Dünya bilimi konuşuyor. İcatlar, buluşlar havada uçuşuyor. Yapay zeka ile ilaç üreten dünyada elbette ‘Başımıza icat çıkarma’ diye büyütülen neslin evlatları olarak yüzümüzü bilime dönmemiz kolay değil…
Yüzünü bilime dönen, medeniyete dönen bir kurucu lidere sahipken, geldiğimiz noktada tarikatlara teslim edilmiş eğitimle Afganistan olma yolunda hızla ilerliyoruz…
Dünyayı kadınlar yönetirken ılımlı İslam’ın etkisi her geçen gün daha çok hissediliyor ülkemde maalesef…
Hal böyle olunca da kadınların kapanması ve eve kapatılması gündeme geliyor…
Erken yaşta kız çocuklarının eğitimden uzaklaştırılması sözkonusu oluyor…
Okul öncesi çocuklar için açılan İslami kreşler, çocuk istismarı gündemden düşmüyor…
Kadının insan haklarını konuşurken ve eşit temsilden dem vururken en temel insan hakkı yaşam hakkını savunmaya mecbur kalıyoruz…
Ve bakın etrafınıza her geçen gün kadın, iş, ekonomi ve siyaset dünyasında geriye düşüyor…
Mülkiyet, erkeklerde…
Temsil, erkeklerde…
Saha, erkeklere kalıyor…
Ama elbette böyle gitmeyecek. Bu kaderimiz değil. O yüzden de yanlışlarla, ihlallerle savaşacağız ve kazanacağız…
En çok kadın vurgusu yapan ve kadının insan haklarını savunan gazetecilerden biri olarak artık kadının başarılarını yazmak istiyorum…
Antalya’nın kadın belediye başkanlarını, milletvekillerini yazmak istiyorum…
Kadın il başkanları niye yok, neden dünyanın ilk kadın belediye başkanını çıkaran topraktan kadın belediye başkanı çıkarılmıyor demek istemiyorum…
Haydi kadınlar ayağa kalkma zamanı geldi de geçmedi mi?
İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz geri çekilmeye ilişkin verilen kararın vicdanları yaraladığı bu ortamda gün birlikte, dayanışmayla meydanlara inme günüdür…
Bugün değilse ne zaman…
Katledilen kadınlar, yok sayılan çocuklar, tecavüz edilen kızlarımız için…
Yasaları yok sayan zihniyet için İstanbul Sözleşmesi yaşatır…
Dernekler, sendikalar, partiler, platformlar el ele, kol kola, omuz omuza…