Zaman değişiyor,
Zemin, yer değişiyor.
Ya insanlar?
İnsanlar şaşkın, insanlar çaresiz; insanlar kimsesiz.
Evet öyle bir yerdeyiz ki, Hasan Hüseyin Korkmazgil bile bu şaşkınlığı dizelerine böyle dökmüş.
"Öyle bir yerdeyim ki,
Ne karanfil, ne kurbağa."
Haydi!...
Ne alaka, karanfil ve kurbağa?
"Bir yanım mavi yosun, dalgalanır sularda". Bak bu uydu işte.
"Dostum dostum güzel dostum
bu ne beter çizgidir bu
bu ne çıldırtan denge
yaprak döker bir yanımız
bir yanımız bahar bahçe"!.
Evet, bu aralar umut ile umutsuzluk arasında gelip, gidiyoruz.
Seçimler yapıldı gerildik, umutlandık, hatta bazıları muratlarına bile erdi, kerevete de oturanlar oldu.
Bakanlar mı, evet bazıları doğru yere baktı ve Bakan oldu;
Bazıları ise bakmaya devam ediyor. Nedense?
Yapmayın beyler.
Yeter artık "mış gibi" yaptığınız, ettiğiniz .
Geçen gün güney sahil illerimizin birinden, bir arkadaş anlatıyordu.
Sağcı Belediye Başkanı sol, Sosyal Demokrat bir partiden Başkan seçiliyor. Seçilen Başkan da, sağın bütün renklerinden adamları ile çalışmaya devam edip, yeni kadroları da aynı adamların adamlarından seçip, alıyor.
Belediye Başkanının partisinin adını taşıyan partililer mi ne yapıyorlar.
Şimdi tren geçiyor ya. Güzel güzel, huşu içinde bakıyorlar.
Yanlış, eksik mi var, halk ne o ilde ne de merkezde dert anlatılacak adam arıyor ama yok!..
Neden iki seçim kaybedildi. Siz düşüne, tartışa durun, aynı gerekcelerle;
Ek olarak bir de yerelde yapılan hak edilmemiş yanlışlarla bir seçime daha umarım girilmez.
Benim seçilenlere, becerip ilişki kurup işini bir şekilde halledenlere, ettirenlere bir sözüm yok.
Onların işi ve çıkarı bu.
Ya bütün bunlar olurken, bir tepit yalamaya razı olup, ses çıkarmayanlar ile kendini partili sayıp onca yanlışı görmeyip ses çıkarmayan iktidarlara yakın muktedirlere ne demeli ki!..
Bu memlekette devletin ve milletin yanındayım deyip de bir milletin ulusal yemini, andı bile yok sayılırken sessiz kalanlara ne demeli.
Müslümanım deyip "kul hakkı" yiyenlere;
Emekten yanayım deyip, emekçinin hakkının yenmesine göz yumanlara;
Demokratım deyip, sesi kısıtlananları görmezlikten, duymazlıktan gelenleri gördükçe,
Nasıl bir yerde olduğuma şaşıp kalıyorum.