Cahilleşmiyoruz, Soysuzlaşıyoruz!..
Günümüzde Devlet, belirli bir toprak parçası üstünde, siyasi olarak örgütlenmiş
ve yasal olarak tanımlanmış bir yapıdır.
1789 Fransız Devrimi ve bunu takip eden Sanayi Devrimi ile ortaya
çıkmış, çıkarılmış bir siyasi, askeri ve ekonomik bir yapıdır Devlet. Devletin
ne olduğu konusundan önce, "neden devletlere ihtiyaç duyuldu" sorusu
anlamlıdır. Her dönemde olduğu gibi, insan toplumsal bir varlık olarak ortaya
çıkması ve mülkiyet kavramının oluşması ile birlikte, içte birlik, beraberlik
ve barış için; dışarıda da güvenlik, savunma ve mal değişimi/ticaret için
devlet yapıları ilk çağlardan şehir devletleri olarak başlayarak, feodalite ile
birlikte tiranlık, beylik, sultanlık, krallık, imparatorluk derken sanayi
devriminin bir sonucu olarak 19 yy'da ulus devletler ortaya çıkmaya/
çıkarılmaya başladı. Ulus devletler, yeni palazlanan Kapitalist sistem için
gerekliydi. Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, Büyük
Britanya İmparatorluğu sadece kötü yönetildikleri için yıkılmadı, kapitalist sisteme
göre yönetilmesi sorunlu olduğu, onun ihtiyaçlarını karşılarken sorunlar ile
karşılaşıldığı için yıkıldı, yok edildi.
Bazılarının "yeni Osmanlıcılık" gibi akıl dışı, günümüzde
karşılığının ne olduğu sorusuna yanıt veremeyen hamaset tüccarlarının, siyaset
bezirganlarının sattığı bir maldan başka bir şey değil ve olmazda. Parçalanan
İmparatorlukların yerine onlarca, bu gün ise yüzlerce "MAN ADASI"
kılıklı devletler kuruldu. Neden? Çünkü kapitalizm öyle istiyor. Dünün yeni palazlanan kapitalist sistemi, imparatorlukları
yıktı, yok etti, yerine bazıları gönüllü bazıları gönülsüz de olsa daha küçük
devletleri kurdu, kurdurdu. Bugün ise, kapitalizm artık emperyalist aşamasına
geldi. Yani canavarlaştı. Doymak bilmiyor. İşine yaramayan, kullanmayacağı
hiçbir şeyi bu dünyada görmek istemiyor. Dolayısı ile yakıyor, yıkıyor ve yok
ediyor. Hem de çeşit çeşit Kimyasal, Biyolojik ve askeri silahları ile. Eskiden
açlıktan, savaştan, soğuktan, sıcaktan, hayvan saldırılarından, vücudun doğal
seyri gereği yıpranmadan ölürdü insanlar. Ya şimdi, Kalp, Damar, Kanser, Trafik
kazası ve savaştan ölüyorlar. Kapitalizmin hünerleri yüzünden ölümlerimiz bile
değişti. Normal ölemez olduk. (Kapitalizm ile çağın getirdiklerini biri biri
ile karıştırmayalım. Yani, kapitalizmin her şeyi kötü mü diye bir soru ile
karşılaşmamak için değil. Bu gün ise, 50 eyaletli ABD, 80'in üstünde federe
devlet/çik ve 60 dolayında etnik yapı ile Çin tek devletler. Avrupa’yı
saymıyorum. Ama orta doğu ülkeleri artık
mahallelerine sığmıyorlar. Bu bölgede insanlar açlıktan, yoksulluktan
ölüyorlar, ama herkes kullanılan ölüm makinalarının çok gelişmişliği,
muhteşemliği ile ilgileniyor. Bazılarının görmezlikten geldiği, herkesin işine
geldiği gibi kullanmaya kalktığı (Gazi, Gazi Mustafa Kemal, Mustafa Kemal,..)
Mustafa Kemal ATATÜRK, çağın çok ötesini görmüş ve Kuvvay-ı Milliyeci tüm
yurttaşları ile kurduğu Türkiye Cumhuriyeti içinde, etnik olmayan, etnisiteye
dayanmayan, herkesin dilini, dinini, gelenek ve göreneklerini dilediği gibi
yaşayacağı bir devlet ve toplum yaratmak için elinden geleni yaptı. Gel gör ki,
1945'ler sonrası, yine kapitalizmin yeni dünya hayali bu ülkeye de bulaştı.
Amerika’nın desteği ile Marshall yardımları ile "HER MAHALLEYE BİR
ZENGİN" yaratmaya hayalleri ile karma ekonomik sistemden, piyasacı sisteme
geçiyoruz derken, yaşanan sıkıntılar ile yine ABD tarafından bu iktidar, başka
bir güç kullanılarak aşağılık bir şekilde iktidardan düşürüldü.
Sonrası ise dikiş tutmadı. 27 Mayıslar, 12
Martlar, 12 Eylüller, sevgili halkımızın da "teveccühleri" ile bu
ülkenin kaderine ve içine ettiler. Gele geldik bu güne. ABD'nin, Rusya'nın,
Çin'in her ne kadar sorunları olsa, sorunlar ile karşılaşsalar da yaratmaya
çalıştıkları ULUSLAŞMA SÜRECİ sürerken, bizler Vahabi İslamına teslim olup, hem
dinimiz ile hem de ulusal bütünlüğümüz ile sorunlar yaşar olduk.
Orta Doğu kan gülü, bizim de her gün bir
yerimiz kanar oldu artık. Sorun siyasilerin hamaset kokan demeçleri ve ne
konuşulduğundan bile habersiz "şakşakçılar"ın alkışlarının yarattığı
sorunlardan daha derindir. Kapitalizmin
Emperyalist aşaması, daha küçük mini, mikro (küçük, küçücük) devletleri
devletçikler istiyor. Sorun, ölünce ne olacağımızın, nereye gideceğimizin,
kurulacak "kukla devlet" hayallerinin de çok daha derindedir. Öz kaynaklarımızı (İnsanımızı, paramızı,
pulumuzu, enerjimizi ve birlikteliğimizi) boşa harcıyor ve hovardaca
savuruyoruz. Sorun Suriye harekatının,
sorun Hükümetin yanlış siyasi ve uluslararası aldığı kararların çok
ötesindedir. Ulusal birliğimiz gittikçe
tehlikeye düşmektedir. En olmadık konuda bile ayrışmak için bahane arar olduk.
Yurttaşlar kadar siyasilerin, hükümet
yetkililerinin de bu konuda duyarlı olmak zorundadırlar.
1920'lerde can ile kan ile, baş ile kurulan
bu Cumhuriyet yıkılır, bu devlet parçalanır ise; kurmayı planladığınız her ne
ise o yapılar iki günde yıkılır ve sizler de, anılacağınızı sandığınız o şanlı
Tarih sayfalarında değil, insanların vicdanlarında ve tarihin çöplüğünde
yerinizi alırsınız.
Gün birlik ve beraberlik günüdür. 2018
gibi, 2019 da gelir geçer, 2023 de, ama sizi bilmem.
Her şehit bin acı, bin dram demektir. Her şehit on binlerce "ahhhh"
demektir.
Anaların ahı tutar. Sizleri bilemem de bize
Anamızın ve anaların "ahını almamayı" öğrettiler.
Tarihi, Tarihimizi bilmiyor isek ayıp.
Yanlış biliyor ise de..... lafın bittiği yer.
Eğer yaşadıklarımız, cehaletten ise sorun
değil, tez aşarız. Ama sorunların sebebi
ve kaynağı cehalet değil ise, bu çok daha kötü.
O zaman, SOYSUZLAŞIYORUZ demektir.