Dün açıklanan olası takvime göre Anayasa referandumu 2 ya da 9 Nisan’da gerçekleşecek. Tarih öne çekilse de ileri alınsa da bir referandum kapıda…

Peki OHAL’de nedir bu acele…

Ne gerek vardı da terör ve güvenlik gibi halledilmesi gereken çok önemli meseleler dururken, bir sistem ve rejim değişikliğine gidiyoruz…

Parlamenter sistemin, Cumhuriyet’in suyu mu çıktı?

Bugün ülkeyi yöneten 15 yıllık AKP iktidarı hangi sorunu çözmek istedi de rejime takıldı, sisteme takıldı?

Yaklaşık 1 asırlık bir düzeni yerle bir eden bu değişikliğin alelacele getirilmesi, çıkarılması için adete dayatma yapılması neden?

Herkesin ve hepimizin sorgulaması gereken en temel sorulardan sadece birkaçı…

Şimdi gelelim Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde meclisin yetkilerini daraltan ama AKP’li ve MHP’li milletvekillerinin çoğunlukla kabul ettiği Anayasa değişikliklerine…

Konuyu kişiler üzerinden değerlendirmek doğru değil…

Çünkü kimin Cumhurbaşkanı olacağını bilmiyoruz…

Bilsek de kimse ölümsüz değil. Çok doğru, dürüst, kabul edilebilir, kucaklayıcı, engin bilgi ve birikimi olan biri de olabilir, olmayabilir de…

Devlet idaresi şansa bırakılmayacak kadar önemlidir…

O zaman gelin irdeleyelim bazı değişiklikleri…

İstenen düzenlemeyle neredeyse tüm yetkiler cumhurbaşkanında toplanıyor…

Cumhurbaşkanına meclisi fesh etme yetkisi verilecek…

Cumhurbaşkanının siyasi parti genel başkanı olmasının önü açılacak…

Bütçeyi cumhurbaşkanının hazırlaması, meclis onaylamazsa geçen yılın bütçesi üzerinden devam edilmesi sağlanacak…

Geniş tanımlanan kararnameler ile kanunların alanı daraltılacak…

Ve Cumhurbaşkanının kararnamelerle ülkeyi istediği gibi yönetmesinin önü açılacak…

Yargı bağımsızlığı kalmayacak…

Milli egemenliğin vücut bulduğu meclisin yetkisi olabildiğince azalacak…

Hatta her şey tek kişinin iki dudağı arasında olacak…

Ben bu olası referandumda getirilmek istenen bu değişikliklere HAYIR diyorum…

Bir ülkenin geleceği bir kişinin eline teslim edilemez…

Edilmemeli de…