Başlık
sizin için enteresan gelebilir.
Evet,
o bir zamanlar bizim Muhittin'imizdi. Benim de onun için hep "İbrahim
Ağabeyi" olduğum gibi.
Yaşam,
insana güzellikleri olduğu kadar, garipliklerini kucak koçak yollar. Sarar
sarmalar. Bazen de kaldırır bir kenara koyar.
O,
bugün Hastane odasında, yoğun bakımda, yaşam savaşı veriyor. Diren Sevgili
Muhittin. Gerçekten diren. Diren ki, sen de dostlarını, düşmanlarını gör. Hatta
iyi gün dostlarını.
Biliyorum
işin çok ama çok zor. Umut, öyle güçlü bir devadır ki, inan senin bile
inanamayacağın kadar güçlü, senin bile inanamayacağın kadar derde devadır.
İkimiz
de yaylalıydık. Antalya'da, yaylalılık (yaylak) Korkuteli ve çevresi için
kullanılır. Bunu birçok kişi görmüş, duymuştur ama fark etmediği gibi
anlamamıştır da!..
Korkuteli,
Antalya'nın yazlığıdır, Antalya da Korkuteli'nin kışlağıdır. O, ne demek mi?
Şimdi
siz sayacağım yerleşim yerleri nerededir?
Karamanlı,
Çığlık,
Güzeloba/çikinoba,
Göçeriler,
Bahçe
yakası vb.
Kaç
kişi bilir bilemem ama bunlar hem Korkuteli'nin köyleri hem de Antalya merkezin
köyleridir. Çünkü, Türkmenler Anadolu'ya Toroslara gelince, yaz gelince
hayvanları ile yaylaya, kış gelince de "sehile" ovaya giderlermiş.
Her
toplum kesiminde bir toplumsal iş bölümü ve statü vardır.
Oba'nın
Beyleri, kışın sehilde, derme çatma evlerinde, daha varlıklı olanlar da
konaklarında otururlar. Yakın çevresi ve ahalisi de yakınlarında. Yaz gelince
de günlerini ya yazlık yayla konaklarında ya da yaylalara kurulan çadır
otağlarda geçirirlermiş.
Çobanları
ve marabaları da sürüleriyle kona göçe yazı sehilde, kışın da yaylada hayvan
sürüleri ile göçerek geçirirler.
Onların
da "alacık"ları vardır. Hasırdan, ağaç dalları üzerine kurulan
evlerinde.
Bir
çoğumuzun sülalesi gibi, Muhittin'lerin sülalesi de yaylalar ekonomik
olmayınca, sehilde kalanlardan.
İşte
böyle bir güz günü 1962 yılının 25 Ekim'inde doğmuş Muhittin.
Bahtılı
İlkokulu, Çakırlar ortaokulu ve Antalya Endüstri Meslek Lisesi'nde (Sanat
Okulunu) Antalya'da okudu.
12
Eylül 1980 darbesi olmuş. ANAP (Anavatan Partisi) kurulmuş, Sami Küçükkbaşkan
ve Erkan Mumcu'da bu yörede söz söyleyenlerden. Tabi ANAP'ın başka ekabir
takımı da vardı.
Muhittin
Böcek'i ilk siyaset ile tanıştıran Erkan Mumcu ve Sami Küçükbaşkan'dı.
Antalya,
2 Eylül 1993'de Büyükşehir Belediyesi oldu ve 1999'da da Konyaaltı, Toros
Dağlarının eteğinde Duraliler-Bahtılı-Saklıkent-Doyran köyleri, 5747 Sayılı
Kanun gereği Konyaaltı İlçesi sayıldı.
Muhittin
Böcek'de 1994-1999 yılları arasında ANAP Konyaaltı İlçe Başkanı, 1999 yerel
seçimlerinde Anavatan Partisi'nden Konyaaltı Belediye Başkanı seçildi.
2004
yerel seçimlerinde CHP'den aday olarak, 2019 yılına kadar CHP'den Konyaaltı
Belediye Başkanlığını sürdürdü.
Bu
kez de CHP'nin ve Millet İttifakının Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adayı
oldu ve kazandı.
Tüm
dünya COVID-19 salgını ile savaşırken, 8 Eylül günü onun en şanssız günü oldu.
Torosların
çocuğu olmak zordur. Ayazında üşür, güneşinde yanasın. Portakal, limon halleder
dersin ama bir de bakmışsın zatürre olup, akciğerlerinde sorun yaşamaya
başlarsın.
İşte
böyle bir sürecin şanssızlığı çöktü üstüne bu kez sayın Başkanın.
Dün
elbette ki Ağabeyi idik ama, artık o bugün Büyük başkan. Onurumuz. Bizde bir
söz vardır.
"Önce
ev över, sonra el över."
Elbette
ki o bizim için hep Muhittin'dir ama, ele güne karşı gururumuz sayın Büyükşehir
Başkanı Muhittin Böcek'tir.
DOĞUM
GÜNÜN KUTLU OLSUN SAYIN BAŞKANIM!..
Güzel
dilekler, güzel günlerde kanatlanırmış. Senin bu güzel gününde, hepimizin bu
güzel dilekleri bize yeniden getirsin.
Gelmiş,
geçmiş olsun sayın Başkanım, Doğum Günün Kutlu Olsun Sevgili Muhittin.
Ağabeyin
İbrahim. (O "ibrahim Abi" der)