Türkiye’de Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı yaşanıyor. Her gün kadınlar şiddet sonucu yaşama veda ediyor. Katlediliyor, yakılıyor, kesiliyor, bıçaklanıyor ve hatta kılıçla sokak ortasında doğranıyor. Ama koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetenleri görmüyor, duymuyor, konuşmuyor…
Dünya 28 yaşındaki Norveç Adalet Bakanı Emilie Enger Mehl'in sörf tahtası üzerinde çekilmiş ‘can yeleksiz’ fotoğrafını konuşurken biz de gündem can yakıyor…
Bir Bakan çıkıp toplantıda bir kadına bağırıyor ve "feminist politikanızdan sıkıldık" diyor…
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu’na sunum yaparken pandemi döneminde kadına şiddet olaylarındaki artışın “tolere edilebilir (hoşgörülebilir, tahammül edilebilir)” düzeyde olduğunu söylüyor…
Bir kılıf ve bahane bulunularak hafifletilen cezalar…
Bir gecede hukuksuz olduğu Danıştay 10. Dairesi’nin iki hakimi tarafından şerh düşülen İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçişe ilişkin Cumhurbaşkanı kararı…
Her gün ölen, öldürülen kadınlar…
Şüpheli ölümlerdeki artış…
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ni kapatma davası…
Sizin canınız acımıyor mu? Benim vicdanım kanıyor…
Sadece 221 günde 246 kadın güzel ülkemde katledildi…
Bu cinayet olduğu kesinleşenler…
Şüpheli ölümlerin de pekçoğunun cinayet olma ihtimal yüksek. Nitekim intihar diye iddia edilen pek çok kadın ölümünün de cinayet olduğu pekçok kez ortaya çıkarılmıştır…
Şimdi ne yapmalı…
İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz çekilme kararı yok hükmündedir ve derhal yanlıştan dönülmelidir…
Kadın ve şiddetle mücadele örgütlerinin yer alacağı bir ortak akıl toplantısıyla gerekli düzenlemeler yapılıp adımlar atılmalı…
Ama tüm bunlar için Türkiye Büyük Millet Meclisi özel gündemle toplanmalı…
“581 Milletvekilinin sadece 101’inin kadın olduğu Meclis’te yapılır mı” demeyin…
Yapılmalı…
Konu insan hakları meselesi…
Yaşam meselesi…