Bugün 4 Kasım 2023, günlerden C....ertesi.

    Neden "C.....ertesi", bilmiyorum desem olmaz, yazan benim.

    Yazsam bile derdimi ne kadar anlatabilirim, onu da bilmiyorum. 

    "C" için bir çok şey diyebilirsiniz. 

    Haftanın günleri ise çıkış noktanız "Cuma", yok siyasi yada sosyal bir söylem ise , "Cumhuriyet" daha başka aklınıza ne gelirse!..

    Evet bugün günlerden Cumartesi. Ülkenin kuruluşunda emeği geçenlerin tamamının kurduğu ve bir dönem yönettikleri Parti'nin olağan kurultaylardan birisi bugün yapılıyor.

    İşin ilginç tarafı bu kurultay ile herkes ilgileniyor. 

    Sevenleri mı? Herkesin bir sebebi var. 

    Kimisi ülkesi için;

    Kimisi, adamım seçilsin, o seçilmezse, madamım seçilsin de, yeni seçime kadar şu yerel yönetimlerden otlanmamı sürdüreyim diye;

    Kimisi, ya tutar da 2024 Mart yerel seçimlerinde kendisi ya da bir yakını yerel yönetim seçimlerinde bir paye, koltuk kaplarsa ömürlerinin geri kakan günlerinde keyif varmayı düşlediği için;

    Önemli adam olmak, "önemli" bir zatın yanında bir resim vermekten tütün da aklınıza ne gelirse hepsi için birileri koşturuyordur bugün.

    Evet bugün ülkenin önemli bir partisinin Genel Başkanı belirlenecek.  Seçilecek demiyorum, belirlenecek.

   Çünkü seçim özgür irade demektir.

   Özgür irade ise, özgür yurttaşlar ile olur. Partiye üye yapılan, delege seçilenlerin ne kadar özgür irade ve donanımları ile seçilip, sevileceği konusunda yorum sizin olsun.

    Yönetim, bir savaştır. Bu savaşın askerleri, komutanları, kurmayları, lojistik sağlayıcıları vardır.

    Tabi bir de günümüz kapitalist dünyasında uluslararsı ilişkiler.

   Öyle ben dilediğimi seçerim diyemezsiniz.

   Feodal yapıda "ağayı", burjuva yapısında "patronu"  bilmeyenler bilemezler, çünkü "sahip" kim ise karar onun kararıdır.

     Ortalıkta görünenler mi? 

    Eh yani, izin verin de onlar da "orta oyuncuları" olsunlar.

    Ne yani bu işler, yani yönetim hep böyle midir diyenlere yanıt ise:

    Elbette ki hayır, derim.

    İşte bu ise ancak bilgi birikimi olan, deneyim ve sorumluluk taşıyan ve paylaşan, uluslararsı alanda "CEO" denilen usta, deneyimli, profesyonel yöneticiler ile olur. 

    Özel sektörde bu ticari bir anlam taşır ama sosyal ve siyasal alanda ise bu duyarlı yurttaşlık, vatanseverlik demektir.

    Siyasi Partiler, ülke, toplum, millet için projeler üreten, örgütleyen yapılardır.

    Aldıkları kararlar, rotaları ve uygulamaları ülkeyi, yurttaşları, hatta tüm dünyayı bile ilgilendirir.

    İşte siyasi partilerin bu kararları almaları ve rotalarını belirlemelerini sağlayan ise, PARTİLERİN İDEOLOJİLERİDİR. 

    İdeolojisi olmayan bir siyasi parti, kanı kesilmiş damar gibidir vücutta.

   Kenan Evren 12 Eylül'de boşuna demedi "artık ideolojiler öldü" diye. Doğurur, ülkede bir çok siyasi partinin ideolojisi yoktur.

    İşin kötüsü, ideolojinin olmaması da bir ideolojidir. Çünkü, ideoloji siyasi partilerin yol haritasıdır.

     Şimdi siz düşünün, bugün yapılacak genel başkan seçimlerinde, kim hangi adaya, hangi ideolojisi için oy verecektir.

    Lafı uzatmanın alemi yok.

    Bu güzel öyküyü, herkesin bildiği bir masal ile bitireyim.

    Alis ormanda yolunu kaybeder. Bir yol ayrımındadır, karşısına çıkan tavşana sorar,  "hangi yoldan gideyim?"

     Tavşan: "Nereye gideceksin?"

     Alis:"Bilmiyorum".

     Tavşan son derece rahat, "Nereye gideceğini bilmiyor isen, hangi yoldan gittiğinin ne önemi var ki!"!...

     Bugün özel beklentisi olmayan, şuradan Yurtsever insanlar olayın farkındadır da, işin içinde olanlara sorsam mı?

     İdeolojileri, siyasi yol haritaları olmayan iki adayın hangisini seçerseniz seçin, ne değişir ki!. 

     Bu ülkeye siyaseti öğreten, iktidarını da muhalefetini de kendi içinde yeşertip büyüten Cumhuriyetin partisinin böyle ilkesiz, sadece kendilerini tanımlayan " değişim, değişim" diyerek bir seçim yapması ne acı!..

      Değil mi!..