Türk turizmi, Antalya'da masaya yatırılıyor. İki gün sürecek Turizm Kongresi'nde sektör temsilcileri bakan ve yerel yöneticiler, turizm örgütleri bir araya geliyor...
Turizmin geleceğinin konuşulması önemli. Çünkü ülke ekonomimiz açısından katkısı tartışılmaz. Ama turizm politikamızın doğru olmadığı ve bir şeylerin yanlış gittiği ortadayken sadece konuşmak yanlış, planlamaya dönük adım atmak gerekir...
Eğer Antalya, dünyanın en çok ziyaretçi çeken 3. şehri oluyor ama turizm gelirlerine bakıldığında bunun yansımasını göremiyorsak burada bir sorun var...
Eğer yatak kapasitesinde doyma noktasına gelinmesine rağmen her yıl on binlerce yatak ekleniyorsa sorun var...
Turizm sektörünün çalışanlarının sorunlarına çözüm bulunamıyorsa, turizm 12 aya yayılamıyorsa sorun var...
O yüzden daha çok bir araya gelinip, tüm taraflarla toplantılar yapmak önemli...
Ama daha da önemlisi tüm bunların raporlanarak, bakanlığın politika belirleme noktasında bunları dikkate almasını sağlamak...
Doğru turizm politikaların belirlenip uygulanması için lobi yapmak lazım...
Her yıl gelecek turist sayısını artırmak ve bir sonraki yılın hedefini belirlemek değildir, doğru politika...
Sorunları tespit edip, çözüm için adım artırarak, dünya çapındaki ziyaretçi rekorumuzu turizm gelirlerine de yansıtmaktır...
Sonra konuşuldu mu ya da konuşulacak mı bilmiyorum ama 'koruma kullanma dengesinin hiçe sayılması, sahil işgalleri, orman kıyımı vs' konularının da bu toplantıların ilk gündemlerinde yer alması gerekir...
Çünkü çevreden, doğal ve kültürel mirastan ayrı düşünemeyiz, turizmi. Bunun için turizm sektörünün bu değerlere bizden daha çok sahip çıkıp, koruması gerekir...
Herkesten çok çevreci olmalıdır, turizmci...
Bunu da düşünün derim...
Bu arada Antalya Valisi Ahmet Altıparmak, bu toplantıda önemli bir konuya temas etmiş...
Ama eminim ki pek çoğunun hoşuna gitmemiştir. Vali, 'Devlet bir şey yapamaz. Verin biz işletelim' mantığının aksine bir öneri sunmuş...
Şelaleler, milli parklar gibi alanların işletme mantığının kesinlikle değişmesi gerektiğini belirtmiş...
Çok da doğru demiş...
"Buralardan artık para kazanmayı düşünmemeliyiz. İtibar alanlarımız, kamu ve STÖ'ler eliyle yönetilebilir. Bir Manavgat Şelalesi, bir Düden Şelalesi'nde vatandaşın 'verdiğimiz para birilerinin cebine gidiyor' diye düşünmemesi lazım, 'buranın gelişimi, korunması için kullanılıyor' şeklinde düşünülmelidir'' diyerek, doğru bir konuya temas etmiş...
Ve ''Buralarda yetkinin valiliklere devredilmesi ve tek elden yönetimi lazım. Çünkü sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı değil 4- 5 bakanlığı birden ilgilendiriyor'' diye eklemiş...
Son cümlelere kadar hepsine katılıyorum. Ama yetkinin kimde olduğundan çok nasıl kullanıldığı önemli...
Şöyle ki bu tip işletmelerin ihalelerinde 'en çok parayı verene' ihalenin verilmesi mantığının değişmesi ve işletmecide aranan kriterlerin gözden geçirilmesi ve hatta tek tip bir işletme politikasının geliştirilmesi gerekir...
Giriş, tuvalet, otopark ücreti, satılan ürünlerin ve verilen hizmetlerin fiyatlandırılmasına müdahale edilmelidir...
Yoksa sadece yetkinin el değiştirmesi bir anlam ifade etmez...
İşte bu ve buna benzer konuların biran önce konuşularak çözüm üretilmesi gerekiyor...
Bakalım yetkililer ne yapacak? Öneriler dikkate alınacak mı? Sorun tespiti ve çözüm noktasında adım atılacak mı?
Yakından izlemeye devam ediyoruz...