Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasının ardından ilk yazımı
kaleme alırken, içinden geçtiğimiz ekonomik çıkmazda gördüklerimi de yazmıştım.
Herkesin karınca kararınca çocuklarını
okula hazırlamaya çalıştığını ama eksiklikleri olan, ihtiyaçları
tamamlayamayanların da olduğunu kaydetmiştim…
Evet, İsmail Devrim de çocuğunun ihtiyacını tamamlayamamış
ve o nedenle intihar etmişti. Oğluna
okul pantolonu alamamış, bunu dert edinmişti. Hatta eşi Hafize Hanım’ın
anlattıklarına göre ‘Ben size
bakamayacaksam niye yaşıyorum ki? Çocuklarıma
bakamıyorsam niye yaşıyorum. Ölseydim bundan iyiydi’ demişti…
Ve o gece ailesini uyutup, kendisini asmıştı…
Bu acı olay hepimizin
yüreğini yaktı. Ama birileri acı gerçeği saptırmaya çalıştı. Ölen Devrim’in
arkasından çeşitli makamlardan açıklamalar geldi. İntihar nedeninin başka
olduğu kaydedildi. Açıklamalar gelmeye de devam ediyor…
Koca koca makam sahipleri ‘pantolondan değil’ diyor…
İş kazası sonrası
çalışamamasına bağladılar durumu…
‘Psikolojik’ dediler…
Ve tabii haberleri de
‘muhaliflerin işi’ şeklinde yorumladılar…
Keşke gerçek sebep
‘ekonomik’ olmasa da konu kolayca kapansa. Ama değil. Maalesef ki ekonomik.
Alım gücü düşen toplumumuzda artık en basit harcamalar bile lüks. Kaldı ki bir
devlet okulunda okuyan öğrencilerin en ucuz okul hazırlığı bile bir asgari
ücret neredeyse. Hele işin içine servis ve yemek girdiğinde gerisini siz
düşünün…
İşte tamamen ekonomik
sebeplerden kaynaklı üzüntüyle yaşamına son veren baba Devrim için hepimiz
kahrolurken aslında değişen sistem ve sonuçlarını da düşündüm şöyle…
Eskiden tek tip kıyafet vardı. Devlet okulları bize yeterdi.
Özel ders, dershane, etüt merkezi vs çok fazla ihtiyaç değildi…
Şimdi değişen eğitim
sistemi, artan sınavlar, herkesi özel okullara ya da özel ders aldırmaya itti…
Üstüne bir de alım gücü düşerken artan masraflar eklendi…
Tabii herkes saraylarda yaşamıyor. Yurtdışında okuyamıyor…
Gerçekler acıtır ama
memleketimizde mahalle okulunda okumak bile lüks hale geldi…
Yaşanan ve yaşanması
muhtemel acıları kaşımayın. Yanan yürekleri daha fazla üzmeyin…
Gelin bence susun…
Susalım…
Neden bu hale geldiğimizin, nasıl dayanışma ruhundan
koptuğumuzun, komşumuza el uzatamadığımızın, vatandaşımızı bu hale
düşürdüğümüzün özeleştirisini yapalım…
Bir de rakamlarda büyüyen ekonomimizi lütfen bir zahmet
reelde de büyütün. Zira biz büyümeyi göremiyoruz…
Işıklar içinde uyu İsmail Devrim…
Bu son olsun…