1

11 kez Oscar ödülüne aday gösterilen İki Oscar ödüllü Bette Davis nefret ettiği rakibi, üç kez Oscar'a aday gösterilen tek Oscar ödüllü Joan Crawford için "O tam bir s*ks işçisiydi, en eski mesleği yapıyordu Hollywood'da; Joan Crawford köpek Lassie hariç Hollywood'daki tüm erkeklerle yattı" demişti...

Hollywood'dayken "Komünist Avı"na çıkan ve Hollywood'un ikinci sınıf yıldız oyunculuğundan emekli olduktan sonra ABD Devlet Başkanı seçilen Ronald Reagan ABD Başkanlığı yaparken “Dünyanın en eski ikinci mesleği politikacılıktır.Üstelik en eski ikinci meslekle, en eski birinci meslek (s*ks işçiliği) arasında çok sayıda ortak özellik ve büyük benzerlikler vardır,” diyecekti!

2

Natalie Wood ve Vanessa Redgrave kocalarını başka erkeklerle ilişki halinde yakalamıştı...

3

Kuzey Amerika sinemalarında 24 milyon seyirci toplayan "Shampoo" filmine (1975) esin kaynağı olan skandal ise Hollywood'un nasıl bir yer olduğunu herkese anlatmıştı...

Bu skandal kitaplara da konu olmuştu…

Yönetmen Anatole Litvak (1902-1974) ile oyuncu Paulette Goddard’ın (1910-1990) Los Angeles / Batı Hollywood Sunset Bulvarı’ndaki resmi kıyafetlerle girilebilen, her müşteriyi kabul etmeyen Ciro’s restaurant ve gece kulübünde (1940’ta açılmıştı) yemek yerken birden kabaran s*ks arzularını yenemeyerek sevişmek için masanın altına dalmaları "Shampoo" filmine esin kaynağı konu olmuştu…

"Shampoo" (1975) 1969'da öldürülen ve o dönemde ünlü film yıldızı Sharon Tate'le (1943-1969) büyük aşk yaşayan High Society Kuaförü Jay Sebring'in (1933-1969) kadınlarla yaşadığı serüvenlerden yararlanılarak senaryolaştırılmıştı...Warren Beatty Jay Sebring'ten esinlenen karakteri "Shampoo"da büyük bir başarıyla canlandırmıştı...

Anılan filmin (Shampoo) oyuncuları Ciro’s skandalını canlandırmak için restaurantda yemek masasının altına girmişti!

“The Snake Pit-Talihsizler Yuvası” (1948) ve “Decision Before Dawn-Fedai Casus” (1951) ile iki kez OSCAR adaylığı, “Goodbye Again-Brahms’ı Sever misiniz?” (1961) ile Cannes Festivali’nde büyük ödül Altın Palmiye adaylığı elde eden yönetmen Anatole Litvak (1902-1974) ile “So Proudly We Hail!” (1943) filmindeki oyunculuğuyla OSCAR adayı olan Paulette Goddard’ın (1910-1990) Los Angeles /Batı Hollywood Sunset Bulvarı’ndaki resmi kıyafetlerle girilebilen Ciro’s restaurant ve gece kulübünde (1940’ta açılmıştı) yemek yerken birden kabaran s*ks arzularını yenemeyerek sevişmek için masanın altına dalmaları kitaplara ve filmlere konu olmaya devam ediyor…

(Yukarıda adı geçen filmlerin Türkçe isimleri Türkiye sinemalarında gösterildiği adlardır)

Barbara Foster, Michael Foster ve Letha Hadady tarafından yazılan ve ilk kez 1997’de New York’da yayınlanan “Three in Love-Tarih Boyunca Üçlü Aşk” adlı kitapta (Türkçe basımı: Varlık Yayınları ; 2011; sayfa: 384) bu s*ks skandalına yer verdi…

Ağustos 1921’de çocuk felcine yakalanan ve belden aşağısı felç (tekerlekli sandalyeye bağımlı) kalan ve ABD’nin dört dönem Başkan seçilen tek adamı Franklin Delano Roosevelt (1882-1945) 1940’ta Nazi Almanyası ordularının Batı Avrupa’yı baştan başa işgal ettiği günlerde kendisinden yardım isteyen İngiltere’nin yeni Başbakanı Winston Churchill (1874-1965) ile telefonda konuştuktan sonra en büyük destekçilerinden oyuncu ve politikacı Helen Gagahan Douglas’a (1900-1980) dönerek “Şimdi Ciro’s da masanın altında Paulette Goddard ile Anatole Litvak arasında ne yaşandığını bana tam olarak anlatmanı istiyorum,” demişti.

Ciro’s restaurantda masanın altından çevreye yayılan s*ks çığlıkları ve iniltileri bütün restauranta yayıldığından garsonlar sevişen çifti gizlemek için ekstra/olağanüstü bir çaba harcayarak masayı çok sayıda örtüyle kaplamış/ gizlemiş ve restaurantda yemek yemeye gelenlerin olup bitenleri anlamaması / fark etmemesi için dört dönmüştü…ABD Başkanı Roosevelt seçkinlerin restaurantı Ciro’s s*ks skandalının tüm ayrıntılarını öğrendikten sonra “Bayıldım buna, bayıldım,” diyecekti…

4

"La Divina" Maria Callas'ın ünvanıydı...Callas opera aleminin kraliçesiydi...Eşsizdi...O'ndan iyi, O'ndan mükemmel bir opera sanatçısı henüz dünyaya gelmedi...1974'te sesini kaybetti...Callas 1957-1975 arasında sadece Aristotle Onassis'i sevdi..."Maria" filminde Onassis'i Haluk Bilginer canlandırdı...

Maria, 53 yaşında vefat edince naaşı yakıldı ve külleri Ege denizine döküldü...Hakkında 40'a yakın biyografisi yazıldı...

O'nun rakiplerinden biri olan Leyla Gencer'in naaşı da Gencer Milan da vefat ettiğinde La Scala Operası’nın Santa Babila Kilisesi‘nde düzenlenen törenden sonra vasiyeti doğrultusunda krematoryuma götürülerek yakıldı. Leyla Gencer’in külleri daha sonra İstanbul’a getirildi...Vasiyeti gereği küller, Dolmabahçe Sarayı ile Dolmabahçe Camii arasındaki yapılan bir törenden sonra Dolmabahçe açıklarında Boğaz sularına dökülmüştü... Leyla Gencer'in annesi Polonyalı Katolik bir ailenin kızı olan Alexandra Angela Minakovska'ydı...

"If women didn't exist, all the money in the world would have no meaning."

―Aristotle Onassis

"Kadınlar olmasaydı dünyada paranın hiçbir anlamı olmazdı."

―Aristotle Onassis

Maria filminde Haluk Bilginer'in canlandırdığı Yunanlı dolar milyarderi böyle demişti...

"Maria" Altın Küre ödüllerinde Maria Callas rolündeki Angelina Jolie'ye kadın oyuncu ödülü adaylığı getirirken, Oscar ödüllerinde sadece görüntü yönetmeni dalında adaylık elde etti...

5

Brezilya filmi "I'm Still Here-Hâlâ Buradayım-Ainda Estou Aqui" yılın en iyi filmi, yılın en iyi konuşma dili İngilizce olmayan filmi (Brezilya'da Portekizce konuşuluyor) ve yılın en iyi kadın oyuncusu (1965 doğumlu Fernanda Torres) dallarında Los Angeles'ta Oscar adaylığı elde etti...

1 milyon 480 bin dolara malolan film 16 milyon dolara yakın hasılat elde etti..."I'm Still Here-Hâlâ Buradayım-Ainda Estou Aqui" Venedik film festivalinde senaryo ödülünü elde etmişti...

1971'in Rio de Janeiro'sına bir zaman yolculuğu yaptıran film 1964-1985 askeri darbe döneminden bir kesiti konu alıyor...Film, eski milletvekili Rubens Paiva'nın ordu tarafından gözaltına alınması ve karısı Eunice'in tutuklanmasıyla başlıyor. Eunice günler sonra serbest bırakılsa da eşi Rubens ortadan kayboluyor. Beş çocuğuyla ortada kalan kadın, ailesinin paramparça oluşuyla hem aktivist hem avukat hem de kahraman olarak hayatını ve kendini baştan yaratmak zorunda kalıyor.

Altın Ayı ve Altın Küre ödüllü filmi Merkez İstasyonu'nu (Central Station) ile tanınan Walter Salles, Hâlâ Buradayım'ı Rubens'in oğlu Marcelo Rubens Paiva'nın kitabından beyazperdeye uyarladı.

Salles "I'm Still Here-Hâlâ Buradayım-Ainda Estou Aqui" için şöyle dedi

"İnsanlar jeneriğin sonuna kadar sinema salonunda kalıyor ve sosyal medyada, bulundukları gösterim salonundaki deneyimin nasıl olduğunu yazıyorlar... Bu bir tür kültürel, sosyolojik politik fenomen haline geliyor. Bunu tahmin edemezdik. Ve bu bana edebiyatın, sinemanın, müziğin unutulmaya karşı inanılmaz araçlar olabileceğini düşündürdü."

W Magazine'in Genel Yayın Yönetmeni Sara Moonves, 2024'ün en iyileri arasında gösterdiği filme övgüler yağdırarak şöyle yazmıştı:

"Aylar önce izlediğimden beri bu film hakkında düşünüyorum. Başrol oyuncusu Fernanda Torres muhteşem ve filmi izledikten sonra ona performansından ne kadar etkilendiğimi söyleme heyecanını yaşadım. Film gibi onun da hak ettiği Altın Küre adaylığını almasına çok sevindim. Umarım bu ödül sezonunda daha pek çok ödül alırlar."

Brezilya'da, Ulusal Hakikat Komisyonu, askeri yönetim altında devlet tarafından sistematik olarak yasadışı tutuklamalar, işkenceler ve infaz yapıldığını açıkladı...Komisyon yayımlanan ve Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff'e iletilen raporunda ordudan, "ağır ihlallerdeki sorumluluğunu" kabul etmesini istedi...Brezilya'da, 1964-1985 yılları arasındaki cunta döneminde 400'den fazla kişi öldü ya da kayboldu...Cumhurbaşkanı Rousseff dahil birçok kişi de tutuklandı ve işkence gördü...Rapor iki yılda hazırlandı...Yedi üyeli komisyonu iki yıldan fazla bir süreyi 1946-1988 dönemindeki insan hakları ihlallerini araştırmakla geçirdi...Ana odak noktası ise askeri rejim dönemi oldu...Raporda, 377 kişi insan hakları ihlalleri sorumlusu olarak teşhis ediliyor...Bunlardan hala hayatta olan yaklaşık 100 kişinin mahkemeye teslim edilmesi gerektiği de söylendi...Komisyon Brezilya'da 1979 yılında çıkan af yasasının, işledikleri suçların ağırlığı nedeniyle, bu kişiler için geçerli olmadığını iddia ediyor...Yasa uyarınca işkenceyle suçlanan askeri yetkililer ve şiddetle suçlanan solcu gerillalar kovuşturmaya tabi tutulamıyor...Komisyon raporunda askeri yönetim altında öldürülen 434 kişi de sıralanıyor...Bu kişilerden 210'nunun cesetleri bulunamadı...Komisyon, kurbanların sayısının muhtemelen daha da fazla olduğunu da bildirdi...Ama başka vakaların teyit edilemeyeceği zira çoğu tahrip edilmiş olan, ilgili güvenlik güçleri belgelerine erişilemediği belirtildi.

6

Santosh / Hindistan filmi / 2024

Yeni dul kalan Santosh, kocasının işini Kuzey Hindistan'ın kırsal kesimlerinde bir polis memuru olarak devralır. Bir genç kızın cesedi bulunduğunda, karizmatik feminist müfettiş Sharma'nın himayesinde soruşturmaya çekilir.

Kadın düşmanlığı veya mizojini, kadınlara karşı duyulan soğukluk, antipati veya abartılı düşmanlıktır. İngilizcedeki "misogyny" terimi Yunancadaki kadın (gyne) ve nefret etmek (misein) kelimelerinden türetilmiştir.

Santosh, bu konuda çok aydınlatıcı bir film... Yönetmen: Sandhya Suri

7

564 bin Macar Yahudisinin Nazilerce öldürülmesinin sonrasını konu alan "The Brutalist" üç Altın Küre kazandı ve 9 İngiliz Oscar'ına ödülüne aday gösterildi...

Üç oyuncusu da ( Adrien Brody, Felicity Jones, Guy Pearce) Oscar adaylığı elde eden az film vardır...

7 yılda çekilen 3 saat 35 dakika uzunluğundaki "The Brutalist" tam 10 dalda Oscar'a aday...

Hollywood Reporter'ın baş eleştirmeni David Rooney, övgüler yağdırdığı "The Brutalist'i, Brody'nin László Tóth rolündeki "baş döndürücü" performansıyla "göçmen deneyiminin muazzam bir senfonisi" diye tanımladı.

Nazi kitle imha kamplarından kurtulan Macar Yahudilerini konu alan film "Amerikan rüyasını" yaşamak için ABD'ye göç eden Macaristan doğumlu Yahudi mimar László Tóth'un yolculuğunu anlatıyor. Başlangıçta yoksulluk içinde, karın tokluğuna çalışmak zorunda kalan Tóth, kısa süre sonra gizemli ve zengin bir müşteri olan Harrison Lee Van Buren'le hayatının sonraki 30 yılının seyrini değiştirecek çok cazip bir sözleşme imzalıyor.

"The Brutalist"in yönetmeni, yapay zeka iddiaları hakkında konuştu

"Amaç Adrien ve Felicity'nin performanslarının özgünlüğünü korumaktı, yerine başka bir şey koymak ya da bunu değiştirmek değildi"

The Brutalist'in yönetmeni Brady Corbet, filmin başrolleri Adrien Brody ve Felicity Jones'un performanslarında yapay zeka kullanıldığı açıklamalarına yanıt verdi.

Filmin kurgucusu David Jancsó, yapay zeka destekli bir ses aracının Brody ve Jones'un Oscar favorilerinden olacağı tahmin edilen filmdeki Macarca diyaloglarında, daha gerçekçi duyulmalarını sağlamak üzere kullanıldığını iddia etmişti.

Corbet tartışmalara yanıt vererek teknolojinin aktörlerin performanslarını iyileştirmek üzere kullanıldığı iddialarına karşı çıktı.

Corbet:

"Adrien ve Felicity'nin performansları tamamen kendilerine ait. Aksanlarını kusursuzlaştırmak için diyalekt koçu Tanera Marshall'la aylarca çalıştılar. Respeecher'ın yenilikçi teknolojisi yalnızca Macarca diyalog montajında, özellikle daha doğru kılmak için belirli sesleri ve harfleri keskinleştirmek üzere kullanıldı. İngilizcede hiçbir şey değiştirilmedi. Bu, ses ekibimizin Respeecher'la post prodüksiyonda gerçekleştirdiği manüel bir işlemdi. Amaç Adrien ve Felicity'nin performanslarının özgünlüğünü korumaktı, yerine başka bir şey koymak ya da bunu değiştirmek değildi ve bu, zanaata son derece saygı göstererek yapıldı."

Corbet, filmde görülen mimari tasarımların yapay zeka kullanılarak oluşturulduğu yönündeki söylentileri de yalanladı:

"The Brutalist'in yapım tasarımcısı Judy Becker, ve ekibi binaların hiçbirini oluşturmak ya da son hale getirmek için yapay zeka kullanmadı. Tüm görüntüler sanatçılar tarafından elle çizildi. Açıklığa kavuşturmak gerekirse bir sahnenin arka planında yer alan anma videosunda, kurgu ekibimiz bilinçli olarak 1980'lerin kötü dijital çıktıları gibi görünecek şekilde tasarlanan resimler oluşturdu...The Brutalist insanın karmaşıklığı hakkında bir film ve yaratımının her yönü insan çabası, yaratıcılığı ve işbirliğiyle gerçekleştirildi. Ekibimizle ve burada başardıklarıyla son derece gurur duyuyoruz."

Filmin kurgucusu David Jancsó, Brody ve Jones'un Macarca diyaloglarının daha gerçekçi olması için ses klonlama yazılımı Respeecher'ın kullanıldığını söylemişti.

Jancsó :

"Benim anadilim Macarca ve bu dilin, telaffuzunun öğrenilmesi en zor dillerden biri olduğunu biliyorum...Son derece benzersiz bir dil. Brody ve Jones'a destek verdik ve harika bir iş çıkardılar ama bunu yerel halkın bile ayırt edemeyeceği şekilde kusursuzlaştırmak da istedik."

Jancsó, yapay zeka yazılımını kendi konuşmasını oyuncuların performanslarıyla harmanlamak için kullandıklarını söylemişti.

"Macarca diyaloglarının çoğunda benim konuşmamın bir kısmı var" diye eklemişti.

"Onların performanslarını korumak konusunda çok dikkatli davrandık. Sadece bazı anlarda harfleri değiştirdik. Bunu ProTools'ta kendiniz de yapabilirsiniz ama Macarca o kadar çok diyalog vardı ki süreci gerçekten hızlandırmamız gerekiyordu yoksa hâlâ post prodüksiyonda olurduk."

Yapay zekanın sanatta kullanımına ilişkin tartışmalar sürerken, Jancsó'nun bu itirafı filmin hayranlarının epey tepkisini çekmişti.

8

55 milyon dolar harcanan "Joker" filmi (2019) Kuzey Amerika sinemalarında 36,620,922 seyirci topladı...11 dalda Oscar adaylığı elde etti...Joaquin Phoenix bu filmdeki oyunuyla Oscar kazandı...Beş yıl sonra bu filmin devamı olan ve 200 milyon dolar harcanan "Joker: Folie à Deux" aynı bölgede 5,408,189 seyirci bulabildi...

200 milyon dolar bütçeli film, gişede beklenen başarıyı elde edemediği gibi sonuyla da izleyicilerden tepki topladı...

Patty Hearst, American Gigolo, Mishima, Cat People filmlerinin yönetmeni ve senaryo yazarı Paul Schraeder "Joker: Folie à Deux" hayatımda gördüğüm en kötü filmlerden biri diyor...

Paul Schraeder aynı zamanda efsane filmler "Taxi Driver"la, "Raging Bull"ın senaryo yazarı

Schrader, yönetmen Todd Phillips'in 2019 yapımı Joker'e ilham verdiğini söylemesine rağmen, Martin Scorsese'nin "Taxi Driver" (1976) ya da "The King of Comedy" (1982) filmlerinin izlerini yeni müzikalde bulamamış...

"Onları sevmiyorum"

Schrader, İkili Delilik'in her iki başrol oyuncusunun da hayranı olmadığını söyledi:

"Baş karakter Arthur Fleck'i canlandıran Joaquin Phoenix ve seriye yıkıcı bir Harley Quinn rolüyle katılan Lady Gaga.Bu insanların ikisinden de hoşlanmıyorum...Onları oyuncu olarak sevmiyorum. Karakter olarak da sevmiyorum. Hiçbir şeylerinden hoşlanmıyorum. Demek istediğim, bu insanlar evinize gelseler arka kapıdan kaçıp gideceğiniz insanlar."

Schrader sinemaseverlere Zia Anger yönetmenliğindeki İlk Filmim'i (My First Film) tavsiye etti...

9

5 Oscar ödülü sahibi yönetmen Francis Ford Coppola "Joker: Folie à Deux" için övgüler yağdırdı: "İzleyicilerin her zaman bir adım önünde"

Dracula, Baba (The Godfather) üçlemesi, Kıyamet (Apocalypse Now) ve Siyam Balığı (Rumble Fish) gibi filmlerin yönetmeni Francis Ford Coppola, Todd Phillips'e, "her zaman seyircinin bir adım önünde" kalmayı başardığı için övgüler yağdırdı...Phillips'in filmlerinin kendisini her zaman şaşırttığını ve keyif verdiğini söyleyen Coppola, sinemaseverlerin Joker 2 gibi bir filme hazır olmayabileceğini de öne sürdü.

Coppola, Instagram'daki 432 bin takipçisiyle paylaştığı gönderisinde, "Muhteşem bir film olan "The Hangover-Felekten Bir Gece'den bu yana, izleyicinin beklediğini asla yapmayan Phillips her zaman bir adım önde oldu" diye yazarak ekledi: " Joker: İkili Delilik için tebrikler."

Coppola, Joker'in devam filminin görüntü yönetmeninin, özellikle Coppola'nın 1981 yapımı filmi One From the Heart'ı ilham kaynağı olarak göstermesinden "onur duyduğunu" da belirtti.

10

Joker 2'nin tartışmalı sonu, 5 yıl önceden belliymiş...Joker: İkili Delilik'in (Joker: Folie à Deux) tartışma yaratan sonunu filmin yönetmeni Todd Phillips aslında 5 yıl önce açıklamış...200 milyon dolar bütçeli film, gişede beklenen başarıyı elde edemediği gibi sonuyla da izleyicilerden tepki topladı...Phoenix'in canlandırdığı Arthur Fleck karakteri, Joker'in "bir şakadan ibaret" olduğunu belirterek bu kimliği reddediyor. Daha sonra hapse atılan Fleck, kimliği açıklanmayan bir mahkum tarafından bıçaklanarak öldürülüyor. Connor Storrie tarafından canlandırılan mahkum, Fleck'i öldürdükten sonra yüzüne bir gülümseme ifadesi çiziyor ve "gerçek Joker" olduğunu ima ediyor...Kültür haberleri yayımlayan Screenrant, serinin yönetmeni Phillips'in, sosyal medyada tartışma yaratan bu sonu aslında 2019'da hayranlarıyla paylaştığına dikkat çekiyor...2019'daki Joker'de kimliği bilinmeyen bir karakter, Fleck'ten esinlenerek Bruce Wayne'in ailesini bir ara sokakta öldürüyordu...

Todd Phillips, aynı yıl Los Angeles Times'a şunları söylemişti:

"Belki Joaquin'in karakteri Joker'e ilham vermiştir. Gerçekten bilemezsiniz. Filmdeki son repliği, 'Anlayamazsın' olmuştu. Orada epey ilginç şeyler var."

Haberde, beş yıl önceki bu açıklamayla yönetmenin aslında serinin devam filminin sonunda yaşanacakları anlattığına dikkat çekiliyor. Bu nedenle Joker: İkili Delilik'in sonunun "tam anlamıyla bir sürpriz olmadığı" ifade ediliyor.

Yararlanılan kitap:

Barbara Foster, Michael Foster ve Letha Hadady tarafından yazılan ve ilk kez 1997’de New York’da yayınlanan “Three in Love-Tarih Boyunca Üçlü Aşk”