Bayramların kültürümüzde ayrı bir yere var.

Küskünlerin barıştığı, hasretlerin giderildiği, birlik ve beraberlik duygularının geliştirip, pekiştirildiği, mutluluk, sağlık ve başarı dileklerinin yinelendiği özel günlerdir bayramlar.

Son yıllarda olduğu gibi bu bayrama da buruk giriyoruz.

Nedeni çok açık..

Hükümet 'bayram hediyesi'ni verdi(!)

Hem de ne hediye..

Onca sorunun altında boğuşan Antalya, bu kez de 'Kentsel Dönüşüm' belasıyla sarsıldı.

Depremin arkasını sığınan hükümet, TOKİ belası yetmiyormuş gibi, bir de başımıza kentsel dönüşüm belasını açtı.

Hepimizi aldı bir korku..

Acaba evimizi mi yıkacaklar ?

Yıkarlarsa nasıl yapacaklar ?

Yıkım ve yeniden yapım parasını nasıl ödeyeceğiz ?

Haydi yıktılar diyelim yenisi yapılana kadar nerede barınacağız ?

'Afet Yasası' da denilen Kentsel Dönüşüm Yasası acı bir bayram şekeri gibi önümüze kondu.

İtirazlar boşuna..

"Seve seve yıkarız, siz istemeseniz de seve seve yenisini yaparız" diyorlar.

Çünkü ellerinde TOKİ gibi padişahlara has yetkilerle donatılmış bir kurum var.

İstediği alanı planlıyor, istediği alanı istimlak ediyor.

Devlet içinde devlet gibi kurum..

AKP hükümetine de böyle bir kurum yakışır zaten..

Antalya Valiliği'nin talimatı ile yapılan bir araştırmaya göre Antalya'da binaların yüzde 85'i ekonomik ömrünü tamamladı.

Antalya ikinci derecede deprem bölgesi olduğuna göre de riskli binaların yıkılıp yeniden yapılması lazım.

Ada bazında olsa bir ölçüde yenilenmeye itiraz gelmeyebilir.

Ama tekil düşünce ile hareket edileceği yetkili kişilerce söylendiğine göre, hedef TOKİ aracılığıyla Antalya'nın rantı yüksek alanlarını ele geçirmek, yandaşlara yağmalamak olmalı.

Uzmanlar kentsel dönüşüm politikasına şiddetle karşı.

İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Cem Oğuz, Antalya'yı bekleyen tehlikeyi şu sözlerle yorumluyor :

"Evimizi başımıza yıkacaklar"

Birilerinin dudak büktüğünü görür gibiyim ama AKP'nin politikası bu..

Önce nabız yokluyor, bakıyor ki uyuyan devden haber yok, kafasına göre yıkıyor, yapıyor, satıyor, tahsis ediyor, kiralıyor..

Cem Oğuz'a göre kentsel dönüşümle kamusal değerler hoyratça tahrip edilecek, Antalya'da rant amaçlı yıkımlar başlayacak

Hükümet depremin ardına sığınarak resmen tuzak kuruyor kentsel dönüşümle..

Bir de bürokrasiyi azaltmak bahanesini ekliyorlar yanına.

Tam bir yağma başlıyor, kentlerimiz, evlerimiz, yaşam alanlarımız, okullarımız, hastanelerimiz, ormanlarımız tespit altında..

Olayın en korkutucu yanı ise evimizi yıkıp, parasını da bize ödetecekler..

AKP'nin ileri demokrasisi böyle bir şey olsa gerek..

Mimarlar Odası Başkanı Osman Aydın'da bu duruma tepkili..

Şöyle diyor Aydın :

 '"Asıl görevlerini unutan kimi yerel yönetimler, deprem bahanesini kullanarak imar rantı sağlama çabasındaki TOKİ ile işbirliği yaparak, işlenmekte olan 'şehircilik ve insanlık suçuna' ortak olmaktadırlar. Bu suça ortak olmayın''

İktidarın rant ve yağma politikalarının derhal durdurulması gerektiğini vurgulayan Aydın'ın şu yorumu da dikkat çekici:"AKP iktidarı döneminde sadece deprem değil, diğer pek çok afet görmezden gelinmiş; sorumlulukların üzerinden atılması için her yol denenmiş; tüm kayıpları kadere bağlayan bir anlayış benimsenmiştir"

Gerçek şu ki AKP hükümeti bilim ve akıl dışı uygulamalar ile Antalya'yı perişan edecek.

Bayrama kısa bir süre kala Antalya'da kentsel dönüşümü anlatan devletin değil de AKP'nin bürokratı gibi hareket eden bir zat şu ifadeleri kullanıyor:

"Ben sizi karşımda muhalif olarak görmek istemiyorum. Biz isteseniz de, istemeseniz de kentsel dönüşümü yapacağız, evlerinizi başınıza yıkacağız"

Kel başa şimşir tarak..

Böyle halka böyle iktidar..

Başka söze gerek var mı ?

Mutlu bayramlar..