Uzun bir kışın ardından, baharın gelmesi hepimizi heyecanlandırır. Her yılın bu zamanında, doğada yaşanan değişiklikleri gözlemlemek, yenilenme ve canlanma hissiyle dolmak bize kendimizi daha iyi hissettirir…
Antalya'nın bahar mevsimiyle uyanan doğası, yıllık gösterisini yeniden başlatıyor. Deniz, güneş ve kumullarıyla, şehrin doğal güzellikleri de nefes kesici. Bahar yavaş yavaş yüzünü göstermeye başladı. Sıcaklıklar artıyor, bitkiler tomurcuklanıyor kısacası şehir yeniden doğayla canlanıyor…
Şehirdeki parklar, bahçeler ve caddeler, rengârenk çiçeklerle dolmaya başladı. En güzel görüntülerden biri de Antalya'nın narenciye bahçeleridir. Portakal, mandalina ve limon ağaçlarının çiçekleri, turuncu ve beyaz renkleriyle adeta baharın gelişini kutluyor. Cadde boyunca yürürken bir anda duraksıyorsunuz, bu güzel koku da nereden geliyor diye bakıyorsunuz. Turunç çiçekleri güzel kokusuyla başınızı döndürüyor…
Doğusundan, batısına Torosların zirvelerinden aşağıya inen derelerin sesi, yemyeşil ormanların arasından yükseliyor. Dağlardaki şelaleler, bahar yağmurlarıyla birlikte daha da güzelleşiyor.
Küçük bir bilgi vermek isterim; dikmek ve filizlendirmek istediğiniz bitkiler için en uygun zaman. Bir an önce bahçenizi ve saksılarınızı hazırlayın. Yeniden renklenmek için Antalya da en uygun vakit…
Bahar aylarının coşkusunu iyi değerlendirmekte fayda var. Sizlere önerim gidip görmediğiniz keşfetmediğiniz yerlere gitmeniz. Henüz Likya yolunu keşfetmediyseniz, Beydağları Sahil Milli Parkı Göynük Kanyonuna gitmediyseniz, Selge Adam Kayaları’nın ihtişamını görmediyseniz, Termesos’u gezmediyseniz, mayıs ayının son dönemlerine doğru Geyik dağlarında geçmişin izlerine rastlamadıysanız, baharın gelişiyle bir an önce rotanızı oluşturup Antalya’yı tanımalısınız…
Hayatın devam ettiğini hatırlatan bu güzel mevsimde, doğayı daha yakından izlemek ve kendinizi yenilemek için fırsatları değerlendirmeyi unutmayınız…