Duygu Asena "Kadının Adı Yok"ta Hürriyet gazetesinde çalışırken
yaşadığı hukuksuzluğa da yer vermişti
Doğan Kitap tarafından dağıtılan “Duygu Asena Hala Kadının Adı
Yok Roman Ödülü” geçtiğimiz günlerde sahibini buldu… Ödül, “Öykü ile
romanın birbirini çağrıştıran özgün birlikteliğini sergilemesi ve Anadolu’da
kuşatılmış kadın kimliğini ifade etme biçimi” nedeniyle “Fırtına Takvimi”
adlı romanıyla Jale Sancak’a layık bulundu… Ödülün seçici kurulunda Doğan
Hızlan, Filiz Aygündüz, Buket Aşçı, Turhan Günay, İhsan Yılmaz, Cem Erciyes ve
İnci Asena vardı.
Jale Sancak yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi: “Duygu
Asena adına verilen roman ödülünü almak benim adıma çok kıvanç ve mutluluk
verici.Çünkü biz bugün sokağa çıkıp kadın haklarını savunabiliyorsak, kadına
dair bir şeyler söyleyebiliyorsak, kadına yönelik şiddete karşı çıkabiliyorsak
bunda Duygu Asena’nın katkısı çok büyük… Duygu Asena aynı zamanda benim için
yazan bir kadın olması açısından da çok önemli ve değerli… Duygu Asena’nın
insan ve kadın sorunlarını edebiyata taşımasını bir yazar olarak çok anlamlı
buluyorum… Ödülümü Türkiye’de şiddete uğrayan, şiddet mağduru olan kadınlarla
paylaşmak istiyorum.”
Duygu Asena 1974’ün Türkiye’sinde neler yaşamıştı?
1980’lerin ilk yarısında AFA Yayınevi’nin sahiplerinden Atıl Ant’ın sayesinde
tanıştığım, “Kadının Adı Yok” adlı romanı usta yönetmen Atıf Yılmaz (1925-2006)
tarafından Türkiye sinemalarında seyirci ve hasılat rekorları kıran
bir filme dönüştürülmüş olan, Duygu Asena (1946-2006) tam 40 yıl önce
büyük bir hukuki mücadele vermiş ve bunu kazanmayı başarmıştı…
Aykut Işıklar “Bildiğiniz
Gibi Değil /Renkli Spotların Göstermedikleri” adlı anı
kitabında 1974’te Duygu Asena’nın yaşadıklarını şöyle anlatır /özetler:
“Hürriyet Gazetesi’nin o dönemdeki genel yayın yönetmeni Nezih
Demirkent (1930-2001) Kelebek eki ekibini çok severdi; bu ekip içinde Duygu
Asena da bulunmaktaydı… Duygu Asena her zaman dolu dolu yaşadı… Hürriyet’ten de
bu yüzden çıkarıldı.Hürriyet hukuk müşaviri çıkış gerekçesinde “özel
yaşamından” diye bir madde koymuş. Duygu Asena’nın o zamanki kocası Gültekin
Gürgen de bunu onur meselesi yaptı. ”Nee ulan, biz gavat mıyız? Karım hakkında
nasıl böyle bir iddiada bulunurlar? Ben de onları mahkemeye veririm.Karımın
hakkını ararım,” diyerek Hürriyet Gazetesi’ni mahkemeye verdi.Öyle ya özel
yaşamı düzensiz ne demek ki… Koskoca Profesör Çetin Özek böyle bir hata yapar
mı? Yaptı işte… Duygu Asena, mukaveledeki 250 bin liralık tazminat için (1974
yılında 250 bin lira büyük para idi) bu iş ile bir hayli uğraştı… Gültekin
Gürgen mahkemede “Eşim çok namuslu kadındır,” diyerek tanıklık yaptı.
Hey gidi günler, hey…Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Nezih Demirkent astığı astık bir kişiydi.Gazeteden beş kişiyi Duygu Asena’yı
mahkemede “hafif kadın” olmakla suçlamak için tanıklığa gönderdi; Orhan Atasoy, Ümit Çeliker, Murat
Aslangil, Erol Bilem ve ben… Tanıklar ne biliyorlarsa
anlattılar.
Tabii hakimden bir güzel fırça yiyerek. Duygu Asena’yı sadece
ben aslanlar gibi savundum. Bunu da Hürriyet Gazetesi’nin o zamanki insanlık
dışı baskısına kızdığım için yaptım.
Sonuçta Duygu Asena Hürriyet Gazetesi’ne karşı namusunu
temizledi… Mahkemeyi kazanıp Hürriyet Gazetesi’nden paralarını aldı… Herhalde o
günlerde o kadar doldu ki… Bu olayın kahramanlarını başta Nezih Demirkent olmak
üzere “Kadının Adı Yok” adlı kitabında anlattı… Kitaptaki kahramanları aşağı
yukarı tahmin ettim… O insanlar hayal değil, gerçek…”