Bu toplu görüşmeler sırasında toplu sözleşme 4 + 3,5 birinci
yıl, yüzde 4 + 5 ikinci yıl olmak üzere imzalandı. Bir sarı sendikacılık örneğiyle yine karşı karşıyayız. Ne
yazık ki, 5 milyon kamu emekçisi, Memur-Sen
eliyle sadakaya muhtaç edilmiştir. 5 milyon kamu emekçisi, onların
aile fertleriyle beraber ele aldığımızda 20 milyon yaklaşık vatandaşımız sarı
sendikacılık eliyle sadakaya muhtaç edilmiştir. Verilen zam, zam değil
sadakadır. Bu ülkenin memuru ve emeklileri çok şey
istemiyor, sadaka hiç istemiyor. Büyümeden-kalkınmadan payını istiyor, emeğinin
karşılığında onurlu bir ücret, onurlu bir yaşam talep ediyor.
Büyüme hesapları ve enflasyon hesaplarına bakıldığında, bugün
memurların alması gereken zam en az yüzde yüz olmalıdır. Çünkü; Türkiye’de
büyüme ve enflasyon farkı 15 yılda 7.13 olmuştur. 2003 yılındaki memur
maaşlarının enflasyona ezilmemesi ve bir kayba uğramaması için, memur maaşlarının
da 7.13 kat artması gerekir. Yani 2003 yılındaki maaşların 7,13 kat artması
gerekirdi. Bugün maaşlara baktığımızda 2003 yılı maaşlarına göre sadece 2 kat
artmıştır. Bu da açıkça ortaya koyuyor ki; “memurun hakkı verilmiyor, memur
enflasyona eziliyor”.
Bu büyüme rakamları
devletin büyüme rakamlarıdır. Buna göre, ya büyüme rakamları yanlış, ya bölüşüm
yanlış. Bunun başka bir izahı yok. Ya büyümeyi yanlış veriyorsunuz, büyüme
doğruysa bölüşüm yanlış.
15 yılda 7,13 kat
büyümüş isek, memur maaşlarının da, 7,13 kat artması gerekirdi. Memuru ve
emeklisini enflasyona ezdirmeden, büyümeden pay almasını istiyorsak bugünkü memur
ve emeklinin maaşının en kötüsünden, bugünküne göre 2 kat artması gerekirdi.
Oysa toplu sözleşmeyle imza altına alınan rakamlar kabul edilir nitelikte
değil.
Şimdi bu olanlar
gelişmiş bir ülkede yaşansa bu imzayı atanlar sokağa çıkamazdı. Bu imza ile mağdur
edilen memur ve emekliler kaderine boyun bükmez, sendika olmanın asgari
koşullarını dahi taşımayan, kamu emekçilerinin temel sorunlarına çözüm
üretmekten uzak, siyasi iktidarın kumanda ettiği Sendikaları ve Konfederasyonu
sorgulardı.
Yaptırım gücü olmayan ve
sonuçta hükümet ne derse onun olacağı baştan belli toplantılara Memur veya
temsilcilerinin katılmaları anlamsızdır. Toplu sözleşme masaldır ve iflas
etmiştir. Yıllardır süren bu oyuna alet olmadan derhal masadan çekilmelidir. Ülkenin
kamu emekçilerinin ve emeklilerinin grev hakkının yasal güvence altına
alındığı, sendikal hak ve özgürlüklerin önünü açan, konfederasyon ve
sendikaların demokratik bir şekilde temsiline imkan tanıyan evrensel gerçek
toplu sözleşme sistemini içeren adaletli bir “Kamu Sendikaları ve Kamu Toplu
Sözleşme Yasası” hazırlanıncaya kadar, aynı masaya oturulmamalı ve eylem
birliği yapılmalıdır.