-İhanet, hainlerin bellerinde bir hançerdir, kapbece sırta saplanan. Ve güzel yurdumda da o kadar da çoğaldı ki!..
--Bir hain, "keşke Yunan kazansaydı" deyip unutulacak iken, Yunan Askerilerine karşı ilk kurşunu atan Hasan Tahsin ise ülkesinin, sevenlerin ve İzmir'ilerin o tertemiz yüreklerinde hep 31 yaşında bir genç olarak kalacaktır
--Bazıları doğmaz, onları anaları bir yol kenarına sı..ar.
--Bazıları da ülkelerinin, yurttaşlarının tarihinde yiğitçe, meretçe, Onurlu ölürler olarak hep yaşarlar.
--Hainler, kahpece doğar, kahbece yaşar ve kahbece ölürler, Hasan Tahsin'lerin ve Kurtuluşun İLK KURŞUNları ile.
--Yaşamak nedir ki? Bir solcan gibi toprağın altında gizliden gizliye gün geçirmek mi, yoksa yiğit bir İzmir delikanlısı Hasan Tahsin gibi hep 31 yaşında ve koskoca bir tarihi 15 Mart 1919'a kilitlemek mi, Hasan Tahsin olarak?
--Osmanlı zamanında. 1888'de Selanik'de doğmuştu. Ailesi ile İzmir'e göçmüşler ve İzmir'de de Gazeteciliğe başlamıştı.
--Hasan Tahsin takma adı ile gazetelerde yazarken, gerçek ismi ise Osman Nevres'dir..
--Yunan seçme birliği "Efzon Alayı" 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir'e çıkartma yapar ama Kordonboyu'nda kendilerine ilk kurşunu sıkacak genç bir Türk direnişcisini bulurlar
-İzmir'in işgal edilmesinin ardından, şehri işgalcilere teslim etmek istemeyenler tarafından "Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi" adında bir cemiyet kurulur.
--14 Mayıs'ı 15 Mayıs'a bağlayan gece, binlerce İzmir'li eski musevi mezarlığında (Maşatlık meydanı) toplanır. O günler İngiliz, Fransız, Amerikan, İtalyan ve Yunan zırhlıları İzmir Körfezine demir atmışlardır.
--Beldiye Başkanı Hacı Hasan Paşa, kalabalığa hitap eder. Belediye Başkanının yanı sıra topluluğa hitap eden bir diğer isim ise "Hukuk-u Beşer" gazetesinin başyazarı Hasan Tahsin'dir ve Halkı direnmeye çağırıyorır.
--Hasan Tahsin, konuşmasında Paris Barış Konferansı kararlarını sert bir dille eleştiriyor, gazetede yazdığı gibi "Burayı Yunan'a vermeyeceğiz. Vermek isteyen kuvvetle de paylaşacak kozumuz var" diye bas bas bağırıyor ve yakın arkadaşları Moralızade Halit Bey, Mustafa Necati ve Ragıp Nurettin Beyler ile birlikte:
“ ...Ey bedbaht Türk!.. Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık Meydanındadır. Oraya yüzbinlerle toplan.. Orada zengin, yoksul, bilgin, cahil yok. Fakat Yunan egemenliğini istemeyen bir mutlak çoğunluk var. Geri kalma!.. Binlerler, yüzbinlerle Maşatlık'a koş. Ve Milli Kurul'un buyruğuna uy!..” dedikleri bir "Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi" bildirisini dağıtırlar..
--Hasan Tahsin, "Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler" diye isyan ederken, bazı hainlerin karaya ilk çıkan Yunan askerini alkışlarken O, gözünü kırpmadan belinden çıkardığı tabancası ile ateş ediyordu. Kendisi de, sıkılan kurşunlar ile vurularak şehit oluyordu.
--Cesedi,İzmir Saat Kulesi yakınlardan taşınır.
--MUSTAFA KEMAL ise o sırlar İstanbulda'dır. Sevr Antlaşması imzalanmış ve düşman gemileri boğaza demirlemeye başlamışlardır. Bu duruma sinirlenen Mustafa Kemal "GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER" demektedir.
--İzmir'de Yunanlarca, işgal edilince, ona da Samsun-Anadolu yolları görünür.
--Hasan Tahsin'in işgal askerlerine sıktığı ilk kurşun'un etkisi ile Aydın ve Balıkesir'de de işgale karşı direnişler örgütlenir.
--Çerkez Ethem'in Yunan işgaline karşı efeleri toparladığı bir gün Demirci Mehmet Efe ayağa kalkarak; "Bir genç düşmana ilk kurşunu sıkmış, bundan sonrası bize düşer!" der.
--Ey İzmirliler, Ey İstanbullular, Ey Ankaralılar, Ey Antalyalılar, HASAN TAHSİN'in kemikleri sızlıyor biliyor musunuz!..