Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler, hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz" sözü ne büyük anlam taşıyor, anlayabilene…
Bir ülkenin en büyük değeridir, çocukları, gençleri. Mutlu, huzurlu, sağlıklı büyüyen gençlerle ülkemiz, Atamızın işaret ettiği o çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilir…
Aksi halde eşit eğitim ve sağlık hizmeti alamayan, yeterli gıdaya ulaşamayan çocuklarımızın ve gençlerimizin ülkemiz adına büyük başarılar elde etmesi ve dünyanın gelişmiş ülkelerinin gençleriyle yarışması mümkün değildir…
O nedenle milli mücadelemizde en önemli mihenk taşı olan 23 Nisan 1920’nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 102. yıldönümünde uzaklaşılan o günkü zihniyete doğru hızla yelken açılmalı…
Bunun için öncelikli yapışması gereken bir kişiye devredilen egemenliğin yeniden Meclis’e devredilmesidir…
Meclis’in, yeniden milletin Meclisi olması gerekiyor…
Atatürk’ün 102 yıl önce uyarmasına rağmen devredilen egemenliğin bir kişiye devri sonrası yaşananlar acıdır…
Bugün bakan da vekil de cumhurbaşkanı da vali de kaymakam da müdür de aslında tek kişidir…
Bir ülkenin tüm sorumluluğunu tek kişinin taşıması da çözmesi mümkün değildir…
O vakit Türkiye Cumhuriyet’in temellerini atan o ruha dönmeliyiz…
Milli iradenin kalbinin attığı yer olan ilk Meclisi her ziyaret edişimde hem gururlanır hem utanırım…
Yokluk, yoksunluk ve engellere rağmen o mütevazi ve onurlu kurucular sayesinde bugünlere geldiğimizi düşünür gururlanırım ama hemen ardından emanete ihanet ettiğimizi anımsayarak utanırım…
Cumhuriyet’in kuran o zihniyete bakın…
Çağdaş, laik, demokrat, yüzüne bilime dönmüş…
Kadın, genç, çocuk değerli…
Bugüne bakın…
Bir yerlerde yanlış yapıldığı ortada sanırım…
Yeniden aydın günlere döneceğimiz inancıyla Meclisimizin 102. yılı kutlu olsun…
Çocuklarımıza her günün bayram olması dileğiyle..