Değerli Dostlar,

Yaşam çok garip bir süreçtir. Ürettikleriniz, bir süreç yönetilsin diye ellerine verdiklerinizce de yok sayılıyor ve görmezlikten geliniyor ise, uluorta tarihe not düşmekten başka bir çıkış yolunuz kalmıyordur.


Şimdi size yazacaklarım ve arkasından gelecek olanlar, benim kurucusu ve takım lideri olduğum bir arkadaş grubunun, zaman içerisinde araştırıp emek vererek, bilgi üreterek "ülkem için" mantığı ile yapmış olduğumuz çalışmalara ilişkin notlar olacaktır.


ÖYKÜ NEREDEN BAŞLADI


Bu öykünün kaynağı, CHP öyküsüne dayanmaktadır.


Yıllardan 1980'lerdir ve bir 12 Eylül günü Askeri Darbe yapılır ve ardından olan onlarca, yüzlerce ve binlerce şey gibi, Bülent Ecevit'in Genel Başkanlık yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'de sıkıntılı günler beklemektedir.


Gerekçesi mi? Darbenin ve yaptıklarının gerekçesi mi, olur ki!..


Askeri darbeden(12 Eylül) dört gün sonra, 16 Ekim 1981 günü, Askeri Cuntanın kararları yasallaştırılır ve aynı gün Resmi Gazetede 2533 sayılı, siyasi partilere ilişkin bir "kanun" yayınlanır.


Kanunun 1'inci maddesi, "12 Eylül 1980 tarihine kadar kurulmuş olan ve faaliyetleri Milli Güvenlik Konseyinin, 7 Numaralı Bildirisi ile yasaklanmış bulunan bütün Siyasi Partiler ; tüm merkez, il, ilçe ve diğer şube teşkilatları, kadın ve gençlik kolları, temsilcilik, lokal ve diğer adlarla kurulan her türlü yardımcı kuruluş ve yan organları ile birlikte feshedilmişlerdir." denilerek, CHP'de kapatılır.


Aradan 11 yıl geçer.


TBMM'nin, 19 Haziran 1992 günlü ve 3821 sayılı yeni bir kararı ise, kanun olarak 3 Temmuz 1992 günü, Resmi gazete yayımlar.

Kanunun birinci maddesi: "Madde 1 – 16.10.1981 tarih ve '2533 Sayılı Siyasi Partilerin Feshine Dair Kanun' yürürlükten kaldırılmıştır."


Bu kanun ile CHP dahil, 12 Eylül Askeri Cuntasınca kapatılan siyasi partiler, yeniden açılış hazırlarına başlarlar.

Askeri Darbenin ardından kapatılan CHP'nin hayatta olan Genel Yönetim Kurul Üyeleri, CHP'nin yeniden açılması için 3 Mayıs 1992 günü, kmauoyuna bir bildiri yayımlarlar.


Bildirinin altında imzası bulunanlar ise: Erol Tuncer, Hayrettin Uysal, Altan Öymen, Metin Somuncu, Metin Tüzün, Erdoğan Bakkalbaşı, Coşkun Karagözoğlu, Orhan Akbulut, Avni Gürsoy, Güler Gürpınar, Mehmet Gümüşlü, Hayri Öner, Celal Doğan, Mehmet Nebil Oktay, Nail Atlı, Mehmet Dedeoğlu, Çetin Bozkurt, Hüseyin Doğan, İlyas Kılıç, İsmet Atalay, Orhan Vural idi.


Bu bildiri, CHP tabanını da hareketlendirir. Bu kez de, 12 Eylül öncesi Gençlik Kolları üyeleri bir araya gelip, bu karara destek verirler. CHP'nin yeniden doğum tarihi de, "9 Eylül 1992" olarak belirlenir


9 Eylül 1992 günü yapılan Olağanüstü Kurultay ile yeniden açılan CHP'ye, Deniz Baykal Genel Başkan seçilir.


Buraya kadar olanlar genel durum ve bilgiler.

Peki, bu yazı serisine gerekçe olan öykü nasıl başladı.


Malum bürokraside çalışıyoruz, malum Antalyalıyız ve de Bürokrasinin "solcu" çirkin ördek yavrusuyuz.

Ankara'da Antalyalıların da bir hemşehri derneği var ve ben de derneğin o yıllar yönetimindeyim. Dönem dönem siyasiler geliyor, dönem dönem siyasiler ile toplantılar yapılıyordu.


12 Eylül sonrası CHP açılıncaya kadar ülkenin sol, sosyal demokrat siyasi partileri: Demokratik Sol Parti (DSP), Halkçı Parti (HP), Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP), Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP), geniş kitle tabanı olan, SODEP dışında da TBMM'de temsil edilen partiler idi.


Yalancı, aşağılık bir muhbirin sayesinde, üç gün suçsuz olarak, bugün yerinde otopark bulunan Antalya Kapalı Cezaevinde, solcu olarak kalmışğımızın bir önemi yoktu ama adli sicil dosyamıza düşülen ve aslı olmayan "sağ görüşlü öğrencileri darp" suçlaması, bir ömür boyu, boynumda bir yafta olmuş olsa da;

Hacettepe Beytepe'de, 1980 öncesi askerin yüz kararlarından yere yakın Sadettin'in (görevini yazmayayım, üzülen ve alınan dostlarım oluyor) durduk yere Fakülte binasından yemekhaneye giderken bir askere vurdurduğu dipçik yarası sağ kaşımda, mühür gibi dursa da;


Işıklar içinde uyusun, sınavla girdiğim kurumun Genel Müdürü Şahap Ar'ın (Adam gibi Paşa idi), ben elemanlarıma güveniyorum, ne demek "güvenlik soruşturması istemek" dediği için güvenlik soruşturması yapılmadan başlamıştım bürokrasi serüvenime.


Ta ki bir Bakanlığa naklen geçene kadar. Orada güvenlik soruşturması istenince, bütün "vukatlarım ortaya" çıkmıştı.


Dosyam vukuatlı idi. Çünkü, olay yerinden kilometrelerce uzakta (Topçular mevki), derste olduğum bir gün, Antalya'nın Vali Konağı karşısındaki Endüstri Meslek Lisesi çıkışında bir olayda, "sağ görüşlü öğrencileri darp" etmişim(!?).

Mahkeme suçsuz demiş ama, "marko paşaya" dert anlatılmaz ki!..


Böyle bir serüvenin içinden gelince, insan ister istemez, sosyal ve siyasal süreçlerin içinde buluyor kendini.


CHP'de yeniden açılınca, bunu bilen CHP içindeki tanıdık çevreler de, benden parti için projeler üretmemi istediler.


Buraya kadar benim ve partinin(CHP) öyküsü vardı.


Devamında da neden proje istediler ve ben/biz ne yaptık ve nerede neler oldu, onu anlatacağım, yazacağım.