Değerli
okurlar, bugün uzun bir aradan sonra güncel konulara ilişkin düşüncelerimi sizlerle
paylaşmak için yeniden birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyduğumu belirtmek
isterim.
Geçen
zaman içinde yaşanan akıl almaz uygulamalar nedeniyle ülkemizin içine düştüğü
açmazların, bu kararı almamın başat nedeni olduğunu söylemeye gerek var mı bilmiyorum.
Ancak siyasal iktidarın bilerek yaptığı haksız uygulamalar karşısında hiç
kimsenin sessiz ve edilgen kalmak gibi bir lüksü olmadığını biliyor, bunu her
ortamda dile getiriyordum zaten. Bundan sonra da elimden geldiğince bunun için
çalışacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın!
Hangisi Doğru?
Son günlerde ülkemizde yaşanan
garabetlerin bir örneğine geçen gün bir TV izlencesinde tanık olunca, şaşkınlıktan
ne diyeceğimi bilemedim doğrusu…
Öyle
ki CNN Türk kanalında Hakan ÇELİK’in Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı
operasyonlarına ilişkin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı
İlnur ÇEVİK, “Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı
ve Afrin operasyonları Rusya’nın desteği sayesinde yapılmıştır. Rusya hava sahasını açmasaydı, bırakın El Bab’a,
Afrin’e girmeyi; İnsansız Hava Aracı bile kaldıramazdık” dedikten sonra;
Türkiye pastadan büyük payı alacak mı şeklindeki bir soru üzerine de aynen “Tabii. Suriye’de biz daha güçlüyüz. Her
şeyimizle oradayız. Mehmetciğimiz bizi Suriye’ye güçlü bir şekilde sokarak
geleceğimizi kurtardı. Allah razı olsun şehitlerimiz ve gazilerimizden! Ama
bakın Elli küsur şehit var. Eğer biz o şehitleri vermeseydik, Afrin’e
girmeseydik, PKK’nın oradaki varlığı belki ileride bize Bin şehide mal
olacaktı. Onların kendilerini feda etmeleri, belki Bin kişiyi belki daha fazlasını
kurtardı. Ben çok gururluyum” diyerek sözlerini sürdürmüştür.
Şimdi bu savruk sözlerinin hangisine inanalım;
TSK’nin Suriye’deki askeri başarısının Rusya’nın desteği sayesinde olduğuna mı,
yoksa sözü eveleyip gevelemeden aziz şehitlerimizin canı ve kanı pahasına
olduğuna mı? Hiç değilse şehitlerimizin sayısını bozuk para gibi küsurla ifade
etmekten kaçınıp, biraz duyarlı davransaydı da yüreğimizdeki yarayı daha fazla
deşmeseydi bari!
Ergenekon Kumpasında Olduğu
Gibi…
Sonuç olarak, Başdanışmanın kendi içinde
çelişen, yaşanan gerçeklerle de
örtüşmeyen açıklamalarını emekli bir asker olarak içimize sindiremeyip, üzüntü
ve esefle karşıladığımızı belirtmek isteriz.
Her ne kadar böyle birinin bu şekilde konuşması kimilerince hoş görülse
bile, Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun savaş alanındaki başarılarının askerlikle
bir ilgisi olmayan, hatta çürüğe ayrıldığı için askerlik bile yapmayan
kişilerce uluorta değerlendirilmesinin,
tıpkı daha önce Ergenekon Kumpasında olduğu gibi kendi orunlarına gölge
düşürmekten başka bir sonuç sağlamayacağına da inanıyoruz. Ne diyelim, böyle Baş Danışmanlardan Tanrı
Türk ulusunu korusun!
Ertan URUNGA, Emekli Askeri
Yargıç KONUK YAZAR - KÜRSÜ
BAŞ DANIŞMANIN GURURU
Değerli
okurlar, bugün uzun bir aradan sonra güncel konulara ilişkin düşüncelerimi sizlerle
paylaşmak için yeniden birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyduğumu belirtmek
isterim.
Geçen
zaman içinde yaşanan akıl almaz uygulamalar nedeniyle ülkemizin içine düştüğü
açmazların, bu kararı almamın başat nedeni olduğunu söylemeye gerek var mı bilmiyorum.
Ancak siyasal iktidarın bilerek yaptığı haksız uygulamalar karşısında hiç
kimsenin sessiz ve edilgen kalmak gibi bir lüksü olmadığını biliyor, bunu her
ortamda dile getiriyordum zaten. Bundan sonra da elimden geldiğince bunun için
çalışacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın!
Hangisi Doğru?
Son günlerde ülkemizde yaşanan
garabetlerin bir örneğine geçen gün bir TV izlencesinde tanık olunca, şaşkınlıktan
ne diyeceğimi bilemedim doğrusu…
Öyle
ki CNN Türk kanalında Hakan ÇELİK’in Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı
operasyonlarına ilişkin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı
İlnur ÇEVİK, “Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı
ve Afrin operasyonları Rusya’nın desteği sayesinde yapılmıştır. Rusya hava sahasını açmasaydı, bırakın El Bab’a,
Afrin’e girmeyi; İnsansız Hava Aracı bile kaldıramazdık” dedikten sonra;
Türkiye pastadan büyük payı alacak mı şeklindeki bir soru üzerine de aynen “Tabii. Suriye’de biz daha güçlüyüz. Her
şeyimizle oradayız. Mehmetciğimiz bizi Suriye’ye güçlü bir şekilde sokarak
geleceğimizi kurtardı. Allah razı olsun şehitlerimiz ve gazilerimizden! Ama
bakın Elli küsur şehit var. Eğer biz o şehitleri vermeseydik, Afrin’e
girmeseydik, PKK’nın oradaki varlığı belki ileride bize Bin şehide mal
olacaktı. Onların kendilerini feda etmeleri, belki Bin kişiyi belki daha fazlasını
kurtardı. Ben çok gururluyum” diyerek sözlerini sürdürmüştür.
Şimdi bu savruk sözlerinin hangisine inanalım;
TSK’nin Suriye’deki askeri başarısının Rusya’nın desteği sayesinde olduğuna mı,
yoksa sözü eveleyip gevelemeden aziz şehitlerimizin canı ve kanı pahasına
olduğuna mı? Hiç değilse şehitlerimizin sayısını bozuk para gibi küsurla ifade
etmekten kaçınıp, biraz duyarlı davransaydı da yüreğimizdeki yarayı daha fazla
deşmeseydi bari!
Ergenekon Kumpasında Olduğu
Gibi…
Sonuç olarak, Başdanışmanın kendi içinde
çelişen, yaşanan gerçeklerle de
örtüşmeyen açıklamalarını emekli bir asker olarak içimize sindiremeyip, üzüntü
ve esefle karşıladığımızı belirtmek isteriz.
Her ne kadar böyle birinin bu şekilde konuşması kimilerince hoş görülse
bile, Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun savaş alanındaki başarılarının askerlikle
bir ilgisi olmayan, hatta çürüğe ayrıldığı için askerlik bile yapmayan
kişilerce uluorta değerlendirilmesinin,
tıpkı daha önce Ergenekon Kumpasında olduğu gibi kendi orunlarına gölge
düşürmekten başka bir sonuç sağlamayacağına da inanıyoruz. Ne diyelim, böyle Baş Danışmanlardan Tanrı
Türk ulusunu korusun!