Ulus olarak çok acılı bir süreçten geçiyoruz.

Bölücü terör evlatlarımızı acımasızca katlediyor.

Şehitlerin acısı yüreklerimizi dağlıyor..

Herkes üzgün, herkes huzursuz, herkes kızgın..

Gerçek olan şu ki terörün kökünün kazınacağı konusunda kimse umutlu değil.

En büyük dileğimiz bu kara günlerin sona ermesi..

Antalya'nın ve Türkiye'nin nefes bir rahat bir nefes alması..

Hainlerin eylemlerine son verilip, şer yuvalarının tek tek dağıtılması..

Bunu yapacak gücümüz var, yeter ki terörü bitirme konusunda kararlı bir tutum izlensin.

Yeter ki Türkiye üzerine kapalı kapılar ardında yapılan sinsi pazarlıklar, kirli oyunlar artık son bulsun..

Bu sıkıntılı süreçte yazmak pek de kolay olmuyor.

Ellerimiz klavyeye uzanmakta zorlanıyor.

Terör belası hepimizin moralini bozdu, hepimiz huzursuzuz ve adeta diken üstünde oturuyoruz.

Böylesi dönemlerde güvenlik güçlerine, şanlı Türk Ordusu'na ve polisimize olan güvenimizin her zamankinden daha fazla olduğunu vurgulamakta yarar var.

Yılmak, ürkmek, korkmak asla aklımıza gelmesin.

Bebek katillerine bu fırsatı asla vermeyelim.

Dedim ya yazmak zor, hele hele sorunlarla boğuşan Antalya'da olup bitenleri yazmak daha da zor..

Bugün sizlerle Antalya'yı tehdit eden Toplu Konut İdaresi Başkanlığı(TOKİ) konusunda Mimarlar Odası Başkanı Osman Aydın'ın, "Şehircilik ve insanlık suçuna ortak olmayın" şeklindeki çağrısını paylaşmak istiyorum.

Osman Aydın'a göre 'Asıl görevlerini unutan kimi yerel yönetimler, deprem bahanesini kullanarak imar rantı sağlamaya çalışan TOKİ ile işbirliği yaparak, işlenmekte olan şehircilik ve insanlık suçuna ortak oluyorlar"

Aydın, vatandaşlara bu suça ortak olmamaları çağrısında bulunuyor, çok haklı ve yerinde bir çağrı, bu çağrıyı elbette destekliyoruz ve bundan sonraki süreçte de desteklemeye devam edeceğiz.

İktidarın TOKİ aracılığıyla rant ve yağma politikası izlediğini söylüyor Mimarlar Odası Başkanı Osman Aydın..

Ardından da şunları ekliyor :

"AKP iktidarı döneminde sadece deprem değil, diğer pek çok afet görmezden gelinmiş(Aksu'daki sel felaketi gibi)sorumlulukların üzerinden atılması için her yol denenmiş, tüm kayıpları kadere bağlayan bir anlayış benimsenmiştir"

Kimi çevreler TOKİ konusundaki ısrarımızı ağa babalarına yağcılık olsun diye başka mecralara çekmeye, pembe tablolar çizerek kamuoyunu yanıltma çabasını sürdürüyorlar.

Ancak gerçekleri gizlemek mümkün değil.

Çünkü TOKİ, "Kentsel Dönüşüm Yasası'nın ardına sığınarak Antalya'nın kamu alanları ile rantı yüksek bölgelerini ele geçirip, yandaşlara yağmalatma girişimlerine hız verdi.

Antalya'dan koparamadıkları 100.Yıl Spor Kompleksi'ni stadyum yapma bahanesiyle ranta dönüştürmek istiyor.

100.Yıl düşerse, ardından Atatürk Stadı, Dokuma Fabrikası alanı, MKE Pil Fabrikası alanı, SSK eski Hastanesi alanı, hatta Antalya Ticaret Borsası'nın ihale ile rantçılardan şimdilik kurtardığı Vakıf Çiftliği için de rant planlarının devre gireceğini söylemek asla hayalcilik olmaz..

Çünkü AKP iktidarı kafasına koyduğunu yapan, kamuoyunun tepkisini ve düşüncesini yok sayan, meslek odalarına siyasi partilerin arka bahçesi gözüyle bakan ve onları etkisizleştirmek için planlar yapan bir anlayışla hareket ediyor.

Antalya, bu konuda uyanık olmalı, TOKİ'nin Antalya'yı ele geçirmesine mutlaka karşı çıkmalı, tepkisini her ortamda göstermeli, gerekirse sokağa çıkmalı, eylem yapmalı..

Eskiden İstanbul için 'Taşı toprağı altın" söylemi geçerliydi, İstanbul bitti, sıra Antalya'yı geldi..

Çok kritik bir süreçten geçiyoruz.

Deprem bahanesi ile başlayacak Antalya işgali inanılmaz yetkilerle donatılan TOKİ eliyle yapılacak, bunun için de Antalyalı uyanık olmalı, kentine ve kaynaklarına sahip çıkmalı, Antalya'nın Antalya'dan kaçırılmasına karşı durmalı..