Geçtiğimiz hafta Covid-19 Pandemisinin yükselişe geçtiği günlerde, CB’nın millete bir müjdesi olduğu, ancak bunun 21.08.2020 Cuma günü yapılacak bir Basın toplantısı ile açıklanacağı haberinin duyulması üzerine, böyle bir uygulamaya ilk kez tanık olan toplumun heyecanlı bir merak içinde o günün gelmesini sabırsızlıkla beklerken, doğal olarak devletten beklentisi olan değişik kesimlerin de bu müjdenin kendi beklentileri doğrultusunda olacağı umuduna kapıldıkları ve bunların yazılı basına da yansıdığı görülmüştür.


Toplumun Beklentisi


Bu “müjde” teranesinin ne olduğuna geçmeden önce, kimi siyasal partiler ile STÖ üyelerinin tahminlerine kısaca değinmek, toplumun beklentilerini öğrenmek açısından yararlı olacaktır: 

- Seyit TORUN, CHP Gn. Bşk. Yrd. – CB’nın istifa etmesi,                                                                          


- Aytun ÇIRAY, İYİ Parti Mv. - Covid-19 aşısının bulunması, asgari ücretin iki katına çıkarılması,               


- Ömer Faruk YAZICI, SP. Gn. Bşk. Yrd.- Güçlü bir Türkiye için hak ve adaletin tesis edilmesi,                 


- Selçuk ÖZDAĞ, Gelecek Partisi Gn. Bşk. Yrd. - Şeffaf ve demokratik Türkiye’nin inşa edilmesi,              


- Erkan BAŞ, TİP Gn. Bşk. – CB’nın istifa etmesi,                                                                                       


 - Önder İŞLEYEN, Sol Parti Bşkl. Krl. Üyesi – CB’nın görevi bırakıp gitmesi,                                              


- Mehmet DURAKOĞLU, İst. Baro Bşk. – Bağımsız yargı için üzerindeki gölgenin kaldırılması,                 


- Erinç SAĞKAN, Ank. Barosu Bşk. – HSK yapısının ve Yargının bağımsız duruma getirilmesi,                 


- Arzu ÇERKEZOĞLU, DİSK. Gn. Bşk. – İşçi hakları korunup, asgari ücretten vergi alınmaması,              


- Ergün ATALAY, TÜRK İŞ Gn. Bşk. – Ülke yararına milletin olan her şeyin kabul edilmesi,                        


- Canan GÜLLÜ, TKDF. Bşk. – İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için talimat verilmesi,                       


- Feray Aytekin DOĞAN, Eğt. Sen Gn. Bşk. – Eğitim sorunları giderilerek eşitliğin sağlanması olduğunu, nedenleri ile birlikte açıklamışlardır. (Bkz. Müjdemi İsterim, 21.08.2020 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, S.1-9)


Her ne kadar bunların daha çok karşıt/muhalif çevrelerin beklentileri olduğu için bir anlamı da bulunmadığı ileri sürülse bile bu savların; toplumu güdülmesi gereken bir koyun sürüsü gibi yönetmek isteyen çağ dışı kalmış kabile devletlerine özgü olması nedeniyle bugün, insanı kutsal sayılan hak ve özgürlüklere sahip onurlu bireyler olarak tanımlayan demokratik devlet anlayışında, safsatadan başka bir değeri kalmadığı için üzerinde durmaya gerek görmüyoruz. 


Müjde Dedikleri…


Beklenen gün ve saat gelince, Partili CB kürsüye çıkıp Fatih sondaj gemisinden naklen yapılan canlı yayın eşliğinde, bütün bir toplumun soluğunu tutarak beklediği müjdesini açıklamıştır. Buna göre Fatih Sondaj Gemisi'nin Karadeniz'de 320 Milyar m3 (metreküp) doğalgaz rezervi keşfettiğini (!) ve bunun Türkiye’nin 7-8 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayacak en büyük keşif olduğunu (?) ve dağıtıma başlanması için uzmanlar 4-5 yıl demişler ama, bunu 2023 yılına yetiştirmeleri için talimat (!) verdiğini de muştuladıktan sonra, "Her arayan bulamaz ama, bulanlar daima arayanlardır. Arayanlar da mutlaka bulur" şeklindeki sözleri de ‘Arayanlar Mevla’sını da bulur belasını da’ özdeyişini anımsatmıştır bize, her nedense…                            


Biz de bu müjdeyi alınca, "Yaşasın, aradığımızı bulduk!" diyerek, sevinçten ayaklarımız yerden kesildi ve Elhak onca zaman beklediğimize de değdi doğrusu... 


Öyle ya, 18 Yıldan beri akıl ve hukuk dışı keyfi uygulamaları ile ülkemizi yangın yerine çeviren AKP iktidarı ve onun yüksek okul diploması olmadan Cumhurbaşkanı olan liderinden demokratik yollarla kurtulmanın umarını/çaresini fellik mellik ararken, arayanların - Allah'ın izniyle- aradıklarını bulacağını en yetkili ağızdan öğrenince, biz de aradığımızı mutlak bulacağımıza ikna olduk inandık!  Bundan daha büyük bir müjde, ancak 'istifa ettiğini açıklaması' olabilirdi ki o da olmadı, olamazdı da bence.


Çünkü kişinin kendi kusurunu bilmesi; ancak çağdaş demokratik ülkelerde rastlanan, saygın ve erdemli yöneticilere özgü bir davranış olduğu için bedevi Arap kültürünü İslam dini olarak benimsemiş olan ve bunu bütün bir topluma dayatan tutucu bir politikacının bu erdemi göstermesini beklemek abes olurdu ve ne yazık ki öyle de oldu, umudumuzu pekiştirmiş olsak da ülkemiz adına bir avuç hüzün kaldı geriye…


Kim Söyleyebilir?


Öte yandan, bulunan doğalgaz rezervinin 66.000.000.000.$ (Altmış Altı Milyar Dolar) olduğu söylenen parasal değerine sevinebilirdik ama, bunun da ‘Kendin Çıkar Kendin Sat’ modeli (!) ile yabancı bir şirkete Otuz yıllığına, güvencesi/garantisi de devletin kesesinden (yurttaşın cebinden) verilerek satılmayacağını -yüzlerce örneği orta yerde dururken- kim söyleyebilir ki? 


Kaldı ki bulunan ve henüz kesin oylumu, kapasitesi de belirlenmeden açıklanan rezervin, gün ışığına çıkarılıp satışı yapılabilmesi için yeni kuyular açılıp deniz üstünde düzlem/platform kurularak gerekli teknik araç ve gereçlerle donatılması için Koronavirüs bulaşının tavan yaptığı, ekonominin de dibe vurduğu günlerde 3-5 Milyon Dolar ek harcama yapılması gerektiğinin uzmanlarca dile getirilmesi de “Dağ fare doğurdu” dememize neden olmuştur. 


Tez Zamanda Anlaşılacak


Bütün bu sorunlar ve daha çoğunun, bilimsel akılcılığa dayalı gerçekçi uygulamalarla giderilmesi beklenirken; siyasal getiri sağlamak için kalkıp da can ve geçim derdi arasında sıkışan toplumla alay eder gibi doğalgaz bulduğunu ve  66’ya bağladığını söyleyerek, milleti aldatmanın, nasıl bir müjde ve ne büyük bir aymazlık olduğu tez zamanda anlaşılacaktır elbet.


Sonuç olarak, Covid-19 Pandemisi ile ekonomik krizinin yarattığı açmazların tüm ağırlığı ile yaşandığı şu günlerde, gerçek gündemi değiştirmekten başka bir amacı olmadığı anlaşılan müjde teranesini artık bir yana bırakıp ayaklarımızı yere basarak; dünyayı ve ülkemizi bir karabasan gibi saran somut olgulara yüzümüzü çevirip, alanında uzman bilim adamlarının sesine kulak verip, yakıcı gerçeklerle yüzleşerek direnmekten başka bir seçenek kalmamıştır. 


Bu bağlamda, Halk Sağlığı ve Sağlık Hukuku uzmanı Prof. Dr. Ahmet SALTIK'IN sitesinde paylaştığı Biyofizik uzmanı (E) Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR'IN "Çevre Felaketi Yaşıyoruz" başlıklı yazısı ile sayın SALTIK'IN bu yazıya değerli katkılarını içeren "Çevresel Yıkım, Masum Kurbanlar ve İktidarın Sorumluluğu" başlıklı çarpıcı gerçekleri gözler önüne seren Bilimsel akılcılığa dayalı uyarıcı - eleştirel yazılarının mutlak okunmasını dilerken; elde kalan umudu da tüketmemek için daha çok evde kalın, daha çok sağlıcakla kalın ve daha çok umutla kalın!