Varoluştan bu yana en temel güdülerimizden biri de öğrenme arzusudur .
Buna bağlı olarak eğitme öğrenmenin unsuru olmuştur. Başlangıçta hayatta kalma ve temel beceriler üzerine oluşan eğitim süreci gün geçtikçe konusunu ve veriliş biçimini genişletmiştir. Eğitim insana hizmet eden girdilerini ve çıktısı yine insanın belirlediği hizmet koludur. Büyük bir bakış acısı ile bu kavramın, kişinin doğumundan itibaren hatta son kaynaklarda doğumdan önceki dönemleri de kapsayan aile , çevre, okul ile yaşam boyu çeşitli çevresel etkilerden beslenerek devam eden bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. O halde eğitim kişilerin ve çevrelerinin gelişme, ilerleme, refah düzeylerine doğrudan etki edecek faktörlerdendir. Yeni nesil düzen eğitim konusunda da yarattığı değişiklikler çok çeşitli ve sancılı olmuştur. Yeni dünya düzeni teknoloji devrinin oluşturduğu dönüşüm sürecinde ulaşabilirlik, ortak kültürlerin oluşumu belli düzeylerde Eğitime yansımış, ülkeleri kültürlerinin biçimlendirdiği eğitim sistemlerini değiştirmeye iterek kaos ortamı yaratmıştır. Kapitalizm ekonomik insan ideali yaratılır. Eğitim ise bu yapıyı var edeceği düşüncesiyle öncelenir. Eğitim sisteminin amaçları, değerleri, biçimi bu doğrultuda şekillenir. Türk Eğitim Sistemine de kapitalizm yön vermektedir.
Türkiye’nin Tanzimat Fermanı ile birlikte Batılılaşmaya başlaması ile birlikte Fransa eğitim sistemini örnek aldığından ve bu nedenle okulların müfredatları ve öğretme yöntemlerinin Fransız okullarına paralel biçimlendiğinden, kültürel değerlerin eğitim dışına atıldığından bahsetmiştir. Bu bakış açısından hareketle eğitimcilerin, ailelerin ve hemen hemen herkesin olmazsa olmaz olarak kabul ettiği tek ders matematik olmuştur. Ancak bu soyuttan somuta ilerleyen öğrenme biçimi Türk öğrenme biçimiyle uyuşmamaktadır kaldı ki soyut düşünmeyi geliştirdiği varsayılan matematiğin tüm eğitimin merkezi haline gelmesi diğer bilimlerin matematik etrafında savrulmasına ve değersizleşmesine neden oluştur. Neredeyse yüz yıl öncesinden benimsenen bu öğrenme yöntemin yerini artık yaparak yaşayarak öğreneceğimiz sosyal zekayı ön palana alarak aklın bütün ilimlerin kaynağı olduğunu varsayan rasyonalite üzerine kurulan eğitim sistemini benimsemek gerekiyor. Bu anlayış doğayı ve insanı öteki konumuna getirmiş, insan ruhundan bihaber insan algısı üzerine bir eğitim paradigması yerine duyguyu ön plana alarak sanat spor müzik gibi duygusal zekayı ön planda uygulanacak eğitim sistemleri önemli.