Yolsuzlukla, yoklukla ve yasaklarla mücadele etmek amacıyla gelip de ülkeyi bu üç sorunsalla baş başa bırakmanın en acı örneğinin yaşandığı ülkemizde gündem saptırma hareketleri yine kadın üzerinden…

Kah bir imam ya da Diyanet yetkilisi kadına dair kabul edilemez cümleler kuruyor. Kah bir siyasi kadın bedeni üzerinden politik mesajlar veriyor…

Sokağı kasaba benzetip kadını et yapan da var, kadına ‘dar pantolon giyme’ diyen de…


Hepsi bilerek, isteyerek, müthiş bir zamanlama ile bu konulara giriyor…

Gülşen konusu da öyle…

Sözde ilahiyatçı biri namaz kılmayanların öldürülebileceğini paylaşırken, bir diğeri Atatürk’e ve devrimlere hakaret ederken, küfürler savururken, kadınları öldürenler, sapıklar ellerini kollarını sallarken bilmem kaç ay önce bir cümlesi cımbızlanan Gülşen, hapiste…


Çünkü yakıcı gündemden uzaklaşmak için bir hareket lazımdı. O da popüler birini hapse atmak…

Geçtiğimiz aylarda gazeteci Sedef Kabaş da hapse atılmıştı…

Yarın sırada bir başkası da olabilir…


Ama her ne hikmetse aylardır sosyal medyadan bir dizi yolsuzluk iddiasında bulunan Sedat Peker’in iddialarına dair bir soruşturma, gözaltı, tutuklama yok…


Cumhurbaşkanı’nın yakın çevresine kadar uzanan iddialara kulak tıkamak ülkemizin dünyadaki değerini düşürmeye, saygınlığını zedelemeye devam ediyor…

Hoş zaten basın ve ifade özgürlüğü yerlerde…


Yolsuzluk iddiaları zirvede…

Ekonomi tarihin en yüksek enflasyonuyla darmadağın…

Antidemokratik ortam yatırımcıyı korkutuyor…


Güven veren, istikrarlı adımlara her alanda muhtacız esasen…


Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nde hukukun üstünlüğünün bu derece zarar gördüğü başka dönemler var mıydı bilmiyorum ama şahit olduğumuz dönem en acı dönemlerden…


Sapıklar, tacizciler, soyguncular dışarda…

Yurtseverler, aydınlar, muhalifler türlü bahanelerle tutuklu ya da davalık…


Bu arada tartışılan yolsuzluk ve rüşvet iddiaları karşısında biz utanıyoruz ama utanması gerekenler sanırım rahat…


Ne diyelim çekin kirli ellerinizi kadınlardan ve ülkemizin geleceğinden…