Evet, 9 Ekim Cumartesi günü Antalya Gazeteciler Cemiyetimizin seçimlerini yaptık. Başkanlığa aday olmam için yoğun ilgi ve desteğin olmasına karşı bölücü ve ayrıştırıcı tavrını devam ettiren grup ve entrikacı isimlerin yarattığı tablodan dolayı aday olmadım, taraf olmadım ve tarafsız bir kimlikle genel kurula katıldım…

 

İlk kez ben ve arkadaşlarımın başlattığı ‘Özgür basın, güçlü cemiyet’ çıkışı çok tuttu. Birilerine esen kaynağı oldu ama en önemlisi başkan adaylarının propagandalarına girdi özgürlük…

 

Gelelim seçimlere…

 

İki adayla gidilen 18. Genel Kurul’da Divan Başkanvekili olarak önerildim ve genel kurulun yüksek desteğiyle divanda yer aldım. Öneren ve destek olan herkese çok teşekkür ederim. Ben de olması gerektiği gibi seçimlerin demokratik ve doğru yürümesi için elimden geleni yaptım…

 

Seçimde yarışan İdris Taş da Haşmet Öyken de seviyeli bir kampanya yürüttü. Ama istenmeyen çıkış ve davranışlar her iki tarafın destekçileri tarafından da yapıldı zaman zaman…

 

Bel altı vuruşlar, sağ-sol çıkışları, garip propagandalarla geçirilen kampanya sonrası seçimde bir tatsızlık olmadı. Bu sevindiren boyutu ama seçim sonrası görüyorum ki bir gruplaşma ve çatışma hali var ki sosyal medyaya kadar taştı…

 

Elbette her seçimin kazanan ve kaybeden tarafı olacak. Kazanan da kaybeden de bizim arkadaşlarımız. Kamplaşmaya gerek yok…

 

Sonra bir tarafı ve oy verenleri bir siyasi görüşe ve anlayışa destek olmak, diğer tarafı da sol ve özgürlükle tarif etmek mümkün değil. Ama sanıyorum bu algıyı yaratmaya çalışanlar var…

 

Kanımca en zor meslek grubuyuz, gazeteciler olarak. Küçük bir aileyiz ama kenetlenememiş bir aile. Ve ne acı ki aynı yönetimden çıkan iki aday bile seçim sürecinde ne kadar çok ayrıştı…

 

Şimdi Başkanlık bayrağı İdris Taş da. Genel kurul ona bu görevi verdi. Yönetimiyle birlikte işi zor. Ama yalnız değil. Eğer başta yarıştığı arkadaşı ve kendisine oy vermeyenleri yanına alırsa, onları dinler, yapıcı eleştirileri dikkate alırsa cemiyet büyür…

 

Üye olsun veya olmasın herkes bu ailenin bir parçası gibi görülmeli. Bir ve beraber olunmalı…

 

Dün devir teslime katıldık. Giderken iki çiçekle gittim. Biri görevi devreden Başkan’a diğeri devralana. 15 Yıl boyunca çok kez kavga ettiğim, tartıştığım ama yanında durmam gereken konularda yanında yer aldığım Mevlüt Yeni’ye başarılar diledim…

 

İdris Taş’a ise ‘Atatürk’ çiçeğiyle çok net bir mesaj verdim…

 

Atatürk ve Cumhuriyet ışığında basın ve ifade özgürlüğünü önceleyen bir yönetim anlayışında olmasını beklediğimi, bunun en yakın takipçisi olacağımı kaydettim…

 

Katılanların da şahitliğinde devir teslimi yaptık…

 

Hayırlı olsun…