Zengin Avrupa ülkeleri (İngiltere, Fransa, Belçika, İspanya, Portekiz, Hollanda) Afrikayı, Asyayı, Amerika kıtasını, Avustralyayı soyup soğana çevirerek, yağmalayarak, talan ederek şu an sahip oldukları servetleri, varlıkları elde etmişlerdi...İtalya ve Almanya sömürge edinme yarışına çok büyük bir gecikmeyle 20. yüzyılda atıldılar ve yukarıda adı geçen Avrupa ülkeleri kadar bu konuda başarılı olamadılar...Şu anda Çin ve Rusya Afrika'da sömürge ülke arayışında sınır tanımıyorlar...
Rusya'da 9. yüzyılda Türklerin akınları karşısında çok çaresiz, biçare bir ülkeyken sonraki bin yılda bir Anakonda yılanı gibi komşu ülkeleri yuta yuta bugünkü devasa büyüklüğüne ulaşmıştır...
Rusya İsveç'ten, Osmanlı'dan toprak elde etmiştir...1914 Rusya haritasında Polonya, Finlandiya, Ukrayna, Kafkasya, Orta Asya ve Doğu Anadolu'nun Rus işgalinde olduğu görülebilir... 
Komşu ülkeleri Anaconda denilen yılan gibi yutarak büyüyen Rusya İran, Çin, Suriye, Kuzey Kore, Belarus gibi müttefiklerinin de desteğiyle yeni avlar, yeni kurban ülkeler peşindedir...

Özellikle 19. yüzyılda üç ülke gezegeni paylaşma konusunda kapışmışlardı...

1805 Trafalgar ve 1815'te Waterloo'da İngiltere Fransa'yı ikinci lige düşürdü...1814'te Washington'u yakan İngiliz ordusuydu...1760-1820 arasında 60 yıl Kral olarak kalan 3. George delirmişti ancak zaten İngiltere'yi Kral değil çok zeki, çok iyi eğitimli, deha boyutlarında aydınlar, siyasiler, komutanlar, bilim insanları, danışmanlar yönetmekteydi...3. George'un deliliği bile üzerinde güneş batmayan imparatorluğa zarar verememekteydi...Bakınız: The Madness of George III (Alan Bennett; 1991)



Burada bir parantez açıp bir not düşmem gerekiyor...Mehmet Münir Ertegün, Tevfik Rüştü Aras, Hüsrev Gerede, Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet  gibi iyi yetişmiş aydınlar Atatürk ve İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde Türkiye Cumhuriyeti'ne üstün hizmetleriyle çok önemli katkılar sağlamışlardır...
1853-1856 Kırım Savaşı'nda İngiltere, Fransa ve Osmanlı Akdenize inmemesi için Rusya ile savaştı...Savaştan Rusya yenik çıktı...

Kırım Savaşı sürerken (1853-1856) Rus Çarı 1. Nicholas'nın aklını kaçırarak  eksi 30 derecenin altındaki bir kış günü yazlık gömlekle sokağa çıkarak zatürreye yakalanarak akciğerleri iflas ettiğinden öldüğü (Mart 1855'te) çok yaygın bir iddiadır...

Ancak 1877-1878 savaşında Osmanlı ordusu Rus ordusu karşısında çok ağır bir yenilgi aldı...İngiltere bugünkü İstanbul Yeşilköy Atatürk Havaalanı arazisine giren,  Ayasofya'yı kilise haline getirmeye kararlı Rus ordusunun İstanbul ve geri kalan tüm Osmanlı topraklarını işgal etmesinin Afrikadaki, Hindistan dahil Asyadaki İngiliz sömürgelerini, hatta İngiliz egemenliğindeki Avustralya'yı bile tehdit edeceğini bildiğinden Rus ordusunu savaşla tehdit ederek İstanbul'dan çıkardı ya da tam doğru deyimle çıkarmayı başardı...

Osmanlı da bunun karşılığında İngiltere'ye Kıbrıs'ı verdi...Ruslar 1877-1878 savaşında Osmanlı'dan elde ettikleri toprakların çok büyük kısmını Almanya ve İngiltere'nin savaş tehditleri üzerine Berlin konferansında Osmanlıya geri verdiler...Osmanlı bu kez İngiltere ve Almanya'nın destek vermesiyle savaş cephelerinde kaybettiği toprakları barış masasında geri almıştı...

1870-1871 Fransa Prusya Almanyası savaşında Almanya yenilmesi çok zor bir ordu kurduğunu tüm dünyaya kanıtlamış ve Rusya'yı da korkutmuştu...Rusya Alman ordusuyla çatışmaya girmekten kaçınmak istiyordu...

Ancak Rusların Hasta Adam, yoğun bakımdaki adam adını taktığı Osmanlı'nın topraklarının paylaşılma zamanı çok yakındı, çok yaklaşmıştı...

Komadaki hasta adamı öldürmesi için İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve Ruslar kiralık katiller tuttular...

Osmanlı topraklarında bulundukları bölgelerde nüfus çoğunluğuna sahip Rumlar, Araplar ve Ermeniler bu amaçla kullanıldı...

Burada yine bir parantez açmam gerekiyor: 
Atatürk Türkiye'nin dört bir yanında dolaşırken her biri birer saray ya da saray yavrusu, şahane, harika, harika ötesi konaklar, köşkler, evler görmüştü...İstanbul'da, İzmir'de, Mersin'de...Bu evlerin sahiplerini sormuştur...Aldığı cevap şöyleydi..."Sahibi Rumdur, sahibi Ermenidir, Sahibi İngilizdir, sahibi Almandır, sahibi Yahudidir, sahibi GayriMüslimdir..."

1904-1905 savaşında Kore'yi fethetmek isteyen Ruslar Japon ordusu karşısında ağır bir yenilgi aldı...
Rus Çarı 2. Alexander 1881'de, Rus Başbakanı Stolypin 1911'de suikast sonucu öldürülmesine rağmen Rus Çarı 2. Nicholas 1914 yazında bir Sırp suikastçi tarafından öldürülen Avusturya Macaristan Veliahtı Franz Ferdinand'ın intikamını almak için Sırp halkını en ağır şekilde cezalandırmak isteyen Avusturya Macaristan'ın bu kararına karşı çıkarak Rus ordusunu seferber etme hatasını işledi...

Bunun üzerine, Almanya Avusturya Macaristan'ın tarafını tutarak Rusya'ya savaş açacak ve böylece Birinci Dünya Savaşı patlayacaktı...

Almanlar Roma İmparatorluğu döneminde de savaşçılıklarıyla çok sayıda Roma lejyonunu Alman ormanlarına gömmüşlerdi...
14. yüzyılda veba salgını ortaya çıkınca her dört insandan biri erken öldü...İnsanların yok ettiği ormanlar yeniden ortaya çıktı ; insan nüfusu azalınca...

Birinci Dünya Savaşı, İspanyol Gribi ve Rus iç savaşı birleşince bu üç olay 1914-1923 arasında yüz milyondan fazla insanı öldürdü...

Atatürk ve Kafka İspanyol Gribi'ni çok zor atlatan insanlardan birkaçıydı...

Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya dünyanın her yanında derin faaliyetler gösterdi...

1-Hindistan'da İngilizler aleyhinde ayaklanma çıkarmak isteyenleri Almanya destekledi...

2-ABD'nde Almanya çeşitli sabotaj ve terör eylemleri düzenledi...Bu konuda 2. Dünya Savaşı'nda Hitler'in Ankara büyükelçisi olarak görev yapan Franz von Papen büyük roller oynadı...

3-Rus Komünistleri (Lenin ve arkadaşlarını) İsviçre'den bir trenle Saint Petersburg'a taşıyan Almanya'ydı...Lenin 1917-1923 Rus iç savaşında tam kontrolü sağlayarak Rusya'yı ele geçirdi...İç savaşta 10 milyon insan öldürüldü...

4-İki Alman savaş gemisi Osmanlı bayrağı çekerek Rusya'nın Karadeniz sahillerini bombalayınca Osmanlı Birinci Dünya Savaşı'na katılmak zorunda kaldı...

5-Meksika'da Almanlar ABD aleyhine faaliyetler yürütecek bir hükümet kurmak için çalıştı...

6-İrlanda'daki İngiltere karşıtlarına Almanya İngilizleri öldürsünler amacıyla silah, bomba, cephane, mühimmat yolladı...
Antalya büyüklüğünde bir ülke dünyaya gıda satmakla ünlüdür!
1996 ve 1997'de İsrailli politikacı Shimon Peres (29 Ocak 2009'da Başbakan Erdoğan İsviçre Davos'ta Peres'e ünlü "One Minute!" itirazını yapmıştı) gazeteci Robert Littell'e şunları söyledi(For the Future of Israel ; Shimon Peres'le nehir söyleşi adlı kitap) : 

"Sovyetler Birliği'nin su kaynakları sınırsızdı...Uçsuz bucaksız bir ülkedir...Don, Dinyeper, Volga gibi oniki tanesi dünyanın en büyük nehirleri arasında sayılan yüz  bin gölü vardı...Yine de bu ülke gıda kıtlığı yaşayabiliyor...Minicik ülke İsrail yurt dışına gıda satabilecek düzeyde bir tarım ve hayvancılık sektörüne sahip oldu...Sovyetler Birliği'nin İsrail'den inek satın aldığını biliyor musunuz? Komünist Partisi'nin propaganda makinesi uzun yıllar Rus halkını Amerikalıların, Fransızların, İngilizlerin yoksulluk, açlık, sefalet ve gıda kıtlığı içinde yaşadığı yalanıyla uyutmuştu...Brejnev Sovyetler Birliği'ni yönettiği son on yılda çok hasta olmasına rağmen Kremlin bürokratları Brejnev'in koltuğunu korumasının kendilerinin çıkarına olduğuna karar verdiler ve Brejnev'in çok hasta olmasına rağmen iktidarda kalmasına izin ve onay verdiler!" 

DAVOS'TA 2009'DA NE OLMUŞTU?
Moderatör David Ignatius: Evet gerçekten de çok ateşli bir konuşmaydı...
Erdoğan: One minute, one minute, one minute... Olmaz!... One minute! (Alkışlar)
Moderatör David Ignatius: Peki Sayın Başbakan, size de söz veriyorum ama lütfen hakikaten bir dakika sürsün.
Erdoğan: Sayın Peres benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor. Biliyorum ki sesinin bu kadar çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar yüksek çıkmayacak, bunu da böyle bilesin. Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz! Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum. Ülkenizde başbakanlık yapmış olan iki kişinin bana önemli lafları vardır: "Tankların üzerinde Filistin'e girdiğim zaman kendimi bir başka mutlu addediyorum" diyen başbakanlarınız vardır. "Tankların üzerine çıkıp da Filistin'e girdiğim zaman kendimi mutlu addediyorum" diyen başbakanlarınız olmuştur ve bana sayılar veriyorsunuz. İsim de veririm, merak edenleriniz vardır belki. Şu zulme alkış tutanları da ayrıca kınıyorum. Çünkü bu çocukları öldürenleri, bu insanları öldürenleri kalkıp da alkışlamak, öyle zannediyorum ki o da ayrı bir insanlık suçudur. Bakınız burada bir gerçeği bir kenara atamayız. Ben şurada çok not aldım ama bu notların hepsini cevaplayacak fırsatım yok. Fakat ben buradan sadece size iki söz söyleyeceğim. Bir...
Moderatör David Ignatius: Sayın Başbakan... Sayın Başbakan... Tartışmayı... Tartışmayı yeniden başlatamayız.
Erdoğan: Excuse me, excuse me, bir, Tevrat... excuse me, bir... Sözümü kesmeyin!... Bir: Tevrat altıncı maddesinde der ki "Öldürmeyeceksin!" (Yahudi inancının en kutsal metinlerinden biri olan On Emir'in 6. maddesini kastediyor) Burada öldürme var. İki: bakın bu da çok enteresan, Gilard Azamonih "İsrail barbarlığı zalimliğin de çok ötesinde bir şey". Bir yahudi. Bunun yanında İsrail ordusunda askerlik görevini yapan Oxford Üniversitesi uluslararası ilişkiler profesörü Avi Şalom, İngiliz gazetesi Guardian’da şunu söylüyor, haydut devlet vasfını kazandığını belirtiyor.
Moderatör David Ignatius: Sayın Başbakan... Sayın Başbakan... Ev sahibimiz (Forum'un kurucusu Klaus Schwab) teşekkür konuşması yapacaktı... Sayın Başbakan... Çok teşekkürler ama...
Erdoğan: Sana da çok teşekkür ediyorum. Sana da çok teşekkür ediyorum. Benim için de, benim için de bundan böyle, bundan böyle, Davos bitmiştir. Daha Davos'a gelmem! Bunu da böyle bilesin! (Ignatius'a) Siz konuşturmuyorsunuz! (Peres'i gösteriyor) 25 dakika konuştu, (kendini gösteriyor) 12 dakika konuşturuyorsunuz! Olmaz!

KİTAP

Büyük Oyun – Orta Asya’da Gizli Savaş

“Şimdi Büyük Oyun’u oynamaya en Kuzey’e gideceğim…”

Rudyard Kipling, Kim, 1901

Tüm 19. yüzyıl boyunca dünyanın iki büyük gücü, Britanya İmparatorluğu ile Rusya arasında Orta Asya’nın ıssız geçitlerinde, çöllerinde, doruklarından kar ve buz hiç eksik olmayan yüksek dağlarında gizli bir savaş sürmüştü. Dev Asya kıtasındaki nüfuz alanlarını genişletmek ve ellerindekileri korumak amacıyla hareket eden iki imparatorluktan Rusya, bir yandan Kafkasya ve Orta Asya’daki topraklarını genişletirken, diğer yandan da Britanya İmparatorluğu’nun en büyük sömürgesi olan, “alt-kıta” Hindistan’a giden yollara ve geçitlere hâkim olma yarışında adım adım ilerlemeye çalışıyordu. Britanya ise Afganistan, Özbekistan, İran ve Kafkasya gibi pek çok coğrafyada Rusya’yı stratejik olarak “çevrelemeye” gayret ediyor; bölge, yerel hanların kalelerine varıncaya dek, iki tarafın temsilcileri arasında amansız bir mücadeleye sahne oluyordu.Bu gizli savaşın aktörleri tarafından söz konusu mücadeleye konan “Büyük Oyun” adı, ünlü yazar Rudyard Kipling tarafından Kim adlı romanında ölümsüzleştirilmişti.

Peter Hopkirk’ün artık klasikleşmiş kitabı Büyük Oyun. Orta Asya’da Gizli Savaş, bu mücadeleyi Britanya ve Rusya tarafındaki genç subayların ve görevlilerin soluk kesici maceraları üzerinden anlatıyor:

Kılık değiştirip derviş veya at tüccarı kılığına girenler, gizli geçitlerin haritasını çıkarmak için hayatlarını tehlikeye atanlar, astığı astık güçlü hanların karşısında pazarlık masasına oturanlar…Elinizden bırakamadan okuyacağınız bu kitap, günümüzün “Büyük Oyun”ları hakkında da çok şeyler düşündürecek…

Peter Hopkirk (1930-2014), İngiliz gazeteci, yazar, tarihçi. The Times’ta yirmi yıla yakın muhabirlik yaptı; bunun beş yılında baş muhabir, sonra da Ortadoğu ve Uzakdoğu uzmanı olarak çalıştı.

Kitaplarında anlattığı ülkelerde yıllarca yolculuk yaptı. Eserlerinden bazıları: Foreign Devils on the Silk Road: The Search for the Lost Cities and Treasures of Chinese Central Asia (1980); Trespassers on the Roof of the World: The Race for Lhasa (1982); Quest for Kim: in Search of Kipling’s Great Game (1996)The Great Game on Secret Service in High Asia