalım, hem de ailelerini sahipsiz bırakmayalım.
Buradan Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak ve Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam acılığıyla polisimize ve ailelerine en içten duygularla başsağlığı diliyorum.
Acınız acımızdır..
Asla yalnız değilsiniz, asla sahipsiz değilsiniz.