Covid
döneminin kuşkusuz en şanslı insanları çocukları yanında olanlar, ailesiyle
yaşayanlar ve evcil hayvan sahibi olanlardı. Tarih boyunca evcil hayvanlar
insanların şüphesiz yegâne dostu olmuştur.
Eski
oturduğum eve yakın bir konumda ismini bilmediğim bir köpek sürekli bahçe
kapısının önünde yatıyordu. İlerleyen süreçte sahibi rahatsızlanmış ve
ambulansla götürülmüş bir daha eve dönmemiş olduğunu öğrendik. Köpek o günden
sonra uzun süre sahibini bekler olmuş. Her ambulans siren sesine başını
kaldırıp bakıyor sahibinin gelmesini umuyor, üzücü olan evin özel bir
hastanenin önünde olması idi. Bu hikâye bana Richard Gere’nin bir profesörü
canlandırdığı Bir Köpeğin Hikâyesi filmini hatırlatır. O duygusal temayı
unutmak mümkün mü?
Günlük
yaşamda, hayvanları sadece bir evcil hayvan olarak görmeyip, hayatlarının bir
parçası yapan, bir ömür birlikte yaşadıkları hayvanların öyküleri filmlere konu
olmuş filmler var. Afacan Köpek Beethoven, Jack London'ın aynı isimli
romanından uyarlanan Beyaz Diş, Özgür Willy, K9 hatta şöyle gerilere gidelim Flipper,
Lassie ayrıca animasyonlar kayıp balık Memo, aslan kral vb. hiç şüphem yok ki
tekrar tekrar izlemiş olduğunuz filmler arasındadır. Çizgi roman dünyasında
gerçek bir fenomeni Jim Davis ekibi ile birlikte çizdikleri seride kendisini de
Garfield’ı atlayamayız. Bu başarı Jim Davis’in bir çiftlikte 25 kediyle birlikte
büyümesinin bir sonucu olabilir mi dersiniz.
Böyle
bir girişten sonra isterseniz asıl konumuza geçelim.
Bugün
yazmak istediğim konu hayvan dostlarımızla ilgili. Sanatçılar ve hayvanları da
denebilir. Onları sadece evcil hayvanlar olarak görmeyin, birçok sanatçının
hayatlarının bir parçası oldu ve onlarla yaşayıp, onlardan ilham aldılar. Bu
yüzden böyle bir yazı dizisi düşündüm. Sanatçıların yaşamına dokunan hayvanlar.
Nereden
mi başlayalım. En ünlü hayvan mı olsun. Picasso ve Lump’a ne dersiniz. Bu gün
onun hayvanlara olan düşkünlüğünden bahsedelim mi?
Aslında
sanat tarihine adını yazdırmış sanatçılar çılgındır. Picasso bu sanatçılardan
birisi.
Hepimiz
Picasso’nun resimleri hakkında olduğu kadar, özel yaşamı ve kadınlarla dolu sansasyonel
hayatını biliriz. Bilmediğimiz yönü ise hayvanlara olan tutkusudur. Çok fazla
köpekten bahsedilir. Terrier başta olmak üzere, Poodle, Boxer, Dachshund, Alman
Çoban Köpeği, Afgan Tazısı gibi birçok ırktan köpek ile zaman geçirmiş
Dalmaçyalı olan Perro ise en sevdiği köpeklerinden olmuştur… Yan ve Esmeralda
dışında sonradan evlat edindiği Lump (Dachshund), kısa sürede onun göz bebeği
olmuştur.
Sanatına
da yansıyan bu hayvanlar Picasso ve sanat tarihi içinde önemlidir. Olaya bu
açıdan bakınca özelliklede Esmeralda, Yan, Lump’dan bahsetme ihtiyacı duydum.
Picasso
ile Lump’ın hikâyesi 1957 yılında gazete muhabiri David Douglas Duncan, Pablo
Picasso’yu, ressamın Cannes yakınlarındaki evinde ziyareti ile başlar.
Duncan’ın yanında dachshund cinsi köpeği Lump eşlik ediyordu. Duygusal bir
köpek olan Lump Picasso’yu ve yaşadığı evi görür görmez sever. Bütün çekim sırasında
Picasso’nun kucağından inmez. O kadar ki çekim de, yemekte, konuşurken hep
kucağında sevgi gösterisi iletişimi içinde tavır alır. Tabi Picasso’da bu
iletiye kayıtsız kalmaz ve aralarında duygusal bir bağ oluşur. Duncan evden
ayrılırken doğal sürecinde karar verilmiş ve Lump’ın yeni evi Picasso’nun
mekanı ve sahibi Picasso‘dur. Hareketli bir yaşamdan sakin bir ortama geçme
rahat etme arzusu bu duygusal bağın oluşmasına destek olduğu söylenir.
O
dönemde Picasso’nun 2 evinde yaşayan 2 hayvanı vardır. Bunlardan biri ilk
günden itibaren Lump’ı seven ve arkadaş olan, birlikte oynayan yan, evin diğer
hayvanı ise sempatik keçi Esmeralda’dır.
Biliyorsunuz
yazıyı çok uzatmamam gerekiyor. Picasso eserlerinde kendisine ait olan
hayvanlara yer vermemişti. Sadece Esmeralda’nın heykellerini yapmıştı.
Sanatçının
ilk çalıştığı hayvan Lump tır. Hatta o kadar ki tanıştıkları gün bir tabağın
üzerine resmini yaparak başlar.
Tabiki
ondan sonra da bu süreç devam eder. Ressam, Diego Velázquez’in, Las Meninas
tablosunu tekrar çizdiği 45 eserde sağ köşedeki köpeğin yerine Lump’ı
yerleştirir. Düşünsenize Temada kırktan fazla tuval var ama sağ alttaki devasa
kraliyet mastifi yerine sıska, küçük Lump var. (Bu çalışmalar şu anda
Barcelona’daki Picasso Müzesi’nde sergileniyor.)
Lump’ın
hikâyesi tabiki bununla sınırlı değil, Picasso’nun çocukları eğlendirmek için
çizdiği tavşanı ister kıskaçlıktan, ister heyecandan olduğunu düşünün Lump
dayanamayıp tavşanı yer. Bu durumda Picasso eserini yiyen ilk ve tek hayvan
olarak tarihe geçecektir.
Lump Victor Hugo’nun torunu Silver-Smith
François Hugo, sosis köpeği Lolita ile evlenmiş çok sık görüşemeseler de kutsal
tören gereği sonsuza kadar evli kaldılar.
Nasıl
güzel bir bağ oluştu ise aralarında Picasso: "Lump'ı resimlerime daha
eğlenceli, daha aydınlık bir görünüme ihtiyaç duyduğum zaman kullanırdım."
demiş.
Demek ki Picasso’nun eğlenceli ve aydınlık
yüzünü Lump oluşturuyor, tanımlıyor. Ayrıca öyle zamanlar olmuş ki sanatçı
hayvanları yüzünden arkadaşları ile diyaloglarının kesilmemesi için onlara
hayvan hediye etmiş.
Lump Ressamın birçok eserine konu olmuş.
Grafik çalışmasını seramikleri dahil resimlerinde kullanmıştır.
Tabi
ki bu güzellik diğer hayvan figürleri ile resimlerine de yansır. Özellikle
Guernica resminin hayvan figürlerini görürüz. Sembol olarak hayvanları da
kullanmıştır.
Picasso
hayatının son yıllarında bahçeli evinde hayvanlarıyla geçirdi. Lump ve Picasso
hayatları boyunca arkadaş kaldılar.
Lump
1973 yılına kadar yaşadı ve 17 yaşında yaşama veda etti. İkisinin ayrılması 10
gün ara ile gerçekleşir. Picasso on gün sonra yaşamını yitirir.
Lump
Picasso’nun kendisini kabul etmesi için olağanüstü bir çaba sarf etmişti. Sıcak
bir yuva, iyi dostlar, mutlu bir ortam, bitmeyen bir sevgi ve güven yaşamının
tam ortasın da oluşmuştu. Âmâ aslında Lump’ın bilmediği ve ilişki başlarken
Picasso’nun tahmin edemeyeceği durum bu ilişkinin hayvanı sanat tarihinin en
ünlü köpeklerinden biri haline getireceği idi.
Sevgiyle
yapılan her şey güzeldir. İnanç durumunuz bu çabayı dönüşümü geri çevirmez.
Hayat her zaman sürprizlerle doludur. Bu ilişki de böyle bir durum.
Birbirlerine sahip oldukları için şanslılardı. Lump hissetmiş belki Picasso’nun
acısını duymamak için 10 gün erken davranmış olmalı.
İşte
tam bu noktada sevgiyle kalın. Hoşça kalın.