“Tom Sawyer'ın Maceraları” adlı ünlü çocuk romanının yazarı ünlü Amerikalı mizahçı, hicivci ve öğretmen Mark Twain, şöyle demiş; “Bir gazete, yalnız haberleri olduğu gibi veren bir şey değildir. Onun gayesi; insanları düşündürerek, kızdırarak, o konuda bir şeyler yapmaya teşvik etmek olmalıdır.”

Seçim sürecine girdiğimiz süreçte yaşananlarla Mark Twain’in bu sözü “cuk” diye oturuyor. Ne yazık ki toplum olarak gazetelerin sadece haber verdiğini sanıyoruz. Tamam haber yapıyoruz eyvallah ama gazete ve gazeteci topluma yön vermeli, düşündürmeli ve özgür olmalıdır. Hatta üstadın dediği gibi yeri geldiğinde insanları daha yaşanabilir bir ülke için kızdırmalı, daha adil ve daha güzel bir dünya için harekete geçirmelidir. Dolayısıyla gazeteler haber ajansı değildir, doğal olarak onlar da kendi çizgileri doğrultusunda yayın politikası izleyebilirler. Buna kimsenin sözü olamaz. Ancak bunu yaparken neyi nasıl yaptığınız ve neyi savunduğunuz çok önemli. Bunun sonunda madara olmak da var!

 

+++++++++

 

BASINDAN HABERLER.. BASINDAN HABERLER..

 

VTV’DE BULDU DÖNEMİ

Hafta içinde VTV’de sürpriz bir görev değişikliği yaşandı. Kanal V Haber Genel Yayın Müdürlüğü görevine Ali Buldu getirilirken Ahmet İstek’in kurumla ilişiği kesildi.

 

MATSO GELİN ALDI

MANAVGAT Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) basın birimi sorumlusu Mustafa Taş evlendi.

Hatice Arslan ile hayatını birleştiren Taş’ın nikahını Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen kıydı.

Çiftin şahitliğini MATSO Başkanı Ahmet Boztaş ile Emine Arslan yaptı. 

 

+++++++++++

 

HAYATIN ANLAMI

 

Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı. Bulduğu hiçbir yanıt ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş. Ama aldığı yanıtlar da ona yetmemiş. Fakat mutlaka bir yanıtı olmalı diyormuş. Ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş. Köy, kasaba, ülke dolaşmış, bu arada zaman da durmuyor tabii ki. Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona;

-“Şu karşı ki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar, istersen ona git belki o sana aradığın yanıtı verebilir”, demişler.

Çok zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam. Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş. Bilge “Sana bunun yanıtını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor” demiş. Adam kabul etmiş. Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş.

- Şimdi çık ve bahçede bir tur at, tekrar buraya gel. Yalnız dikkat et, kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin, eğer bir damla eksilirse kaybedersin.

Adam, gözü çay kaşığında, bahçeyi turlayıp gelmiş. Bilge bakmış evet demiş "kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı?"

Adam şaşkın.

- Ama demiş “ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki” ...

- Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun, kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel, demiş Bilge...

Adam tekrar bahçeye çıkmış, gördüğü güzelliklerle büyülenmiş, muhteşem bir bahçedeymiş çünkü. Geri geldiğinde bilge adama "bahçe nasıldı" diye sormuş. Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış. Bilge gülümsemiş "ama kaşıkta hiç yağ kalmamış" demiş ve eklemiş:

- Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Ya sadece bir noktayı görürsün, hayatın akıp gider, sen farkına varmazsın ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın, akıp giden zamanın anlam kazanır. Hayatının anlamı senin bakışlarında gizli.

 

++++++

 

HAFTANIN SÖZÜ

 

Ne kadar çok kişi benimle aynı fikirdeyse, o kadar çok yanıldığımı düşünürüm.

 

++++++++++++++

 

HAFTANIN FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..

 

ÇOCUĞUMUZUN ADI NE OLSUN?

Kız hayatında ilk defa bir partiye gidecekmiş, annesi o aksam kızına öğüt veriyormuş.

-Kızım bak sen bu partileri bilmezsin burada çapkın erkekler olur seninle yatmak için her şeyi yaparlar eğer böyle bir şey olursa ona çocuğumuzun adı ne olsun diye sor hemen telaşlanır ve senden uzaklaşır.

Kız partiye gitmiş biraz sonra bir genç kızı dansa kaldırmış, dans ederlerken genç kızı okşamaya sarkıntılık yapmaya başlamış. Kız hemen

- "çocuğumuzun adı ne olsun?"  demiş, genç tırsmış ve gitmiş. Bir sure sonra başka bir genç gelmiş yine aynı sarkıntılıklar başlamış kız yine

- "Çocuğumuzun adı ne olsun?"  demiş ve genç yine panik bir şekilde kaçmış, biraz sonra bir genç daha gelmiş, dans etmeler falan derken yine aynı sarkıntılıklar başlamış, kız yine

- "çocuğumuzun adı ne olsun?"  demiş ama değişen bir şey yok daha sonra dışarı çıkıp ıssız bir yer bulmuşlar kız yine:

- "Çocuğumuzun adı ne olsun?"  demiş. Genç de yine bir şey yok biraz sonra genç kızın elbiselerini çıkarmış kız yine:

- "Çocuğumuzun adı ne olsun?" gençte yine bir şey yok genç kızla sevişmeye başlamış kız

- "Çocuğumuzun adı ne olsun?" demiş genç yine sessiz bir süre sonra genç işini bitirmiş kız yine

- "Çocuğumuzun adı ne olsun?"  demiş. Genç kalkmış prezervatifi çıkarıp bir düğüm atmış:

- "Buradan çıkabilirse David Copperfield olsun."

 

GOGO

Padişah, bir gün yarışma düzenlemiş. Yarışmayı kazanan, kızıyla evlenecekmiş. Derken Japonya’dan Gogo adlı bir kişi gelmiş. Bütün rakiplerini yenerek kızla evlenmeye hak kazanmış. Fakat kız Gogo'yu beğenmeyerek babasına durumu anlatmış. Babası da ‘bildiğin gibi davran kızım’ demiş. Kız Gogo'yla evlenmemek için Gogo'dan çok zor şeyler yapmasını istemiş. İlk önce bir hafta içinde bir saray yapmasını istemiş.

O da; ''Gogo seni sevecek sarayı dikecek'' demiş ve sarayı dikmiş.

Ondan sonra kız Fırat nehrinin sarayın önünden geçmesini istemiş.

O da; ''Gogo seni sevecek Fırat geçecek'' demiş ve bunu gerçekleştirmiş. Bu defa kız daha zor bir şey istemiş.

- ''Benimle evlenecek kişinin en az 1 metre şeyi olacak'' demiş.

O da;''Gogo seni sevecek yarısını kesecek'' demiş....