Antalya’nın
Finike ilçesinde taciz, istismar davasına ilişkin Elmalı Ağır Ceza
Mahkemesi’nin verdiği karar Türkiye gündemine oturdu. İki çocuğun üvey baba ve yakınları ile çok sayıda kişinin istismarına
uğramasına ilişkin görülen davada en ağır kararları bekleyen toplumumuz, anne
ve üvey babanın serbest bırakılmasıyla sarsıldı…
Çocuklar, ‘vatanımız,
geleceğimiz’ derken, herkesin yüreğini dağlayan bu kararı kabul etmiyoruz. İsyan ediyoruz. Acaba bu karar nasıl
alındı? Biri 7, diğeri 10 yaşında olan iki çocuğun kendi yakınları olduğunu
düşünen bir yargı mensubu bu kararı gönül rahatlığıyla verebilir mi?
Ülkemizde
kadına, çocuğa yönelik şiddet ve istismarı önlemek için mücadele ederken
mağdurları mağdur eden, suçluları ise cesaretlendiren bu kararlar hepimizi
derin bir üzüntüye sevk ediyor. Yaşananların telafisi yokken, vicdanları bir
kez daha yaralamanın hiçbir savunması olamaz…
Hiçbir çocuk
böyle bir yalanı söyleyemez…
Basına yansıyan ama yansımasından
derin üzüntü duyduğum çocukların yazı ve resimleri herşeyi tüm çıplaklığıyla
anlatmaya yeterken, nedir bu aklama gayreti…
Evet, sevgili
yargı mensupları, çok kıymetli yasa yapıcılar ne düşünüyorsunuz? Ne zaman
bitecek kadınların ve çocukların yaşadığı travmalar? Ne zaman bu ülkede
çocuklar ve kadınlar rahatça yaşayabilecek?
Susmayın, konuşun. Konuşmakla kalmayıp
icraata geçin. Antalya’nın çok değerli milletvekilleri. Çoğunuz hukukçusunuz? Nasıl
çözülecek bu konu?
Elbette
sadece cezalandırmakla olmayacak. Önleme ve mücadele ayağında bir dizi faaliyet
ve çaba yürütülmeli. Hal böyleyken yargı mensupları verecekleri kararları yeni
travmaları ve vakaları düşünerek almalı…
Bir kere
değil, bin kere düşünmeli…
Hayatını
insan hakları mücadelesine adayan biri olarak yıllardır şahit olduğum,
dinlediğim, davalarını takip ettiğim olaylardan biliyorum. Çok kötü bir
tablodayız. Yargıya intikal edenin üzerinde bir istismar var, ülkemizde…
Başlı başına araştırma konusu bu.
Şiddet ve istismarla mücadele etmesi gereken, araştırması gereken kişi ve
kurumlar ise maalesef İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilme kararını aklama peşinde…
Aslında
mesele ortada…
İstismar ve şiddeti körükleyen karar,
uygulama ve anlayış içinde bulunarak mücadele etmek mümkün değil…
Önce
yönetenlerin zihniyet ve tavır değişikliği içinde olması şart…
O yüzden de
mücadeleye devam…
Takipteyiz…