Öncelikle bir hususu baştan yazayım. "Keşke mümkün olsa".
Neden mi?
Sebebi çok basit. Hani "akıllı deliye söyletirmiş ya!.." anlatayım.
Bir ülkede devlet çalışanlarına sadece maaş ödemez, onların emeklerini, kariyerlerini ve kamuya yararlı olacak her şeylerini planlar, değerlendirir ve halka bu hizmeti, "devlet memurları", "kamu görevlileri" aracılığı ile sunar.
Burada da devlet eğitim, liyakat, hizmetin gereklilikleri gibi konuları göz önüne alarak genel bir planlama yapar ve tüm çalışanlarına dengeli bir ücret sistemi içinde emeklerinin karşılıklarını öder ve kamu hizmetini sürekliliğini sağlar.
Peki devlet çalışanlarına hangi kriterler üzerinden maaş/ücret öder?
Bunun yanıtını Kamu/devletin kendi kaynaklarından alalım.
Kalkınma Bakanlığının hazırladığı "ON BİRİNCİ KALKINMA PLANI"nından (2019-2023) notlar:
"Kamuda istihdam edilen personelin statüleri ile ilgili olarak bir karmaşanın olması, görevde yükselme konusunun mevzuatta açık ve yeterli bir şekilde tanımlanmamış olması, kamu personelinin kurum ve kuruluşlar arasında dengesiz dağılımı, personel ve ücret düzeyinin hizmet gerekleriyle uyumsuzluğu kamu personel sisteminde göze çarpan önemli sorunlardır. Kamu personelinin performansının ölçülmesinde nesnel ve açık standartlar doğrultusunda geliştirilecek bir sistemin uygulamaya konulması önem arz etmektedir.
Devletin vatandaşlarına sunduğu kamu hizmetlerinin niteliğine bağlı olarak hizmeti sunan personelin statüsü farklılıklar gösterir. Kamuda, özel sektör istihdamından farklı, kendine özgü ayrıntılı kurallarla düzenlenmiş bir alanda görev yapan memurlar (öğretmenler, polisler, din görevlileri vb) olabileceği gibi piyasa koşullarında istihdam edilen personel (özel hukuk hükümlerine göre çalışan işçiler, kamuya ait şirket işçileri vb) de bulunabilir.
Dolayısıyla “kamuda insan kaynakları” nitelemesi tekil, yeknesak ve/veya homojen bir yapıya işaret etmez. Kamusal alanda görev yapanların statülerindeki farklılık içinde bulunulan siyasi, sosyal ve ekonomik koşullarla yakından ilgilidir"
Devletin çalışanlarına "devlet memuru" denilir ve bu da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu çerçevesinde değerlendirilir.
Devletin kendi işlerini yapacak kamu görevlilerinin istihdam şekilleri madde 4'de tanımlanmıştır.
"Madde 4 - Yukarıdaki ilkeler doğrultusunda, Kamu hizmetleri; Memurlar, Sözleşmeli Personel, Geçici Personel ve İşçiler eliyle gördürülür."
A) Memur : Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince Genel İdare Esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu kanunun uygulanmasında memur sayılır.
Bu tanımlama dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlarda memur sayılır.
B) Sözleşmeli Personel: Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Başkanlığı ile Maliye ve Gümrük Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlar Kurulunca Geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir.
C) Geçici Personel: Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığının ve Maliye ve Gümrük Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir.
D) İşçiler: A,B,C Fıkraları dışında kalan kişilerdir. Bunlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz.
Dört İstihdam Şekli Dışında Personel Çalıştırılamayacağı,
Madde 5 - 657 Sayılı kanuna tabi kurumlar, yukarıda yazılı dört istihdam şekli dışında personel çalıştıramazlar."
Şimdi genel çerçeve bu. Özellikle son yıllarda yapılan düzenlemeler ile 657 sayılı yasanın B,C ve D Maddelerine göre yapılan istihdam tam bir "arap saçına dönmüştür"
Şimdi de "3.600 ek gösterge" söylemi ile 4.A maddesi işin içinden çıkılmaz hale gelecektir.
Çünkü, 4.A maddesine göre çalışanların maaşları bu maaş bordroları çerçevesinde düzenlenir.
MAAŞ KATSAYISI, TABAN AYLIK KATSAYISI, YAN ÖDEME KATSAYISI (Yayınlanan güncel katsayı alınır)
— MEMUR MAAŞ BİLGİLERİ, Hizmet Sınıfı, Unvanı, Kıdem Yılı, Derece / Kademe, Ek Gösterge , ....!..
‘Maaş/GELİRLER’in açılımı ise; Aylık Tutar, Ek Gösterge, Taban Aylık, Kıdem Aylık, Yan Ödeme, Ek Ödeme'den oluşur.
AYLIK TUTAR (Gösterge x Maaş Katsayısı),
EK GÖSTERGE (Ek Gösterge x Maaş Katsayısı)
TABAN AYLIK (Taban Aylık Göstergesi x Taban Aylık Katsayısı)
KIDEM AYLIĞI (Hizmet Süresi x 20 x Maaş Katsayısı)
YAN ÖDEME (Yan Ödeme Puanı x Yan Ödeme Katsayısı)
EK ÖDEME (En Yüksek Devlet Memuru Aylığı X %Ek Ödeme Oranı)
BUGÜN 3.600 Ek göstergeden maaş alanlar hangi kadrolardır.
Genel İdare Sınıfında 1'inci Derece Genel Sekreter, Teknik Daire Başkanı, Daire Başkanı (bağımsız kadroda olanlar)
Teknik Hizmetler Sınıfında 1'inci Derece Yüksek Mühendis,
Mühendis, Yüksek Mimar ve Mimar ile Şehir
Plancısı ve Bölge Plancısı unvanını almış olanlar.
Sağlık Hizmetleri Sınıfında 1'inci Derece Uzman Tabip, Tabip, Diş Hekimi, Uzman Veteriner Hekim, Veteriner, Hekim, Eczacı Biyolog, Tıpta Uzmanlık Tüzüğünde belirtilen dallarda uzmanlık belgesi alanlar.
Peki atandıkları kadrolar 2'inci derece olanların EK GÖSTERGELERİ nedir? Elbette 3.000. 3'üncü Derece Kadroda olanlar ise, 2.200.
Dolayısı ile bu iş öyle sıradan ve kolay değildir.
Doğrudur çalışanların bir ücret sorunu, geçinme sorunu vardır, ama bunun çözümü bu tür POPÜLİST SÖYLEMLER değil, ülke ekonomisinin düzelmesi, temel maaşlarda artışın sağlanması, iş yoğunluğu ve yıpratıcılığı olanların hizmetlerinin özel olarak değerlendirilmesi gibi başlılarda yapılacak düzenleme ve iyileştirmeler ile olacaktır.
SONUÇ OLARAK:
"3.600 EK GÖSTERGE sorunu, ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 24.05.2018 tarihinde seçim beyannamesini açıkladığı toplantıda yaptığı konuşmada: “Polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerimize bir müjde vermek istiyorum" söylemi ile başladı ve Ak Parti'de, CHP'de konunun üstüne gittiler ve kamu çalışanlarına vereceklerini söylediler.
Her iki partinin de bu uygulamayı, söyledikleri şekli ile hayata geçirmeleri mümkün değildir.
AKP olayı zamana yayıp, ihaleyi CHP'nin iktidar ortağı olacağı sürece sürüklemek istemiyor,
CHP'de, nasıl olsa bunu AKP’nin yapma olasılığı yok, kamuoyunda seçmen bazında sıkıştırayım derdinde değil iseler,
Ya devlet Personel Rejimi çökecek ya da seçmene bu ninni ile bir seçim daha gidilecek. Çünkü, uygulama olanağı ve olasılığı yoktur.
Maaş bordrosu hazırlamış, kadro planlaması yapmış birisi çıksa da evet bu yazı doğru ve yerindedir ya da değildir dese ne güzel olur;
Siyasiler herkese ninniler söylerken.