Turizm denince akla hemen Antalya gelir..
Antalya’da turizm seferberliği 1971’de Kemer’de, Ayışığı Plajı’nın yanında 700 yataklı Valtur İtalya Tatil Köyü’nün temelinin atılması ile başlamıştı.
İtalyan yatırımcılar, magazin basınında, ‘Çıplaklar Kampı’ olarak tariflenen Valtur’un temel atılışında ‘Kemer Yolu yapılacak’ şartında ısrarcı olmuşlardı.
Sonra Antalya’yı turizmin başkenti yapacak olan ‘Güney Antalya Turizm Gelişim Projesi’ devreye girmişti..
Bu projenin en önemli mimarı kuşkusuz dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Alev Coşkun’du..
Kolay olmamıştı aslında bu projeyi başlatmak..
Beldibi, Göynük ve Kemer’de kaçak inşaatları olan kişilerle, onların dolduruşa gelen bölge halkı Çamdağ Tüneli’ni kapatarak kaçak inşaatların yıkımını yapacak olan iş makinelerinin geçişine engel oldular uzun süre..
Çarpıcı bir olay Beldibi’ndeki kaçak villaların sahiplerinden irisi de dönemin Bayındırlık ve İmar Müdürü idi.
Dönemin Antalya Valisi Güngör Aydın ve ekibinin olağanüstü çabaları sonucunda tünel geçilmiş, Türk turizmi için sıçrama tahtası olan Güney Antalya Turizm Gelişim Projesi’nin en önemli adımı atılmıştı..
Antalya, 70’li yıllarda başlayan turizm hamlesini bugün sadece Avrupa’nın değil, dünyanın en önemli merkezlerinden birisi haline getirdi..
Turizmde geride kalan 40-45 yılda büyük yol alındı..
Hem tesis sayısı arttı, yatak kapasitesi yükseldi, hizmet kalitesi ile rakiplerimizi kıskandıracak şekilde arttı..
Her şey iyi gitti uçak krizine kadar..
Antalya’da sektörün en önemli müşterileri Almanlardı, son yıllarda Rusların gözdesi olduk..
Rus turistleri öyle benimsedi ki, oteller Ruslar için özel olarak yapılmaya başlandı..
Her şey birkaç saniyede bitti turizm için..
Rus uçağını düşürdüğümüz anda tehlike çanları da çalmaya başladı..
Rusların Türkiye ve Antalya için koydukları tatil yasağına, İstanbul Sultanahmet Meydanı’ndaki terör saldırısına bağlı olarak en önemli müşterimiz Almanların tatil paketinden Türkiye’yi, bağlı olarak da Antalya’yı çıkarmaları kara bir tablo yarattı..
Pekala kim suçlu ?
Aslında suçlu belli, terör ve uçak krizi..
Ancak çiçeği burnunda Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal öyle düşünmüyor !..
Bakan Ünal, çok müthiş bir saptamada bulunarak,Türkiye’nin turizm sektöründe yaşadığı sıkıntıları Cemaat’e bağladı..
Şöyle diyor Bakan Ünal :
“Türkiye’nin turizmine dönük saldırıların paydaşlarından biri kim, hatta temel taşıyıcılarından biri kim, paralel yapı.. Yaklaşık 130 ülkede faaliyet gösteren bu yapı bulunduğu her ülkede –Türkiye güvenlik açısından riskli bir ülkedir- propagandası yapıyor. Yetmiyor, Türkiye içinde gazeteleri aracılığıyla bin 300 otel iflas ediyor, şu kadarı batıyor diye kara propaganda yürütüyor’ diyor..
AKP iktidarının kötü gidişin sorumlusu olarak Gülen Cemaati dışındaki diğer hedefi Gezi direnişi..
Bakınız Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, neler söylüyor ?
“ Kültür ve turizmi birleştirme ve bunu üretime dönüştürme yeteneğini henüz başaramadık. Destinasyon, ürün çeşitliliği, Pazar açısından son derece şanslıyız. Bizim dezavantajlarımız neler ? Maalesef Türkiye’nin algısı ve imajına yönelik yürütülen kara propaganda. 2013’te Gezi olaylarıyla başlayan süreci çok iyi anlamamız gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde hızlı bir şekilde Hollanda, Almanya ve İspanya’da turizm fuarlarına katıldım. Gördüğümüz şey şu; birileri son derece bilinçli bir şekilde Türkiye algısı ve imajı üzerinde son 3 yıldır operasyon yürütüyor. Sultanahmet patlamasıyla veya uçak düşürülmesiyle ilişkilendirmek doğru olmaz. İspanya’da bakanlar düzeyinde toplantıda İspanyol temsilcilerle görüştüm ve dedim ki-Plajlarınızda bombalar patlıyor, ama turizmini yukarı çekmeyi nasıl başardınız ?- Bana söyledikleri şey şu : -ETA her eylem yaptığında biz üniversitemiz, siyasetçilerimiz, medya organlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız tek yürek, tek ses olduk. Hep birlikte tepki verdik- “
Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, turizm sektöründe yaşanan sorunları yönetmeye çalıştıklarını vurgulayarak, şunları söylüyor :
“ Uçak türbülansa girdiğinde öncelikle yolcuların psikolojisini iyi yönetmelisiniz, yoksa panik çıkar. Türbülans yaşıyoruz ama burada psikoloji ve algıyı çok iyi yönetmeliyiz. Bunu da çok iyi yapıyoruz”
Bunları söylemek şu andaki tabloya göre erken..
Sorunu Cemaat’e bağlayarak dikkatleri başak yöne çeviren Bakan Ünal, krizi iyi yönetecek mi ? Bunu yaşayıp göreceğiz..
Ama çok da iyimser olmayalım, sinyaller kötü..