Günleri, sıradanlaştırdığımızın farkında mıyız?
--Son zamanlara mağazaların vitrinlerine, şehrin tanıtım panolarına bakıyorum, "....günü" den geçilmiyor?
--Niye ki?
--Evet ya, "niye ki?".
Hepimiz salağız da, bu baylar/bayanlar bize neyi anımsatmak istiyorlar!..İşte 20.yy böyle bir şey oldu, 21 yy'da böyle bir şey olacak. "Beni fark et!.. " iyi de neden?
--Tüketici iştahınız kabarsın, alış-veriş iştahınız artsın ama öteye geçmeyin. Ne o öyle, kaç gündür yok "asgari ücret", yok efendin "bütçe". Sahiden ya, bu aralar TBMM'de bütçe görüşmeleri yapılmıyor mu, ben mi haberlerden, habersizim!..
--Neyse, gelelim günlerin, günlerine. Sanki, kadınların komşu, akraba günleri eksikmiş gibi, bir de "Dünya Kadın Hakları Günü" çıkmış. Baktım "5 Aralık" da hangi günler varmış? diye.
--Dünya Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Gönüllüleri Günü
--Dünya Gönüllüler Günü
--Dünya Kadın Hakları Günü
--Dünya Leo Günü
--Dünya Mühendisler Günü
--Dünya Ninja Günü
--Dünya Toprak Günü
--......., ---..... sıralanıp gidiyor mübarek.
--İşte 21.yy böyle bir şey, gücü elinde bulunduranın önceliği, önceliğiniz. Yok öyle, "hak, hukuk, adalet" geçin bunları. Var ise de, yok ise de, benim dediğim, benim önceliğim.
--Peki "ben" kimim?
--Ben kim olduğumu, yani hakim sınıf, seni kandıran, seni soyan, seni sömürenim, ben kim ve ne olduğumu biliyorumda, ya;
--Sen kimsin?,Eeeeeyyyyyy KADIN!..
--GEÇEKTEN SEN KİMSİN.
--Tv'lerde, görsel, sanal her yerde gördüğüm müsün? Yani sanal mısın?, yoksa, Nazım Hikmetin dediği gibi:
--"Ve kadınlar,
Bizim kadınlarımız:
Korkunç ve mübarek elleri,
İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
Anamız, avradımız, yarimiz
Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
Ve soframızdaki yeri
Öküzümüzden sonra gelen
Ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
Ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
Ve karasabana koşulan
Ve ağıllarda
Işıltısında yere saplı bıçakların
Oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
Kadınlar,
Bizim kadınlarımız" mısın?
--Hey gidi koca tarih hey. Sen koynuna neler sığdırıyorsun öyle.
--Kadınların hakları için giyotine giderken korkusuzca:“…Titreyin, çağdaş Tiranlar! Mezarımın derinliklerinden duyulacak sesim. Cesaretim, …”, "Kadına darağacına çıkma hakkı tanınıyor; öyleyse kürsüye çıkma hakkı da tanınmalıdır”diye bağıran Olympe De Gouges'un(1748 – 1793) sesi bile, taaaa yıllar, yıllar sonra yankı buluyor Avrupa'da.
--Mustafa Kemal Atatürk, 5 Aralık 1934'de Türk Kadınına "Seçme ve Seçilme Hakkı"nı verdiğinde, dünyada kadınların yasal olarak milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu ülke sayısı 28, bu hakkın kullanıldığı ülke ise sadece 17'didir.
--5 Aralık 1934’de Türkiye Cumhuriyeti'nde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınırken, o dönemde Avrupa’daki bazı gelişmiş ülkelerde bile kadınların bu hakkı bulunmuyordu. Kadınlar, bu hakka Fransa'da 1944, İtalya'da 1945, Yunanistan'da 1952, Belçika'da 1960 ve İsviçre'de 1971 yılında kavuşmuşlardır.
--Buraya kadar her şey iyi de!.. Evet. Sorun ne!..
--Ben sorun- morun bir şey demedim. Sadece "Ne?" dedim.
--Ülkelerin ve milletlerin tarihlerinde, cinsiyet açısından kadın-erkek olarak yaklaşımlarda çok farklılıklar görülür.
--Türk Tarihinde Kadın için farklı dönemeçler vardır.
--İlk çağlardaki Türk Devletlerinde, "Hakan" ların yanında, "Hatun"larda vardır. Ve oldukça eşit yetkilere sahiptirler.
--Halifeliğin Osmanlı Devletine geçmesi ile birlikte, Arap Kültürü din sayılmış; her ne kadar saray ve harem safsataları ile kadın önemseniyormuş gibi görünse de, köy ve kırsal kesimler hariç, şehir ve kasabalarda kadınlar görmezlikten gelinmiştir. Osmanlı'da "kadının adı neredeyse yoktur."
--Ta ki, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet'e kadar. Kadın ilk olarak, bu dönemde nüfus sayımında dikkate alınmış ve meslek sahibi olması ile birlikte, seçme-seçilme, miras hakkı gibi haklardan eşit olarak yararlanmıştır.
--Günümüze gelindiğinde ise maalesef Kadın, her türlü eğitim ve öğrenimine karşı, hala kendini siyasete malzeme etmektedir.
--Türk Tarihinde, Cengiz Han bile evliliklerde "boşanma hakkında önceliği KADIN'a" verir iken;
--Günümüzde kadın "sadece ANALIK" mertebesi diye icat edilen bir mertebeye konulmak istenmektedir.
--İşin ilginç tarafı ise, Atatürk ve Cumhuriyet'in kazanımları sayesinde elde ettiği haklar sayesinde, Giyim ve kuşamları ile Osmanlı'ya özenmeye çalışmakta, Adeta Cumhuriyet ve Atatürk Devrimlerine isyan bayrağının bayraktarlığını yapmakta, yaptırılmaktadır.
--Evet ya, bugün, "5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü"
--Çağdaşlığa koşan kadınlar için mi?
--Yoksa, kendini çağdışı bir yaşam ve sömürünün aracı olması için kullananların maşası olan kadınlar için mi?
--Kadınları bilmiyorumda, ben:
--"Bitsin artık kara zulüm / Bayram benim neyime
Hep bize mi bunca ölüm / Kan damlar yüreğime
Ezilip duruyoruz / Bayram benim neyime
İktidara yürüyoruz / Gül damlar yüreğime"
deyip duruyorum hâlâ, bu bayram gününde de!..