Ne günlerdi ama radyo ve Televizyonların en önemli haberleri sayılırdı. Örgüt kurmak, örgütlenmek sucu. Pata küteler ve tutuklama görüntüleri.
Teşkilat kurar iseniz, eh işte o zaman durumu idare ederdiniz.
Çünkü  bizde her şey "yerli ve milli" dir ve yerli ve milliyi pek severiz. Ama kendi dilimiz değil. 
Teşkilat: Örgüt, örgütler. (Türkçe)
Örgüt:Ortak bir amacı ve eylemi gerçekleştirmek ereği ile, bir araya gelmiş kişi ve kurumların oluşturduğu birlik.
Örgüt Tükçe bir sözcüktür, 
Teşkilat ise Arapça olup, CHZ kökünden gelir ve CİHAZ diye okunur. (Arapçada, Türkçedeki kadar sesli harf yoktur) 
Arap hayranlığımız ile algı yönetimi bir araya gelince, gel de çık işin içinden. Kendini aydın sanan kesimler, halktan kişiler ile konuşmalarında, haktan ve halktan görünerek, üst perdeden konuşmalarını döktürürler. 
Çok iyi bilirim ki, sevgili halkımız da hiç öyle tekin değildir. Bu pek de anlamadığı iletişimden pek mutludur. Çünkü, kendisi gibi olmayan, kendisi gibi konuşmayan, kendisi gibi davranmayanlara bir özlem, bir özentidir ki sormayın gitsin.

Sizin ile paylaşmak istediğim örgütün etnik kökeni ya da halk arasında ki algısı değil. Örgütlü yapılar ve örgütlü toplum olmak.
Anadolu'da çok güzel bir söz vardır :"Bir elin nesi var, iki elin sesi var" diye. Evet, tek eli sallamanın hiç bir anlamı yokken, iki elin çıkaracağı ses ve gürültünün sonuçlarını kestirmek pek olası değildir.
Aslında insanoğlunun yerleşik sisteme geçmesinden sonra, aile kurması, boy oluşturması, oba, otağ gibi yerleşim yerleri kurması, üretim, güvenlik, dayanışma gibi zorunlu toplumsal gerekliliklerin bir sonucudur.
Zaman ile "silah icat olup, mertlik bozulduktan sonra" her şey değişti ve kişiselleşti. 
Oysa, değişti ve kişiselleşti sanılan yapılar kendi içinde farklı birliktelikleri, örgütlenmeleri doğurdu. 
Bilgi, dünyanın var olduğu günden bu yana, hep özel olmuştur. Bilgiye sahip olmak, bir güce sahip olmaktı. Uzak doğuda ki dinsel ve kültürel yapıların, batıda konsüllerin (konsül, kişi ya da kişilerden oluşur) yönetimlerin üstünde yer almasının nedeni bilgiye sahip olmalarındandır. 
O yüzden, çok farklı insan gruplarının ortak bir amaç için buluşmalarını, bir araya gelmeleri sağlayan yapı, oluşturulan örgütlerdir.
Çünkü, bir örgütün içinde bir çok konum ve sahipliği olan insan vardır. İşte bunlar, planlayıp, üretip/yapıp sonuç alırlar. 
Bu gün, toplumsal kırılmışlığın, dağınıklığın ve belirsizliğin temelinde, örgütsel yapıların sağlıklı oluşturulamaması yatmaktadır. 
Örgüt içinde yer alan kişi ve küçük grupların, bu yapıları kendi içlerinde oluşturdukları bazı etnik, inançsal yapılar ile denetler hale gelmeleri, örgütün amacı ile çatışır hale gelmesine bile sebep olmaktadır. 
Bu yüzden, ister dernek, ister oda ya da siyasi partiler, her ne kadar çok geniş kitleleri bünyesinde barındırsa bile, örgütün tanımlanmış bir amacı vardır. Ası olan da budur. Bu amaçtan sapılması gerekir.
Bu gün, siyasi parti, dernek ve odaların , toplum içinde görmeleri gereken saygı ve değeri görmemelerinin sebebi budur. Kuruluş ve var oluş amaçlarına temsil ve hizmet etmemeleri.
Çağımızda, bilgi ve iletişimin bu kadar yaygın olduğu bir dönemde, 2019 gibi Ülkemizin, kendimizin yaşamında o kadar şeyin değişeceğinin hala farkında olunmaması çok acı bir durumdur.
Bilgilendirmelerin sadece gazete ve tv'lerde ki tek taraflı ve maksatlı yayınlar yapılıyor olması, bu ülkenin en büyük kaybı ve aydın kesiminin ayıbıdır.
Eyyy, sivil toplu, eyyyy, siyasi partiler bu gaflet uykusundan ne zaman uyanmayı düşünüyorsunuz?
"Atı olanlar ve atı alanlar, yaver ve süvarileri ile birilte Üsküdar'ı geçti de!.."
O kadar denen ve konan var. Kendinize bakacağınıza, etrafınıza bir baksanız!..
Hani ROMA YANIYOR DA!