Eurovision heyecanı vardı bir zamanlar. Müzik camiasını yıl boyu heyecanlandıran, dinamik tutan, uluslararası arenada onlara kapı aralayan.
Nilüfer, Ajda Pekkan, Neco, maNga, MFÖ, Seyyal Taner, Sibel Tüzün, Kenan Doğulu, Kayahan, Mor ve Ötesi, Hadise ve Yüksek Sadakat gibi sanatçılar ile, Semiha Yankı, Ayşegül Aldinç, Candan Erçetin, Arzu Ece, Demet Sağıroğlu, İzel, Reyhan Karaca, Şebnem Paker, Tuba Önal ve Can Bonomo gibi gençlerin kendini gösterdiği sahne. Tam 10 yıl oldu 2012 yılında Türkiye bu yarışmalardan çekildi.
Birileri, bu kararın altında başka bahaneler aradı. Diğer taraf ise Fethullah Gülen organizasyonu olan eski adıyla Yabancılar İçin Türkçe Yarışması yeni adıyla Uluslararası Türkçe Olimpiyatları etkinliğini alternatif göstermişti. Ama Kehanet ve müzik Tanrısı Apollon’un gazabına uğramış, sadece 1 yıl sonra, 2013 te son kez düzenlenmişti Türkçe Olimpiyatları.
Biz konumuza dönelim, hani şu bizim orta yaş kuşağının unutamadığı müzik etkinliği Eurovision’a. Eurovision Şarkı Yarışması’nın konuşulduğu yerde 'komşu kayırmacılığından', politik oylardan bahsetmeden olmuyor. Euronews, yarışma tarihinde hangi ülkenin, hangi ülkeye karşı ne kadar cömert olduğunu sorgulamış. Bazılarına göre, yarışmada sergilenen performansın dışındaki not verme davranışı eğlencenin bir parçası olarak görülmüş. Hani Brezilyalı Ronaldo’nun “Futbol bir oyunsa, hakemi aldatabilmek te bir oyundur” demişti ya, onun gibi yani.
Yapılan araştırmada; eski ittifakların, politik sorunların bu siyasetin tamamen dışında olan bir şarkı yarışması marifetiyle ortaya çıkmasını eğlenceli bulanlara rağmen, bir kısım seyirci de yarışmanın oylama sisteminde süregelen adaletsizlikten ve sahnede gösterilen müzikal performansın ödüllendirilmemesinden şikayetçi olduğu görüşü ortaya çıkmış.
Buna örnek olarak İngiltere gösterilmiş. İngiltere, telefon yoluyla oy verilmesi sistemine geçilmesinden sonra ilk sıralarda kendine yer bulmakta zorlandı. İngiltere’de Eurovision yarışmalarının efsane yorumcusu Terry Wogan bu “blok” halinde hep aynı ülkelerin aynı ülkelere oy verdiği sistemden duyduğu rahatsızlığı belirterek yorumculuğu bıraktı. Sahi bizim de Bülent Özveren abimiz vardı değil mi? O da rahmetli oldu...
Kim, kime, niye oy veriyor? Her ne kadar yarışmasakta, festivali ısrarla takip eden bir kitle var. Yarışmada, oy verme kararında en önemli faktör olarak kültürel yakınlık öne çıktığı gözlemlenmiş.
Biribirine gönül bağı olan Yunanistan ve Güney Kıbrıs bu ilişkinin en belirgin örneklerden biri. En sadık eurovision ilişkisi Yunanistan ile Güney Kıbrıs‘ınki. Buna karşılık Türkiye ile Güney Kıbrıs birbirlerine bir puan bile vermeyerek, oy vermenin ne kadar müzikal başarıdan uzak olduğunu da kanıtlıyorlar.
Oy vermenin müzik eleştirmenlerinden oluşan jürilerin tekelinden çıkarak, herkesin telefonla oy vermeye başlaması, kültürel yakınlığın oy verme kararında öne çıkması olgusunu daha da kuvvetlendirdi.