Arda KIR
Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV) tarafından okullarda öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek verilmesi konusu tekrar gündeme getirildi. Gıda Mühendisi Bülent Şık’ın ‘Gizli açlık’ olarak değerlendirdiği enflasyon sebebiyle öğrencilerin dengeli beslenememe sorunu ile ilgili çözüm önerilerini sıralarken Antalya’da ki eğitimcilerde konuya destek verdi. BAYETAV tarafından yapılan açıklamada, “Toplumun yoksul kesimlerinin ve özellikle de çocukların beslenme hakkını güvence altına alacak politikalar acilen geliştirilmediği takdirde gizli açlık olarak bilinen sağlık sorunu bir çığ gibi büyüyecektir” ifadelerine yer verildi.
“YOKSULLUK ÖĞRENCİYİ VURDU”
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Eğitim-Sen Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez, “Öğrencilere ve eğitim emekçilerine bir öğün okulda ücretsiz yemek verilmesi bizim yıllardır en temel taleplerimizden birisiydi. Özellikle yoksulluğun, işsizliğin, sefaletin, hayat pahalılığının artmasıyla birlikte bu ihtiyaç çok zorunlu hale geldi. Artık okullarda gerçekten açlıktan bayılan öğrenciler, bir günü okulda hiçbir yiyecek, hiçbir beslenme gerçekleştirmeden tamamlayan öğrenciler çoğunlukta olmaya başladı. Özellikle bizim ilimize baktığımız zaman birçok okulda öğretmen arkadaşlarımız kendi öğrencileri arasında bunu yüz yüze yaşıyor” dedi.
“SAĞLIK SORUNLARI ARTACAK”
BAYATEV tarafından yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:
“Çocuklar anne karnında geçirdikleri dönemden başlayarak yetişkin yaşa erişene dek hızlı bir büyüme-gelişme sürecindedir. Bu süreçte fiziksel ve zihinsel sağlık üzerinde en etkili olan faktör beslenmedir. Ülkemizde çeşitli gıdaların fiyatları 2021 yılına kıyasla yaklaşık dört kat arttı. 2023 yılının ilk yedi aylık döneminde gıda fiyatlarında gözlenen artış ise yüzde 50 civarında. Bu durum bir gıda krizi olarak görülmelidir. Gıda krizi en fazla, toplumun işsiz, güvencesiz ya da yeterli gelire sahip olmayan yoksul kesimlerini etkiliyor. Bu kesimler içinde en dezavantajlı kesim ise kadınlar ve çocuklardır. Toplumun yoksul kesimlerinin ve özellikle de çocukların beslenme hakkını güvence altına alacak politikalar acilen geliştirilmediği takdirde gizli açlık olarak bilinen sağlık sorunu bir çığ gibi büyüyecektir. Sağlıklı bir nesilden, toplumun devamlılığından ya da yeryüzündeki hayatın geleceğinden söz ediyorsak, çocukları kamusal politikaların odak noktasına yerleştirmemiz, hak meselelerinin asli ve öncelikli bir öznesi olarak tartışmalara dâhil etmemiz bir süre sonra bir tercih olmaktan çıkıp bir zorunluluk haline dönüşecektir. Mesele bunu çok geç olmadan fark etmek, çocukları bir toplumun ortak müştereği olarak görebilmektir.”
