Geçtiğimiz Pazar günü (13-11-2022) İstanbul’un İstiklal Caddesi’nde 6 vatandaşımızın ölümü ve 81 vatandaşımızın yaralanması ile sonuçlanan bombalı eylemi gerçekleştirildi.
İktidar tarafından yapılan açıklama da PKK ve PYD terör örgütlerinden bahsedildi, ama herhangi sahip çıkan olmadı.
Kimin yaptığı ya da sahiplendiği hiç önemli değil. Önemli olan terör eyleminin gerçekleşmiş olmasıdır. Gerçekleşen bu terör eylemi aşamasına nasıl gelindiğidir.
Türkiye’nin geçmişin de Ermeni örgütlenmesi olan asala terör örgütüyle o günkü hükümetin tutarlı dış politikası ve istihbaratı sonucunda bitirilmiştir.
Gene 1980 yılında başlayan PKK terör örgütünün eylemleri 1999 yılına kadar sürmüş ve zirve yapmış, o zaman ki hükümetin tutarlı dış politikası ve mücadelesi sonucunda Abdullah Öcalan ülkemize teslim edilmiş ve yargılanmıştır.
Bu süreç ne zamana kadar sürdü derseniz; mevcut hükümetin içi boş çözüm sürecine başlaması parlamentoda ki diğer partileri göz ardı etmesi ile sekteye uğramıştır.
Bu yetmiyormuş gibi 15 Mart 2011 yılından itibaren Türkiye Suriye politikası değişerek Suriye’de ki terör örgütleri ile (Ö.S.O-DEAŞ vb.) diyaloğa girmesi, sınır kapılarımızın kevgire dönmesi, Suriye’de ki terör örgütlerinin Hatay ve çevresinde konuşması, dış politikamızın ve diplomatlarımızın sığ ve dinci siyasete yem edilmesi, iç ve diş istihbaratımızın Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’Yurtta Barış, Dünya’da Barış’’ şiarından uzaklaşmış olması; bugünkü terör ortamını hazırlamıştır.
Terörle mücadele, meydanlara çıkıp kendi vatandaşını terörist ilan etmekle, o parti bu partiyi teröre destek vermekle suçlamayla olmaz, ekonominin gelişmesi geliştirilmesi, tam bağımsız bir Türkiye ilkesi, teröre destek veren ülkelerle gerçek bir mücadele ile olur.
O zaman kimse kimseyi terörize etmesin, terörle gerçek mücadele etsin.
Tepkisiz Toplum Etkisiz Toplumdur!