"Bir yandan corona salgını, bir yandan geçtiğimiz hafta Manavgat’ta başlayan orman yangınları ülkemizin dört bir yanını sarmıştır.
Her yerde acı, gözyaşı, endişe ve gelecek korkusu yayıldı. Yurttaşlar kendi imkanları, Büyükşehir belediyeleri itfaiyeleri, Orman Genel Müdürlüğü’nün
arazözleri
ile karadan müdahale edilmektedir. Karadan müdahale edilmeyen yerlerde sadece
üç adet bizim olan ve geri kalanı kiralık olan helikopterler, uçaklarla havadan
yangınlar söndürülmeye çalışılmaktadır.
Bu yapılan uğraşlara rağmen hava koşullarından dolayı yangının şiddeti ve
hızının önüne geçilememektedir.
Ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı gerçek lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün bugünleri
görerek kurmuş olduğu Türk Hava Kurumu’nu yok etmek için ve ilk önce tarikatları
beslemek amacıyla kurban derilerine el koydular, daha sonra da maddi imkansızlıklar
öne sürerek uçakların bakımını yapmayarak kurumu hadım ettiler. Önümüzdeki günlerde
ise Türk Hava Kurumu’nun malvarlıklarından olan İstanbul’daki otelleri satmak istiyorlar.
Dünya’da ki küresel ısınmadan ve iklim değişiklerinden dolayı uluslararası kurumlar
ve kurullar Paris antlaşmasıyla önlem alınması gerektiğini belirterek afetlerin
şiddetini şeklini artırarak çoğalacağını yıllardır belirtmektedirler.
Bu günlerin yaşanacağı bilinmesine rağmen başta orman bakanı olmak üzere
tüm ilgili bürokratlar dahil arazi şartlarına uygun söndürme uçakları, helikopterler,
arazi koşullarına uygun arazözler, yangın söndürmeye gidecek olan görevlilerin
yangına uygun ekipmanları, giysileri, gaz maskeleri niye temin edilip hazır
hale getirtilmedi?
Niye önce afet eylem planları hazırlanıp tatbikatlar yapılıp güncellenmedi;
yangının çıkması beklendi?
Çünkü ormanlardan birinci dereceden sorumlu Tarım ve Orman Bakanlığı’nda 4 adet
bakan yardımcılarından hiçbiri orman mühendisi değil. Sadece bir tanesi ziraat mühendisi,
diğerleri bakan Ekrem Pakdemirli dahil işletmeci, iktisatçı olarak eğitim almışlar.
Ülkemizdeki ormanları koruyamayacaksanız bakanlığın isminden orman ismini kaldırın.
Şu an yönetim sistemine göre hiçbir bakanın meclise ve millete hesap verme
gibi düşüncesi ve eylemi yok, Boyunları saraya bakmaktan fıtık olacak neredeyse
ve de tedavisi de yok.
Ülkemiz yanıyor, ormanlar yanıyor, ekonomi yanıyor, salgınla sağlık yanıyor,
ormandaki canlılar yanıyor, geleceğimiz yanıyor.
Bu umursamazlık devam ederse çok sevdiğiniz makamlarınız da yanmasın dikkat
edin, vatandaşın sabrı kalmadı artık.
Vatandaş oy verme gününü bekliyor. Kararını belli etmek istiyor.
Çünkü Türkiye’nin yüreği yanıyor.
Tepkisiz Toplum Etkisiz Toplumdur!