Geçtiğimiz hafta Antalya’da beş yıldızlı bir otelde, 4 gün ‘Yörük Çalıştayı’ yapıldı. Muratpaşa, Döşemealtı ve Kepez Belediyelerinin sponsorluğunda gerçekleşen çalıştayın, otelde yapılmasının mantığını anlayamamış olmak sanırım yalnızca benim cehaletim değil. Sosyal medyada yapılan eleştiri ve yorumlara bakılırsa çadır kültüründen gelen Yörüklerin, otele toplanması pek çoğumuza da uygun gelmemiş…
Bir kültürün tanıtılması ve dayanışma ruhunun gerçekleşmesi anlamında çalıştay, paneller, festivaller vs önemlidir. Bu etkinliklerin gelenekselleşmesi de güzeldir…
Ama…
Kimse kusura bakmasın, üzerine alınması gerekenler alınabilir, sorun yok. Hiçbir kültür de istismar edilmemeli. Görüyor ve anlıyoruz ki Yörükler üzerinden siyasi rant kazanmaya çalışanlar var. Bazıları kendi şahsi ikballeri adına derneklerden nemalanmaya çalışıyor…
Bakın Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, bu konuya nasıl parmak basmış…
Bu yıl üçüncüsü yapılan Antalya Yörük Türkmen Çalıştayı’nın kapanış oturumuna katılan Başkan Uysal, Yörük Beyleri ve derneklerine "Siyasi partinin arka bahçesi olmayalım. Buna gerek yok, ihtiyaç da yok. Yörük Türkmen birliği siyasi parti ekseninde kurulamaz" demiş…
"Siyasi partilerin, benim partim de dahil, arka bahçesi olmayalım. Buna gerek yok, ihtiyaç da yok" lafı mühim…
Görünen o ki birlik ayağında da bir rant devşirme çabası var…
Zaten geçmişten de biliyoruz…
Zaman zaman MHP, zaman zaman da AKP Yörüklerden oy devşirme derdiyle ataklar yapmıştır…
Hoş sadece partiler değil, bazı dernek başkan ve yöneticileri de bu kimlikleri kullanarak kendi siyasetlerini yapmaya çalışmıştır…
Yerelden de görüyoruz…
Oysa yapılan bir kültüre ayıptır…
Hakarettir…
Dernekler, birlikler dayanışmanın sergilendiği siyasetüstü kurumlardır. Her görüşten insanın aynı amaç için bir araya geldiği bu kurumları siyaseten kullanmak çirkin…
Sonnot…
Bundan 4 yıl önce Konya’da Sarıkeçililer Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Çoban Savran’ın ev sahipliğinde bir çalıştay yapılmıştı…
Sonuç bildirgesinde Yörük kültürünün devamı açısından Sarıkeçili, Karaevli, Haytalar, Tekeli, Honamlı, Bozdoğan ve Menemenci gibi Yörük oba ve oymaklarının her birinden belirli bir sayıda çadıra göçerlik konusunda imtiyaz tanınması talep edilmişti…
Bu çok anlamlı ve değerli bir talepti…
Yörük kültürünü canlı tutmanın yolu, devamını sağlamaktır…
Kanımca otellere sıkıştırılan çalıştaylarla bu kültürün canlı olarak devamını sağlamak olanağı yoktur…
Yörük kültürünü canlı tutmanın yolu belli…
İşte 2014 sonuç bildirgesinde de var…
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün de “Gidin Toros dağlarına bakınız, eğer orada bir Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez” sözleri gereği de Toroslar’daki dumanı söndürmemeliyiz…