Antalya yerel basınında ne zaman el değiştirmeler olsa kılıçlar çekilir. Genelde perde arkasında çeşitli firmaların adı geçer ama görüntüde tanıdık kişiler patronaj kısmında olur…
Yine öyle bir dönemden geçiliyor. Hayırlı olsun, biz kurumların yaşamasından, güçlenmesinden, kente katkı koymasından yanayız…
Ama biri adına, bir kurum adına ya da kendi menfaatine yapılan iş gazetecilik falan değildir…
Adı günümüzde gazeteci, yazar, cesur kalem, yılmaz kent savucusu olanları da biliyoruz…
Reisle poz verip, vekilleriyle çak yapanlar komünist oldu…
Dün FETÖ pazarlığıyla dergisini sözde baskıdan çekenler ve bunu itiraf edenler, AKP’li belediye başkanının, il başkanının kapısında iş bekleyenler sola kaydı…
Hatta hep solcuydular da biz anlayamadık…
Ak solcular, çakma solcular, çakma gazeteciler, çakma siyasetçiler aldı yürüdü. Çünkü memlekette her şeyin cılkı çıktı…
Bir duruş, bir ilke kalmadı…
Amaca giden yolda her şey mümkün. Tıpkı siyasilerin baş ucu kitabı olan Niccolo Machiavelli’nin Prens eserindeki gibi…
E, doğru günümüzde ahlâki yol almak hayalcilik. O zaman hakikatin acısıyla pusula belirlenecek…
Ama bize göre değil…
Bizim amacımız memlekete bir nebze de olsa faydalı olmak…
Meselemiz gerçekten memleket…
Haberimizi de sivil toplumculuğumuzu da siyasetimizi de bunun için yaparız…
Yaptığımız hiçbir işe diğerini karıştırmayız…
Solu da sağı da ortası da kim yanlış yaparsa, karşısındayız…
Biat etmeyiz…
Üzeriz, kızdırırız…
Çünkü biz gazeteciyiz…
Yaptıklarımızla, kente katkımızla övünmek bize yakışmak…
Onu da biz yaptık, bunu da biz yaptık demeye gerek yok…
Biz, tek başımıza bir hiçiz…
Ama biz ekibimizle, paydaşlarımızla, yol arkadaşlarımız kent savunucularıyla her şeyiz ve güçlüyüz…
Gücümüzü kenti içi üreten, konuşan, sorgulayan, yanlışa dur demeye çalışan kurum ve kuruluş temsilcilerinden, siyasetçilerden alıyoruz…
İyi ki varsınız…
İyi ki varız…
Düellolara inat haberin peşinde koşmaya devam…