ABD'nin ev sahipliği yaptığı NATO'nun 75. yıl zirvesinde 'ittifakın güvenliği için' ülkeler Ukrayna'ya F-16 savaş uçakları dahil olmak üzere yaklaşık 43,3 milyar dolarlık askeri yardım sözü verdi. Ülkeler, Ukrayna'nın gelecekte NATO üyesi olması için 'geri dönülmez bir yola girildiği' üzerinde uzlaşırken, üyelik için bir tarih belirlenmedi.
Rusya, birliğin güvenliğine 'en büyük ve doğrudan tehdit' olarak görülüyor. Rusya ise, arka bahçesi olarak gördüğü Ukrayna'nın silahlandırılmasına ve ittifaka üye kabul edilmesine şiddetle karşı. Ukrayna'ya ABD'nin F-16 savaş uçakları göndereceği şeklindeki haberleri 'Bu Washington'un savaş çetesinin başını çektiğinin kanıtı' olarak nitelendiriyor.
1949'da ABD, İngiltere, Fransa dahil 12 batılı ülke tarafından kurulan NATO'nun kuruluş hedefi, Rusya'nın içinde bulunduğu Sovyetler Birliği'ne karşı bir blok oluşturmaktı. Türkiye, güvenliği için teminat gördüğü İttifaka 1952'de Yunanistan'la birlikte girdi. Türkiye üzerinde tarihi emelleri bilinen Sovyetler Birliği'nin yayılmasını önleyici, caydırıcı bir ittifak olarak görüyordu NATO'yu.
NATO zaman içinde genişledi ve güçlendi. 1955'te Almanya, 1982'de İspanya katıldı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından İttifak, 1999 yılında Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya'yı saflarına kattı.2004 'te de Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya, Slovenya'yı üye kabul etti. Arnavutluk ve Hırvatistan 2009'da, Karadağ 2017'de Kuzey Makedonya 2020, Finlandiya 2023, İsveç 2024'de NATO'ya dahil oldular.
1999'dan itibaren NATO'nun eski Sovyet nüfuz alanlarına doğru genişlemesi, İttifak ile Rusya arasında en önemli sorunlardan birini oluşturuyor. Rusya bu genişlemeden kaygı duyuyor ve tepki gösteriyor. Rusya'nın 2022'de Ukrayna'ya saldırısının ardından sorun daha ileri boyutlara taşındı. Ukrayna'ya askeri yardım konusunda son NATO Zirvesi'nde alınan kararı da NATO'nun Ukrayna üzerinden Rusya'yı daha yıpratma ve sıkıntıya sokma konusundaki kararlılığının bir göstergesi olarak görmek gerek.
Soğuk Savaş'tan sonra en büyük askeri kriz olarak kayda geçen Ukrayna krizi, NATO İttifakını on yıllardır hazırlandığı Rusya tehdidiyle yeniden karşı karşıya getirmiş görünüyor. NATO bu krizden - doğrudan taraf olmasa da- yeni bir zaferle mi çıkacak, yoksa Batı güvenlik mimarisi derin bir yara mı alacak? Bekleyip göreceğiz.
Rusya ve 'ter*rizmi' iki önemli tehdit unsuru olarak değerlendiren NATO, Rusya'nın yanı sıra Orta doğu ve Çin'i de ilgi alanı içine aldığı görülüyor. Çin'in uzay yetenekleri ve nükleer cephaneliğinin hızla genişlemesi endişe verici bulunuyor. NATO, bu çerçevede Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda ile yakın temas içinde . Yıllar önce "riskli ülkeler" olarak nitelendirdiği İran, Irak, Suriye ve Libya'daki gelişmeler yakından izleniyor. İttifakın önde gelen üyelerinin bölgeye yönelik izledikleri politika Ankara'da kaygıyla karşılanıyor.
Öte yandan, Türkiye'nin Rusya- Ukrayna krizinde izlediği politika dikkat çekici. Türkiye ile NATO'nun diğer müttefikleri arasında görülen en önemli fark, diğer üyelerin barışı gündemlerine almamaları. Türkiye ise savaşın kazananı olmayacağı görüşünde. Barış görüşmelerinin önemine inanıyor. Tarafların biran önce barış masasına oturmaları gerektiğini savunuyor. İsabetli bir tutum izliyor...