Yeni adli yıl sancılı başladı.

Her ne kadar adli yılın açılış törenlerinde süslü laflar edilse de, adaletin en kısa sürede tecelli etmesi, kamu vicdanında yer etmesi gerektiği söylense de yargıda sıkıntı büyük, yargılama sürecinde sıkıntılar var..

En önemlisi de tutuklama sürecinde yaşanan keyfilikler..

İstanbul Barosu'nun yeni adli yıl için gazetelere verdiği ilan metni 'susmayacağız, boyun eğmeyeceğiz ve biat etmeyeceğiz" diye başlıyor.

Gerçek şu ki bu ilan toplumun hislerine tercüman oluyor.

Sessiz çoğunluğun düşüncelerini kamuoyuna duyuruyor.

Yargıya olan güvenin neden ve nasıl sarsıldığı vurgulanmaya çalışılıyor.

Laik, demokratik hukuk düzenine bağlı, Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine saygılı her vatandaşın altına imzasını atacağı ilanda şu görüşlere yer veriliyor :

"Bugün bir adli yıl daha başlıyor. Ne yazık ki bu adliye yılda, yargının tamamen siyasi iktidarın denetimine girdiği, dahası güç ve iktidar mücadelelerinin arenası haline getirildiği, hiçbir yurttaşın hukuk güvenliğinin kalmadığı, güvence altında olması gereken yargının hak ve özgürlükler için en büyük tehdit ve tehlike haline getirildiği, özel yargı ve yargılamalarla hukuk birliğinin yok edildiği, adli yargılama hakkının ortadan kaldırıldığı bir ortamda girmekteyiz. Bu şartlar altında adli yılın-adil- bir yıl olmayacağı, olamayacağı açıktır. Kuşatılmış olan yargının-esir-edilmesinden sonra sıranın boralara, avukatlara geldiği anlaşılmaktadır. Avukat ve barolar-hiçleştirilmek-istenmekte, savunmasız avukatsız bir yargı düşlenmektedir. Bu hukuksuzluklarda katkısı olanlar ya da boyun eğenler tarihin yargısından, vicdanlarından ve aynalardan kaçamayacaklardır. Elbette biz avukatların pek çok mesleki sorunu bulunmaktadır. Bu sorunların çözümü konusundaki girişimlerimiz ve kararlığımız artarak sürdürülecektir. Ancak hiçbir mesleki sorunumuz meslek onurumuzdan, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü amacımız ve mücadelemizden daha nemli ve öncelikli değildir. Bilinmelidir ki biz avukatlar, boyun eğmeyen, biat etmeyen, bir tarihsel mirası genlerimizde taşımaktayız. Bizlerin hiç- efendileri- olmadı olamayacaktır. İstanbul Barosu olarak bugüne dek olduğu gibi bundan böyle de her şart altında meslek onurumuzu, yurttaşlarımızın hak ve hukukunu korumayı, hukuksuzlukları izlemeyi, hukuk devleti ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkta sürdüreceğiz. Bu uğurda her türlü bedeli ödemeye hazırız. Aynı şekilde Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve değerlerini, Atatürk ilke ve devrimlerini, vatanın bölünmezliğini, üniter devleti koruma ve kollama bizim için namus ve vatan borcudur. Bu borcu da demeye devam edeceğiz. Hukuksuzlara karşı susmayacağız, boyun eğmeyeceğiz, biat etmeyeceğiz. -Tarihin en son yerinde, son sözü hep direnenler söyler. Henüz son sözümüzü söylemedik. Yurttaşlarımıza saygı ile duyurulur "

Böyle diyor İstanbul Barosu.

Ülkenin ve yargının yaşadığı sorunları ortaya koyan müthiş bir gazete ilanı bu..

Ulusal düşünceye sahip her bireyin hislerine tercüman olan, Anayasa ile belirlenen "Adaletin mülkün temeli" ilkesinin nasıl çiğnendiğini, yargılama ve savunma hakkının siyasi iktidar eliyle nasıl çiğnendiğinin bir belgesi bu açıklama..

Kimsenin bu gazete ilanına itirazı da olamaz..

Pekala Antalya Barosu ne yapıyor ?

Antalya Barosu, niçin bu aşamada sessiz kalıyor.

Genel kurul öncesinde Antalya gibi ülkenin önde gelen bir kentinde, üye sayısı bakımından ilk sıralarda yer alan Antalya Barosu, yargıda yaşanan bu kaygı verici gelişmelere neden sessiz kalıyor ?

Bu soruyu sormak en doğal hakkımız olsa gerek..

Önceleri ulusu, rejimi ve yargıyı tehdit eden gelişmelerde Antalya Barosu'nun sesi çok gür çıkardı.

Antalya Barosu toplumsal konularda hep önde olur, kamunun sesini duyurmada öncülük görevini üstlenirdi.

Kaygı verici gelişmeler yaşanıyor sessiz kalıyoruz.

Güvencemiz olan Antalya Barosu gibi meslek örgütleri beklenen çıkışı yapmıyor, yapamıyor..

Hal böyle olunca da Türkiye bilinmez bir yolculuğa çıkarılıyor, endişeler artıyor, vatanı bölmek, parçalamak, kutsal vatan toprakları üzerine hain planlar kuranlar cesaret alıyor, her geçen dakika tehlike kapımızın eşiğine kadar geliyor.