Siyasette hep temsil sorunu cinsiyet bazlı tartışılır. Çünkü erkek egemen dünyanın kadınsız temsili gibi gözükür, ilk başta siyasi arena. Oysa temsilde kadın-erkek, genç-yaşlı, engelli, iş adamı, doktor, avukat herkesin ve herkesimin temsiliyeti esas olmalı. Hatta her görüşün…
Bu çok konuşulmaz…
Ya da nitelik…
Seçilmiş ve atanmışlarda esas olan nitelik olmalı esasında…
Elbette her cinsin temsili eşit olmalı. Buna şüphe yok…
Ama ilk başta seçilmişlerin ülkesinin, halkının, mensubu olduğu mesleki kesimin vs gerçekten temsilcisi olup olmadığı sorgulanmalı…
Parlamenter adaylarını, halkın ya da siyasi parti üyelerinin belirleyeceği demokratik bir yarış düzeyinin oluşacağı bir sistem esas olmalı…
Yine siyasi parti yöneticisi olmaya talip olanları o siyasi partinin üyeleri belirlemeli…
Delegeler değil…
O zaman parlamenterler, belediye başkanları, meclis üyeleri vs halkın gerçekten temsilcisi olur…
Ya da partililerinin oylarıyla göreve gelenler, partilerine layık olmak için daha çok çalışır…
Daha özgür olurlar…
Tabii bunun için yapılması gereken Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu’nun revize edilmesi…
Bunun mücadelesini her görüşten siyasetçi vermeli ve gereği için çabalamalı…
Adaylıklar birilerinin tekelinde olduğu, demokratik yarışlar engellendiği sürece ne partilerin büyümesi ne de halkın temsilcilerinin belli görevlere gelmesi mümkün değil…
O yüzden gerçek temsilin sağlanması adına her iki kanunun da revize edilmesi şart…
Çeşitli zamanlarda sivil toplum örgütleri ya da parlamenterlerin bu konuda girişimi olmuş…
Ama sonuca ulaşamamış…
Eğer temsilde adalet isteniyorsa, seçmenin iradesinin temsilde yer bulması arzulanıyorsa bu yapılmalıdır…
İşte o zaman daha çok kadın, genç, çevreci, engelli, emekçi, halkın sorunlarına duyarlı insan siyasi partilerde ve meclislerde olur…
Yoksa daha çok konuşuruz, temsil sorununu…
Gerçek temsil için tüm parlamenterleri göreve davet etmeliyiz…
Hep birlikte…
Herkes mensubu olduğu partileri, bu değişiklikler için harekete geçmeye davet etmeli…
Mesele koltuk değil, memleketse…
