Yok, bugün Antalya
Büyükşehir Belediyesi’nde yaratılan, kabartılan, köpürtülen krize
değinmeyeceğim. Buradan beslenen çevrelere daha fazla prim yaptırmaya gerek
yok. Olmaması gereken ve bir daha yaşanmamasını dilediğimiz durumu bırakalım
bir kenara asıl büyük krize gelelim…
2002’de Ankara
Üniversitesi’nde öğrenciyken, Pazarlama dersimiz için Hocamız İrfan Erdoğan
koordinasyonunda kamuoyu araştırması yapmıştık. Ankara’nın varoşlarında
seçmenin nabzını tuttuk ve anketlerden AKP çıktı. Çünkü halkımız mağduru seviyor. Çünkü ‘yoklukla, yoksulla, yasaklarla
mücadele’ vaatleri herkesi çekiyor…
Ama gelin görün ki 19 yıldır ne yasaklar bitti ne yokluk ne
yoksulluk. Demokrasi, özgürlük, hukukun
üstünlüğü ayaklar altına alındıkça alındı…
Adaletin ve hukukun yokluğundan olsa gerek kadına şiddet de
arttı, cinsel istismar, taciz de yükseldi…
Canımızın derdine
düştük hep birlikte. Özgürlük mücadelemizde önceliğimiz ‘Kadınlar öldürülmesin’
oldu…
Peki ya yokluk, yoksulluk…
Eskiden simit-çay
hesabı yapan iktidar, simit-çaya muhtaç etti desek yanlış olmaz. Açlık
sınırının altında ücretlerle çalışmak zorunda olan milyonlar büyüdü…
O düşük ücrete razı ama onu bile bulamayan milyonlar doğdu…
Kapanan kepenk,
iflaslar ise cabası…
Pandemi döneminden bahsetmiyorum. Pandemi öncesinde derinleşmiş bir ekonomik krizimiz vardı. Küresel
deyip gecikecek bir şey de değil. Tamamen yönetememek…
Üretimden vazgeçip girdileri ithalata dayalı üretimle
büyüyemedik tabii ki beklendiği gibi. Tarımı terk ettik. Hayvancılığa burun
kıvırdık…
Buğdaya, samana
muhtaç kaldık, kendi kendine yeten ülkemiz…
Şimdi eklenen pandemiyle kriz çığa dönüştü…
Ufak tefek adımlar,
tarıma destekler başladı ama yetmiyor. İklim krizi ve buna bağlı bir gıda krizi
kapıda…
Kontrollü, planlı bir üretim modeline geçmeliyiz. Atıl
arazilerimize işsizlere ekmek kapısı haline getirmek o kadar basit ki…
Komünist Başkan
yaptı, Ovacık’ta…
Amerika’yı
keşfetmedi…
Üretim modeli var
zaten…
O yaptıysa diğer belediye başkanları da yapabilir. Tarım
Müdürlükleri ile işbirliğiyle, bakanlık desteğiyle harikalar yaratılır…
Kadın, genç, işsiz herkes üretime dahil olur…
Hem karnı doyar hem cebi doyar…
Hem memleket doyar…
Ama nerede…
Birileri sırça köşklerde unuttu sokağı…
Esnaf perişan, emekli
perişan, iş insanı, sanatçısı perişan vs…
Her gruba özel destek
şart. Özellikle Antalya’da…
Bakın sektör temsilcileri anlatıyor. Duyan var mı?