Türkiye’de skandalların bitmediği alanlardan biri de eğitim sektörü. Devletin ücretsiz ve herkesin ulaşabileceği bir eğitim hizmeti sunamadığı ve sunmaktan uzaklaştığı şu günlerde maalesef ki eğitim de özel sektöre terk edildi gibi…


Sadece o değil tabi. Milli Eğitim Bakanı’nın özel okul sahibi olarak özel okulların önünü açma çabası eleştirilere maruz kalırken, geldiğimiz acı bir nokta da eğitimin tarikat ve cemaatlere mahkum oluşu…


Hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de taşra teşkilatlarının işbirliklerine bakarsak durum ortada. Milli Eğitim kanalıyla verilmesi gereken eğitimlerin cemaatler eliyle verdirilmesi gayreti bir yana, cemaat, tarikat atamaları ayyuka çıktı…


Liyakatin esas alınması gereken kurumlara yandaş vakıf, cemaat, tarikat atamaları yükseliyor. İşte tam da bu noktada Ensar’ı görüyoruz…


Adı taciz ve tecavüz skandallarıyla gündeme gelen Ensar’ın primi iktidarda çok yüksek. Ensar da gereğini yapıyor ama. AKP ve AKP’ye yakın kurumlarla sıkı ilişkiler kuruluyor…


Antalya’da da durum bu. Gazetemizin ilk kez gündeme taşıdığı Antalya’daki ilk imam hatip sınıfı açma girişiminin öncüsü olan, Ensar Vakfı Başkanı olan okul müdürü Recai Ocak, siyasi adımlarıyla bugün Milli Eğitim Müdür Yardımcısı oldu…


Yapılan atamanın liyakate uygun olduğunu savunan varsa, açıklasınlar…


Kamuoyu Recai Ocak’a dair neleri biliyor…


Barbaros Ortaokulu’nda talep olmamasına rağmen camide ‘imam hatip sınıfı açılsın’ talebi toplaması…


Ensar Vakfı Başkanlığı…


Okul müdürü olarak kurduğu iletişimle öğretmen kaçırması…


Din, tarikat ve cemaatten uzak olması gereken eğitimin günden güne tarikat ve cemaatlere, vakıflara teslim edilmesi kabul edilemez…


Ama Eğitim İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar’ın da dediği gibi ders alınmıyor. Fethullah Gülen için yapılan uyarıları dikkate almayanlar maalesef FETÖ’nün yerine başka oluşumlara yol vererek yanlışı sürdürüyor…


Gerçi değişen bir şey yok. 19 yıldır AKP iktidarının yaptığı hatalar geçmişte de çok yapılmış. Rahmetli Uğur Mumcu da bunlara dikkat çekmiyor muydu? Ya da katledilen Ahmet Taner Kışlalı’nın uyarıları bunlar değil miydi?


Evet, altını kalın çizerek bir kez daha yazalım. Kim yok dese de Türkiye’de laiklik tıpkı 40 yıl önce olduğu gibi tehlikededir…


Ne demişti Mumcu; “Türkiye'de özellikle son on yıldır tarikat, siyaset ve ticaret üçgeni var. İslamcı ideoloji veya tarikatlar yasaları aşan bir ayrıcalık sahibi oluyor. Bu nedenle devlet eliyle laiklik yok ediliyor, bunun içinde askeri rejim de var.”


Yine 1993’te Mumcu bir yazısında “Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra general olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar” demişti…


Beklenen bu atama girişiminden süratle vazgeçilmesi gerekli…


Daha Alanya skandalına dair gereken yapılmamışken, önceki skandallar dururken yeni skandalları Antalya MEM kaldıramaz…