Sanat bir duygunun, tasarımın, güzelliğin vb. dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü olarak tanımlansa da yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak kullanılabilir. Tarih boyunca ne sanattır, ne sanat değildir şaibeli düşüncenin yanı sıra süreç içinde yeni tanımlamalar ve bakış açısı da kazanmıştır. Bu gün bu durum akademik çevrelerde de tartışma konusudur.
Sanat sözcüğü İngilizce’de ve
Fransızca’da art (artificial=yapay) Almanca’da "Kunst" (künstlich =
yapay) gerekse Türkçe’deki Arapça kökenli "sanat" (suni = yapay) sözcükleri
içlerinde bir algı ve anlam içerir.
Sanat, özgürlük ve yaratıcılık, toplumu
siyasetten daha hızlı değiştirir. ( Victor Pinchuk ) Dolayısı ile sanatın
toplum üzerindeki olumlu etkileri görmezden gelinemez. Sanattan yoksun
toplumların gerek medeniyette gerek sanayileşmede nerede olduklarına bakmak, sanatın
yeri ve önemini gösterir diye düşünüyorum.
Özellikle insanların var olma çabası
içinde beslendiği kaynaklara baktığımız zaman bunu rahatlıkla görebiliriz. Her
şeyden önce gerek Homo Sapiens gerek Neanderthal insanının kullanmış oldukları ritüeller
bazında, tamamen içgüdüsel olsa da görsel sanatları kullanım şekline baktığımız
zaman, duygularını yansıtma, korkularını ifade etme şekilleri açısından,
estetik bir düzen içinde kendilerini ifade etmişlerdir.
Bu takdirde, daha sanat terimi gelişmeden, sanatın
insanın genetiğinde ya da ruhunda olduğunu söylenebilir mi? Yoksa sadece bir
savunma aracı olarak mı kullanıldı? İlk
evrimleşme sürecinde bile katkıları olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bunu neden yapmışlardır? Duygularını ifade
etmek ve yaptıkları şeyin resim veya sanat olduğunu bilmeden duygularını düz
buldukları zemin üzerine yansıtmışlardır. Bu eylem şekli bir çeşit korunma
içgüdüsü müdür? Bilinmez.
“Sanatın amacı, günlük yaşamın bulaşan
tozlarını ruhumuzdan temizlemektir” der, Picasso. O dönem insanları ruhlarını
mı temizlemişlerdi. Kendileri için bir savunma aracı veya bir ritüel mi idi bu
durum. Yoksa neden mağaraların en derin kısımlarını kullanmış olsunlar ki bilinçaltının
dışavurumunu eserlerine yansıtan
sanatçılar da ruhlarını mı temizliyor? Psikiyatri tedavi yöntemleri içinde de
bu konuya benzer tedavi şekilleri var şüphesiz. Salt öncelik para odaklı
olmayan, sadece resim yapan ve sanatını yapan sanatçılarda bu durumu görürüz. Van Gogh’ta görürüz, Monet’te,
Gogen’de. Bilinçaltının dışavurumunun oluşturduğu devinimleri görürüz. Bu
sanatçılara daha sonraki günlerde değinebiliriz.
Diğer taraftan baktığımızda tarihin büyük
bir kısmını resimlerden analiz etmemiz mümkün. Sanatçının ve sanatın bu sürece
katkıları önemli bir veri tabanıdır.
Tabi ki belli bir tarihsel süreçte aynı
sanat anlayışına sahip sanatçıların oluşturduğu topluluklar olmuştur ama bu
kelimenin literatüre geçmesi yakın geçmiş zamanı kapsar. Dolayısı ile zaman
içinde ortaya çıkan yepyeni düşünce şekilleri ile toplumların günlük ve
kültürel yapısında önemli değişikler meydana getirmiş ve bakış açısı
oluşturmuştur. Bu akımlar oluşum sürecini kendisinden önce oluşan olay ve
akımlara borçludur. Çoğunlukla birbirine tepki olarak doğmuştur. Kendinden
önceki sanat akımı ile yoğrularak gelişmiştir.
Yakın zamana kadar sanat ve zanaat sözcükleri
dönüşümlü olarak kullanmış, ayrıca sanayi devriminin toplumda yarattığı radikal
değişim sanata da yansımış, sanat ve tasarım sonrasındaki sanat ayrım doğmuş
tasarım net olarak varlık kazanmıştır. 1950 ve 1960'larda popüler kültür sanata
bambaşka bir bakış açısı getirmiştir.
Hayal gücünüzün, bilinçaltınızın, sizde
oluşturduğu ilhamı tuvale, boyaya, kile, gitara, saza uygulama yetkinliğinizdir
sanat ve sizdeki güzellikleri ortaya çıkaran en önemli unsurdur bence.
Dünyanın her yerinde, toplumu geri
bırakmayı hedefleyen güçlerin ilk saldırdığı alan, sanat kurumları ve
sanatçılar olmaktadır.
İnsan düşünebilen ama duygularıyla var olan
bir varlıktır. Kendi duyumsama ve bunu yansıtma şekliniz evrensel senfoninin
küçük yansıması olsa da unutmamak gerek bütünü oluşturan ahenk o küçük tınılardan oluşur. O küçük tınılar
çok sesli ama farklı seslerin aynı düzen içinde var olmasını sağlar. Böylece
gittikçe zenginleşen, mutlu ve ileri toplumlar oluşur. Burada sanatın her
dalının gücünü net görürüz.
İşte tam bu nokta da sanatla kalın. Hoşça kalın…