Malum Antalya Valisi değişti. Bana göre
Antalya vizyonuna uzak, belki Rize ve benzeri yerlere daha çok yakışacak olan,
Antalya’da dikkat çeken projelere imza atan, “siyasete hazırlanıyor” dedirten
ama işine bakan, kendine özgü üslubuyla, kendi çevresini oluşturup görevini
yapan Münir Karaloğlu gitti, yerine Ersin Yazıcı geldi. Hoş geldi, sefa geldi.
Şahsımın Antalya merkezde gazetecilik yaptığı
yıllarda Erol Tezcan Valiydi. Bakalım kronolojiye.
• Erol
Tezcan (1988-1991)
• Saffet
Arıkan Bedük (1991-1992)
• Saim
Çotur (1992-1996)
• Hüsnü
Tuğlu (1996-2000)
• Ertuğrul
Dokuzoğlu (2000-2003)
• Alaaddin
Yüksel (2003-2010)
• Ahmet
Altıparmak (2010-2013)
• Sebahattin
Öztürk (2013-2014)
• Muammer
Türker (2014-2016)
• Münir
Karaloğlu (2016- 2020)
Bu arada Antalya Valiliği sitesindeki
kronolojiye bi ara baksın kim ilgiliyse. Güncelleme lazım gibi sanki. “Devlette
devamlılık” babında.
Burada adı geçen valilerden Saffet Arıkan
Bedük ile yakın tarihe kadar görüştük, abi- kardeş gibiydik. Saim Çotur ile de
öyle. Hatta eşi “Bigün konuta gel, sana Çerkez Tavuğu yapayım” demişti ama gitmemiştim.
#DATMANGEREK” diyeceksiniz ama öyle. Bunun dışındaki valilerle “samimi”
olamadık. Hatta Ertuğrul Dokuzoğlu, Ahmet Altıparmak, Sebahattin Öztürk,
Muammer Türker ile hiç karşılaşmadık, el sıkışmadık. Münir Karaloğlu ile görevi
bitmeden hemen önce ATSO’nun yeni normalleşme süreci toplantısında selamlaştık.
Bu süreçte, valilerimizle tanışmamız, bana
toplum içinde adımla hitap etmemesi, sosyal medya paylaşımlarıma tepki
vermemesi ne beni ufalayıp yolumdan etti, ne de onlarda boşluk oluşturdu.
Yazıcı göreve başladığında her kesimden olduğu
gibi bizim meslek örgütünden de ekipler “hoş geldin” ziyaretine gitti. Bi
sohbette konu buydu ve bir arkadaşımız “Merak etmeyin, Vali yarın onların
hiçbirini hatırlamayacak” demişti. İnce bi ironi, subliminal mesaj var mıydı,
“öyle dümdüz” mü söylenmişti bilmiyorum.
Önceki gün Vali, yerel gazete sahipleri ile
buluşmuş. “Yerel gazete” kategorisinde; her fırsatta “İnternetle dünyaya
ulaşıyorum” diyen internet gazetelere ne kadar yer verildi bilmiyorum ama
onların da bir kıstası olduğunu biliyorum. Kaldı ki 1999 yılında Yeni İleri
Gazetesi’nde editörlük yaparken “gelecek internet gazeteciliğinde” diyen
bendim.
O toplantıya kimin katıldığı, hangi sıfatla
katıldığı beni ilgilendirmiyor ama yaşanan pandemi sürecinde en dikkatli olması
gereken, topluma yön vermesi beklenen gazeteciler değil mi?
Çok kalabalık bir toplantının, önleme rağmen
riskli olduğunu en iyi bilmesi gereken biz değil miyiz? 2. bir toplantı olamaz
mı? İçerden “sızan” bilgiye göre “havanda su dövülmüş” zaten. Hayırlı olsun.
Valla davet beklemiyorum. Benim gazetem 1. toplantıda temsil edildi.